Gurbette Bir ÖmürHaberler

Mustafa Gergin: “Gelecek nesillere önemli bir eser bıraktık”

ESSEN- Muhabirce’nin beğeniyle takip edilen Gurbette Bir Ömür köşesinin bu seferki konuğu, 1969 yılında Almanya’ya gelen, Gümüşhane Merkez Dölek Köyü’nden Mustafa Gergin (81).

Mustafa Gergin’in memleketinden binlerce kilometre uzaklara Almanya’ya uzanan ve dolu dolu geçen yaşam hikâyesini kendisinden dinledik, yazıya döktük.

ARKADAŞIMA TERCÜMANLIK İÇİN GİTTİM, İŞ TEKLİFİ ALDIM

Almanya’ya ne zaman geldiniz, iş hayatınız nasıl başladı ve nasıl devam etti?

Mustafa Gergin: “14 Mayıs 1969 yılında Almanya’ya inşaat firmasının işçisi olarak geldim ve iki yıl inşaatlarda çalıştım. Kısa zamanda epeyce Almanca öğrenmiştim, dolayısıyla bir çok arkadaşa tercümanlık da yapıyordum. Aynı köyden olduğumuz bir arkadaşımın Alman Devlet Demir Yolları (DB) ile iş görüşmesi vardı, kendisine tercümanlık yapmamı istedi. Essen’de bir ofiste görüşme sırasında, birim yetkilisi Almanca konuşman fena değil, istersen sen de işe başlayabilirsin diye iş teklif etti ve ben de bu daveti geri çevirmeyip 25 Mart 1971 tarihinde Alman Devlet Demir Yolları’nda işe başladım.

Alman ve Türk iş arkadaşlarının arasında, çok geçmeden bir yıl içinde ustabaşı oldum. Devlet Demir Yolları’nda 28 yıl çalıştıktan sonra, 1999 yılında emekli oldum.”

CAMİDE 36 YIL GÖNÜLLÜ HİZMET

Essen’in Kray semtinde bulunan Yavuz Sultan Selim Cami Derneği’nin kuruluşunda görev alan ve ardından 20 yılı başkanlık olmak üzere 36 yıl gönüllü hizmet eden  Mustafa Gergin, cami derneğinin kuruluşunu ve derneğe dair çalışmalarını muhabirce okurları için şöyle anlattı:

“Kray’da cami yoktu, arkadaşlarla yaptığımız toplantılar sonucu cami derneği kurmaya karar verdik. 1977 yılında cami derneğini kurduk. Bir binada kiracı olarak, cami faaliyetlerimize başladık. Burada yönetimde sekreter, muhasip gibi görevlerde bulunduktan sonra, 15 Şubat 1985 yılında derneğin başkanlığına seçildim. Yirmi yılı başkanlık olmak üzere 36 yıl cami derneğinde görev yaptım. Görevim sırasında cami derneğimize, katları, gençlik lokali, toplantı salonu bulunan yeni bir bina kazandırdık. Cami katlarında aynı anda, 500 kişi namaz kılabiliyor. Çok geçmeden park alanı, aynı binada daire ve bahçe alanları oluşturduk. İlk yıllarda Alman komşuların çoğu, bizleri şehir görmemiş, sosyal dayanışmayı bilmeyen insanlar olarak biliyordu. Sonraki yıllarda cami dernekleri, diğer dernekler kurulmaya başlayınca, bizlere olan bakışları değişti. Yine de, cami binası satın almak hiç de kolay olmadı.

15 GÜNDE 550 BİN MARK TOPLADIK

O dönem başkanlığını yaptığı Kray Yavuz Sultan Selim Cami Derneği için bina alınma sürecini ise Mustafa Gergin, şöyle anlattı: Daha önce cami derneğimiz için bir bina bulmuştuk ve 700 bin Mark verdik, ama bize vermediler. Sonra aklımıza çalıştığımız Devlet Demir Yolları’nın kamu binaları geldi. Kray semtinde bulunan ve kullanılmadığı için satışa çıkarılan tren istasyon binasına, dernek olarak talip olduk. 15 ayrı grup olarak ihaleye girdik. Kiliseler birliğinin papazı, ortak alalım gibi oyalama sözleriyle bizleri, caydırmak istedi. İstasyon binası için Devlet Demir Yolları’na 620 bin Mark olarak teklifimizi gönderdik. Binaya vermemiz gereken peşinat için demir yolları şirketi, 15 gün müsaade verdi. Bir cuma günü dönemin yönetim kurulundaki arkadaşlarım ve cami imamıyla konuşarak, yardım kampanyası başlatık. “Yaz 8 bin Mark Hayri”ye diyerek hem borç para, hem de bağış kampanyası gerçekleştirdik. Bir cuma günü, 98 bin Mark topladık. Sonradan duyan komşuların çoğu, 2000, 3000 bin getirip veriyordu. 15 günde, 550 bin mark toplayıp bankaya yatırdık.

CEMAATİN DESTEĞİYLE MUTLU SONA ULAŞTIK

Para yatırırken, parayı hesaba almak istemeyen bankalar karşımıza çıkmıştı, sonra bir şekilde halletmiştik. Kiliseler birliği papazı, gerekli parayı toplayıp bankaya yatırdıktan sonra, yine bina alımını engellemeye çalıştı. Şehirde neden bunlar alıyor, bizim de teklifimiz oldu diye ortaya atılmıştı. Çıktım, eğer bunlar bizden fazla teklif verdiyse, biz ihaleden çekiliriz dedim. Ama bizden fazla para teklifi veren yoktu, ona rağmen yine önümüze taş koymak istendi. Mevcut cami binasını satın alma sürecinde, çok zorluklarla karşılaştık, ama kararlı duruşumuz ve cami cemaatimizin büyük desteğiyle mutlu sona ulaştık. Semt sakinleri, dost ve arkadaşlarımızı kalabalıklar halinde cami bünyesinde gördüğümüzde, verilen emeklerin boşa gitmediğini anlıyoruz, bu da bizleri sevindiriyor. Velhasıl arkadaşlarımla gelecek nesillere, önemli bir eser bırakmış olduk. Uzun bir görevin ardından yaşımın da ilerlemesiyle, severek yaptığım görevi, genç kardeşlerimize devrettim. Artık Türkiye’ye gidip geliyoruz, daha çok memlekette kalıyoruz.

BİR BİRİMİZE DAHA ÇOK BAĞLIYDIK
Mustafa Gergin 14 Mayıs 1969 yılında Almanya'ya geldi
Mustafa Gergin: Gelecek nesile önemli bir eser bıraktık

Almanya’da çok çile çektik, çok anılarımız var, unutamıyoruz. İlk yıllarda uyum zorlukları, dil sorunları yaşadık. Ailelerimiz yanımızda değildi, daha çok toplu olarak yurt binalarında kalıyorduk. Ama şimdikinden daha çok bir birimize bağlıydık ve yardımcı oluyorduk. Daha bir samimiyet vardı. Almanların attığı eski eşyaları alıyorduk, yıllar sonra kendi istediğimiz mobilyaları, yeni olarak satın almaya başladık. Aynı semtlere önceden Türklerin ev almaları için izin verilmiyordu, hor görülüyorduk. Zaman değişti, semtlerde büyük bir çoğunlukta Türkler oturmaya başladı, Almanlar daha azınlık durumuna geldi.

MEKTUPLAŞMAYLA BULUŞURDUK

Cep telefonu yoktu, aynı dönem çoğu gurbetçinin sabit hat telefonu da yoktu. Mektup yazıyorduk bir birimize, köyden kim gelirse gidip kendisini ziyaret ediyordum. Beni ilk ziyarete rahmetli bacanağım Belçika’dan gelmişti. Sonraki ilk yılbaşı tatilde ben gidip kendisini Belçika’da ziyaret etim. Hafta sonları mutlaka bir köylümüzü, hemşehrimizi ziyarete giderdik. Berlin’e ağabeyim’in yanına, sonra halamın oğulları için Nürnberg’e gittim, Mustafa Durmuş, Cafer Durmuş ve Mehmet Durmuş, inşaat firmasında kalıyorlardı. Sonra Aziz Mermaralı, Mehmet Elcivan, İsmail Elcivan’ı buldum. Mektuplaşmayla buluşurduk. Sonra Koblenz’de Aziz Çakır, Witten’de İbrahim Durmuş, Sabri Solakoğlu, Hamburg’ta Aziz Çolak, Ausgburg’ta Şakir Çolak’ı buldum. Hollanda’da Mustafa Demirci’nin, mektupla adreslerini öğrendim. Tatillerde bulup ziyaret ettim. Yeni gelen arkadaşlarımızla buluşabilmek için, hafta sonlarını, tatil günlerini iple çekiyorduk. Sonra demir yollarında aynı köylü olarak kalabalık olduk. Artık düğünlerde ve bayramlarda bir araya geliyoruz. Köy derneği kuruldu, insanlarımızın çoğu modern evler aldılar.

1985ten itibaren vefat eden köylülerimizi, defterimde not ederdim, hâlâ da saklarım. Ölenlerimize Allah rahmet eylesin, kalanlara selamet olsun.

Muhabirce/Temel Elcivan- ESSEN

 

 

Diğerleri
Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Başa dön tuşu