Şiirler ve şairlerin yaşamı!
Bu hafta bir iki şair ve yazar yaşamından dem vurmak içimden geçiyordu da, olmadı uymadı. Örnek, diyecektim ki Nazım Hikmetin İstanbul boğazından o gemiye binip kaçmasına neden olanlar kimlerdi? Şimdi adları anılıyor mu?.
Nazım Hikmet, gitmeyip de kalsaydı aynı eserleri verebilirmiydi? Kürklü bir insan ne için o eserleri yazdı? Orhan Veli`ye sağlığında neden sahip çıkılmadı? Hep yalnız yaşadı yalnız öldü.
Türk edebiyatında şairi azam diye anılan Abdülhak Hamit Tarhan, büyükelçilik, milletvekilliği gibi görevleri yapmışken niye bir de şiirle ilgilendi. Makber`i niye yazdı da bizi halen karamsar bir ortama itiyor. O nasıl bir ruh hali ki, Fransada tanışıp getirdiği ikinci eşini! kızı zannedip evlenme amacıyla istemeye gelen adama veriyor ve evlendiriyor. Kim bu insanlar. Neden bunlara katlanmışlar ve neden hala günümüzde okunuyorlar. Diyerek açılımlarına girecektim de, uymadı.
Kabulederseniz size bir tadımlık bir şiir sunayım da o konuları zaman zaman iyice irdeleyelim diyorum.
Hadi Hayırlısı.
Gelmeyecek
Güzel günlerim
Her akşam oluşun da
Birer birer terk ettiler
Her biri
Her gidişinde
Bir parçasını götürdüler mutluluğumun
Günler
Eskisi kadar güzel değil
Sabahı beklemiyorum artık
Akşamları da yadırgamıyorum
Gece de gündüz de
Benim için fark etmiyor
Nasılsa giden günler
Gelmeyecek.
****
Amacım karamsarlık sinyali vermek değildi. O zaman kısa bir şiir gene ekleyivereyim.
Kendini Tut
Tut
Tut,tut
Kendini tut
Kendimi tutmaya uğraşıyorum da
Kendim
Yerinde durmuyor ki
İstiyorsan
Gel kendin tut.
Yunus Işıkoğlu