Güngör Güner GÜRYazarlar

Virgül

Virgül sana aferin, bence çok önemlisin,
Belki nokta değilsin, ama virgülsün; (Ülkü Tamer’in “Aferin Virgül Sana” adlı şiirinden)

Bir de benden dinleyin istedim virgül’ü, ben kim miyim?
Virgül; kimseciklerin suçu yok, suçun çoğu değer verdiklerimizi eskiten ceviz ağacından sandıklarda. İç dünyamda anlamlı olmasına makul ölçüde anlamlı, sezdirmeye çekindiğim bu yüzden ayrıntı vermekten kaçındığım bir tutam hüzün; yalan söylemeye gerek yok bir tutamdan çok fazlası. Şöyle ki; gece kimine göre geç sayılabilir saatlerde yağmura yakalanma hissi, yuvasız birkaç üşümüş serçe, yalnızlığın muhteşem gölgesi. Zihnimde sorarsam dönüp bana da sorulur diye vazgeçtiğim yedi soru. Yedi, çokluktan kinaye. Acıyı gömmeye giderken soğuk olmasa bari. Defin işleri sonucunda bir sabır yumağı.

virgül
virgül

Virgül, sen de olmasan hayat çok renksiz; noktalama işaretlerine hasret gözü arkada gidecek duygular, iyi ki varsın! Ya! Sen var ya cansın, alnından öpüyorum her şey yolundaymış gibi tebessüm edişinin.

Otur şöyle başucuma, bak ne diyeceğim. Sözünü kestim sen bir şey diyecektin anlaşılan. Bugün kalma mı diyecektin? Deme! Sen dememiş ol, ben de duymamış olayım. Ses çıkarmadan çıkarım zaten cidden. Zaten bunca gurur yoksunluğu yetti canıma. Küstüm kendime. Küs olsak da anılarımı fısıldama kimselere sakın ha. Sen de duydun mu virgül, ne diyor: “Çay içermişin?” Soru mu bu şimdi, Manyak… Deli mi ne?
Ah virgül! Meçhul bir artı sıfır yalnızlık, kozmik yan oda…Sinirliyim biraz cevap yazma, hele “peki” asla. Kırılganlığımı sezdiren tüm cümleleri önce içime sonra taca atıyorum. Bu son olsun! Kaç yaşına gelmiş adamsın, şu çocukluğuna bak! Kaybetmek ağır mı geldi sustu kaleminin cızırtısı. Git uyu şimdi, patika yollar, kır çiçekleri gör düşün de.
Taze yeşil fasulye gördüm, rüyamda hemi de iki çuval dolusu, Biri bana ait biri delinin birine. Sormadın, sorar gibi yeltenmedin de, aman! Söylenmek istedim: hiç sevmem taze fasulyesi, yeşili yok varsayarsak. “Ama” değil “Amann!” bilerek isteyerek yazdım. Bir kez olsun takdir et. Deyim yerindeyse…
Dil imla kurallarına uymak mı, iç çırpınışına bırakmak mı kendini? Sen seç, ben uyarım. Serçeler üşüyen hüznüme bakıp üşümüş gibi yaptı. Birileri intihar etmesin diye çöpe atılmış şarkı sözlerim yok benim; Yıldız Tilbe’nin var ama. Kızma, darılma bana İstanbul’a gelip uğramadım sana. Sadece mola vermek istedim umut etmeye, hayal kurmaya, çocukluk etmeye, bilye hediye etmeye, bir de rüya görmeye. Neydi bu şimdi! Bu arada rüyada taze yeşil fasulye görmenin anlamı güzelmiş.
Virgül, hele bir bak ne diyorum biliyor musun? Bir gün daha soyut anlatacağım hüznümüzü bu şekilde çok somut oldu, belki o zaman anlarlar uykusu gelmeden uyumanın anlamını. İyi ki varsın be virgül; gözyaşına benziyor şeklin şemalın; en kötü de bile güzel duruyorsun.
Çift camlardan ses gelmiyor, Hasanboğuldu, Cemo öldü! Dillerden eksilmesin, düşlerde gezinedursun lakin candan tükenmiştir, Cemo ölmüştür.
Volta attım, sana muştular yükselirken. Otogar ezberimin üstünden suratla geçtim senin sol gözün seğirirken. Sonuç nokta değil, Sivas oteli. Cümle nokta ile bitermiş çok da “tın” Ben virgül ile bitireceğim. Utandım bak şimdi. Çözüm arayışımdan bir de “tın” kelimesini bir çırpıda hakaret olarak kullanmış olmaktan. Son bir şeyin deyip büyük susuyorum virgül; İsmin geçinde hep buruk, iyi andım seni; lakin bir olamadık ne sevinçte ne hüzünde, Güngör Güner GÜR (Kasım 2023, Beşiktaş/İstanbul)

İlgili yazılar

Başa dön tuşu