Edebiyat gönül bağları kurulmasını sağlar
ASTEC Kitap Fuarı'nın alışılmışın dışındaki yazar konuklarından biri de Tuna Kiremitçi idi. Tuna Kiremitçi ile de fuar da çok kısa bir söyleşi yaptım, fuarla ilgili eleştirel bölüme onunla başlıyorum, diğer bir haberde de eleştirileri gündeme taşıyacağım.
ASTEC'in muhafazakar yayınlara ve kitleye yönelik bir yapısı var. Bu fuara diğer kesimlerden insanların da gelmesi için fuar organizatörleri çalışmalar yapıyor, sizin düşünceniz nedir?
Belli bir kitle geliyor evet. Bunun aşılması için, buradaki insanların talepkar olması lazım. İnsanların bu yönde bir talepleri yoksa iyi niyetli girişimcilerin çabaları yeterli olmayacaktır.
Fuara ilk kez geliyorsunuz, nasıl bir kitle bekliyordunuz?
Bu fuara ilk kez geliyorum. Ben değişik çevrelerin içine girmekten sohbet etmekten hoşlanıyorum. İnsan kendinden farklı olanlardan birşeyler öğrenebilir hayatta. Okur kitlesi ile ilgili bir profil yok kafamda, hiçbir önyargıya da sahip değilim.
Burası bana farklı bir kitleyle karşılaşma şansı verdi. Gözlemlerde bulunmak üzere geldim.
Yazarların belli bir kesime seslenmesi doğru değil. Roman yazıyorsanız, toplumdaki her kesime söyleyecek sözünüz olması lazım ben romancılık yaptığım yıllarda bunu gözetmeye çalıştım.
Edebiyat yalnızlıktan kurtarır…
Kimse birşey okumuyor. Televizyondan tanıdıkları birine daha çok ilgi gösteriyorlar, kitaplarla ilişki kurma konusunda isteksizler. Kitap okumanın bir faydası olmalı, ama edebiyat fayda sunan birşey değil. Edebiyat sizi kendinizi yalnız hissetmekten kurtarır. Bu dünyada yalnız olmadığınızı, sizin gibi başkalarının da olduğunu anlarsınız. Edebiyat insanlar arasında gönül bağları kurulmasını sağlar.
Kendi çapımızda katkıda bulunmaya çalışıyoruz…
Türk insanının en çok ihtiyacı olan şey, siyaset yüzünden unuttuğumuz gönül bağlarımızı tekrar hatırlamak. Şu anda tam da, edebiyatı, kitapları hatırlama zamanı. Biz birbirimizden o kadar ayrı gayrı düşmüş durumdayız ki, bunu bir türlü sağlayamıyoruz. Biz de yazarak, okurlarla buluşarak buna kendi çapımızda katkıda bulunmaya çalışacağız.
Söyleşi: Hülya Sancak
Foto: Ahmet Elcivan
