Avrupalı düşüncesindeki Türk
1960 yılından itibaren, yoğunlukta Almanya olmak üzere Türkiye’den Avrupaya göç başlamış. Göç alan ülke gözünde bu insanlar ‘yabancılar’ diye anılmış ve bunlar için özel yabancılar kanunları çıkartılmış.
Halen yaşayan birinci nesil Türkiye den gelen yabancıların anılarını, zaman zaman kendi ağızlarından dinliyorum.
Ağırlıklı olarak anlattıkları şunlar.
‘Bizler gelip tren den indiğimizde karşıladılar, Hayım denen barınaklara götürdüler. Bir de bize Türkçe bilen Alman tain ettiler. İş yerlerimizi de gösterip yeni yaşamımıza başlattılar. Biz de sabah kalkıp işe, akşam hayımımıza geldik. İhtiyacımızı da Türkce bilen yöneticiye söyledik, böylece bir süre yaşadık.
Biraz ortama alışınca dışarılara gittik.
Yabancı dedikleri İtalyanlarla karşılaştık. Onlar bizden daha önce gelmiş ve semtlerde kendilerine göre topluca oyalanma yerleri oluşturmuşlar. Onlar da yabancı oldukları için oralara gitmeye başladık ama onlar bizi yadırgadılar, yabancı olarak gördüler ve aralarına almadılar.’
Neyse anlatılanların sonunda yabancılık konusu şimdi nereye vardı, yazının ilerisinde zaten okuyacağız. Ama şu burada açık kalsın. Önca İtalyanlar yabancı iken (O zamanın deyimiyle) Türkler yabancı oldu.
Şimdi diyeceksiniz ki, ne var bunda zaten biliniyor.
Yoook kazın ayağı öyle değilmiş. İşta kazın diger ayağı yeni ortaya çıkıyor. Almanya’dan örnekle devam edelim. Hitler döneminin savaşı sonrası Almanya’nın imarı için yabancı olarak çoğunlukta İtalyanlar çalışmak için gelmiş. Bir müddet asıl yabancı olarak kalmışlar. Daha sonra Türkiye den göç başlayınca, bu gelenler yabancının da yabancısı oluvermış. Ki, zaten iki yıllığına sanki kiralık işçi. Sözleşmesi biten gidecek.
Peki sonra noolmuş!
yıllar geçip gelen gitmediği gibi, başka ülkelerden de gelenler olmuş. bu gelenler nooolmuş!
onlar da Almanın gözünde Türk oluvermiş. Sonuç Türk eşittir yabancı. Yabancı eşittir Türk.
Bu düşünceyle ilgili bir sohbet anlatayım.
Sevdiğim ve taktir ettiğim aşırı CDU taraftarı bir Alman arkadaşın bana danıştığı konu.
Arabası evinin parkındayken bir ses duymuş, balkondan baktığında yandaki arabanın kapısı acık içinde ve yanında üç kadın çok yüksek sesle konuşuyorlar. hemen aşağı inmiş bakmış ki kendi arabasında hasar var. kadınlara hasarı göstermiş, polis çağıracağını söylemiş. Kadınlar bağırıp çağırarak inkar edip oradan uzaklaşmışlar.
Tabi bizim arkadaş plakayı alıp polise bildirmiş. Arkadaş bunları bana anlatırken Türklerden yakınarak bunları anlatıyordu. Ben ona Türk olduğunu nereden biliyorsun dedim. Tarif etti. ‘Başları örtülüydü esmerdi.’ Adları nedir dedim, o an bilemedi raporda var dedi. Ben ona tekrar sordum ağızlarında sakız varmıydı! evet vardı dedi. Ardından ekledi zaten bu mahalleden değiller galiba misafir gelmişler, plaka da başka şehire ait. Ben ona bu mahallede yaklaşık ne kadar Türk var diye sorduğumda, dananın kuyruğu kopacak kadar zayıfladı. Buranın yarıya yakını Türk nebileyim nereden baksan binin üzerinde Türk var. dedi. yaklaşık 4800 nüfuslu geto gibi bir bölgede topu topu sekiz on (o yamanın deyimi ile)Türk aile Olduğunu biliyorum. Sen dedim o arabaya hasar verdiler dediğin kişilerin adlarını getir bakarak konuşalım.
Getirdi konuştuk. Adlar Türk ad ları değil tabi arkadaş ne bilsin tarife bakarak hepsini Türk diye biliyor. Sakız meselesinden başlayıp ad arla onların Türk olmadığını ispat ettim. Ettim de asıl şaşırdığı, mahallede gördüklerinin Türk olmadığını öğrendikten sonra oldu. Dananın kuyru orada koptu. Garibim her yabancıyı Türk sanıyor, ya da öyle algılıyor.
Gelelim şimdi asıl Türklerin konumuna. Hani bir iki yerde parantez içinde kullandık ya,( o zamanın deyimi ile) Türkiyeden gelenlerin Kürdü Türkü hepsi o zaman Türk ü ve hepsi yabancı idi. Bir de yukarıda kullandığım -miş li -muş lu geçmiş zaman. Bakalım şimdi nasıl.
Kürtler artık yabancı değil sadece Kürt. Olsun bundan memnunluk duyarım en azından onlar sınıf atlatılmış. Peki Türkler yabancı dense ıh mıh derim yakınırım bunun böyle olduğunun bende ispatı da var. Avrupalıya göre Türkler yabancı.
Tamam da neden halen sadece yabancılar Türk, Türkler nerede. Ve ardından hemen soru Avrupalıya göre yabancı kim. Örneğin Ortadoğudan gelen herkes yabancı.
Ve deniyor ki yabancılar çalışmıyor devletin sırtından geçiniyor. Şimdi burada bir duralım ve önce şu AB bildirimini bir okuyalım.
Güney Avrupadan gelenler
Bulgaristan ve Romanya’dan gelip de Almanya’da sosyal yardım almak isteyenler konusunda çıkan kavgada, Avrupa Birliği Komisyonu’nda görüş bildirdi. AB’nin işsiz yabancılara da Hartz 4 adı altında verilen sosyal yardım ödenmesini talep etmesi, Almanya’da resmen şok etkisi yarattı. Partiler ve hükümet buna tepki gösterirken, AB Komisyonu, yuvarlak bir açıklama yaptı ve, “Genel olarak herkese ödensin demedik”
Komisyon, Avrupa Adalet Divanı’nın (ABAD) konuyla ilgili istediği görüş kapsamında, Alman sosyal yardım uygulamasının genel olarak AB vatandaşlarını dışlamasını eleştirdi. ABAD da bu görüşe katılırsa, AB içindeki herkes, Almanya’ya gelmesi durumunda sosyal yardım almaya hak kazanacak. Komisyon, genel olarak AB vatandaşlarını Hartz 4 yardımından dışlayan bir düzenlemeye karşı çıkıyor.
Okuduk mu bu metinleri okuduk. Buradan benim anladığım, yüklen babam Almanya’ya yüklen. Bundan önce yabancı olan Bulgar,Roman Almanya’ya gelsin ki, zaten hakkı. Gelir gelmez ona orada sen sosyal yardım parası ver. Almanya AB nin babası anası. Almanyayı bu yükselme seviyesine getiren etkenin en büyüğü kim Türkler. Söylenti nedir Türkler sosyal yardımla geçiniyor.
Daha düne kadar yabancı sayılanlar oldu hak edinimli. Onlara yardım şart, Türkiyeden gelenlerin içinden de örneğin Kürtler artık yabancı değil. El üstünde.
Türkler kim, Tüm yabancılar. Yabancılar kim Türkler.
Biz napalım ki. Adamlara bir şey söylediğinde,’ git kardeşim kendi ülkenin meclisine bak, oturum adı altında toplanıyorlar. Senin için ne yapıyorlar.’ diyorlar. SUSUYORUM.
Hadi hayırlısı.
Yunus Işıkoğlu/ Almanya
Haa aklıma bir şiir geldi. İlk gelenler içindi onu da okuyalım mı?
Bahtsız Ferzande
Ferzande ağrı’dan cıktı yola
Nice hayaller doluydu gönlü
Henüz yirmi yaşında geldi Almanya’ya
Ne iş olsa yapardı
Verdiler ona da bir kazma bir kürek
Kır şu kömürleri
Tek düşüncesi vardı
Bir buzdolabı bir araba biraz da para
Dönecekti iki yıl da tekrar köyüne
Ama olmadı gidemedi geri
Evlendi gene köyünden
Sözde gönlüne göre bir kızla
Getirdi karısını da Almanya ya
Bir oda bir mutfak buldular bir ev
Çocukları olsun istediler
Eve neşe verir
Bir kızları oldu adını Mehtap koydular
Ferzande neşelerin doruğunda
Artik babadır
Ferzande daha hırslı zengin olacak
Loto oynuyor her hafta
Ya çıkarsa
Çıktı Ferzande ye kırkbin Mark da
Sonraları eve gelmez oldu Ferzande
Hatta geceleri bile
Bir duyuldu
Ferzande Alman’ ı bıçaklamış
Attılar içeri
Kaldı bir çocuk la bir kadın
Ferzande iftiradır dedi çırpındı
Inandıramadı kimseyi kendine
Yazılar yazdı her yana
Ben suçsuzum öldürmedim kimseyi
İnanmadılar
Ve sürdüler Türkiye ye
Yirmi yıllık Almanya hayatı böyle bitti
Karısını cağırdı gel burada da mutlu oluruz
Korktu kadıncağız
Çocuğu hiç bilmezdi Türkçe yi
Ne yapardı köy yerinde
Ve gitmedi Ferzande’ nin ardından
Ferzande yıkılmıştı kahretmişti hayata
Bir senaryo dizdi kendine
Gitti nüfus dairesine
Karım Yugoslav da kazada öldü
Silin nüfustan
Bir de mevlüt okuttu ardından
İnandırmıştı tüm komşuları
Ben artık yaşayamam dedi
Gitti tarlaya son duasını yaptı
Astı kendini kuru bir ağaca
Ağıtlar yakıldı ardından
Mezar taşına yazdılar
Bahtsız FERZANDE
Yunus Işıkoğlu