Bir çocuk büyütmek
"Bir deli bir kuyuya bir taş atar ama yüz akıllı onu oradan çıkaramaz." Bu atasözünde, delilik karşısında akıllının düştüğü çaresizlik yansıtılmaktadır. Ama henüz sembollerle düşünebilme becerisini yitirmemiş olan, önyargılardan uzak bir çocuk bu durumda muhtemelen şu soruyu yöneltecektir: Dünya taş ile dolu iken tek bir taşı sudan çıkarmak için niçin böylesine bir çabaya girişmek zorunda olsunlar ki? Neden dönüp te çevrelerine bakmıyorlar?
Anne ve babasının isteklerini bilinçli ya da bilinçsizce yerine getiren bir çocuk "iyi" çocuk oluyor. Ancak bu istekleri bazı zaman yerine getirmekten kaçındığında, ana babasına ters düşen kendi istekleri olduğunda, bencil ve saygısız biri olarak değerlendiriliyor.
Anne babanın bencilce istekleri
Ana babalar çoğu zaman kendi bencilce isteklerini yerine getirecek bir çocuğa ihtiyaç duyduklarının farkında değildirler, aksine ona "toplumsallaşmada" yardım etmenin kendi görevleri olduğu düşüncesiyle çocuğu eğitmek zorunda olduklarına bütünüyle inanmaktadırlar. Böyle yetiştirilmiş bir çocuk, ebeveynlerinin sevgisinden yoksun kalma istemiyorsa (hangi çocuk ister ki?) daha erken yaşlarda gerçek bir paylaşma ve gerçek bir fedakarlık durumunun mümkün olabilmesinin çok öncesinde paylaşmayı, vermeyi, fedakarlık etmeyi ve isteklerinden vazgeçmeyi, öğrenecektir.
Bu şu demek, yeterince uzun bir zaman bencil, açgözlü, toplum dışı olabilen bir çocuk birden kendiliğinden paylaşma ve kendiliğinden vermekten mutluluk duyacaktır. Oysa anne ve babasının ihtiyaçlarına göre eğitilmiş bir çocuk, diğerlerine örnek bir şekilde ve sorumluluk bilinciyle paylaşsa, verse bile, belki bu mutluluğu hiç bir zaman yaşayamayacaktır. Peki bunun bedeli ne olacaktır?
Bir anne kendine ve dünyaya gelişiyle birlikte çocuğuna saygı gösterebiliyorsa, ona hiç bir zaman saygıyı öğretmesine gerek kalmayacaktır. Çocuk kendini ve diğer insanları ciddiye alacak, başka türlü davranamayacaktır. Tüm ahlak dersi içeren değer yargıları da temeline inildiğinde doğallıklarını yitirmektedirler.
Bir anne, çocukluğunda kendi annesi tarafından ciddiye alınmamışsa, çocuğa eğitim yoluyla kendisine saygı duymasını öğretmeye çalışacaktır.
Yaşam boyu süren eksiklik
Çocuk büyütürken, onun olduğu gibi kabul edilmesi ve gösterdiği davranışların sahibi olarak görülmesi, kendisine önem verilmesi ve ciddiye alınması çocuğun temel gereksinimidir. Çocuk duygularına değer verilen ve hoşgörülen bir ortamda, zamanı geldiğinde sağlıklı bir şekilde bağımsızlığa doğru adım atar.
Her çocuğun karşılanması zorunlu gereksinimleri vardır, örneğin güvenlik, ilgi, korunma, temas, yakınlık, sıcaklık sevgi. Çoğu zaman bu gereksinimler karşılanmamakta ve bunun etkileri yaşam boyu sürmektedir.
Sema Taşçı Günlü/Almanya