Uzun bir aradan sonra, 22 Temmuz 2023’te yeniden bir yazı yazdım. Konu, Suat Sayın’la Dortmund yolculuğu ve arabadaki teypte çalan Müzeyyen Senar kasetiydi. Suat Sayın kasete bağırıyordu. En iyisi olayı baştan alayım:
Rahmetli Suat Sayın Almanya’ya gelmiş Hannover’e yerleşmiş. Yıl 85’ler. Daha sonra oradan Kuzey Ren Vestfalya’yanın Wuppertal kentine geliyor.
Tüm bunları da, dördüncü eşi Aysel (Asıl adı bende saklı) organize ediyor. O zamanki Hürriyet gazetesine haber için gittiğim bir etkinlikte tanışmıştık, kafamız uyuştu, sohbetlerimiz uyuştu, aile dostluğu oluştu.
Hafta sonları telefon açar, “Yunuscum canım ıspanaklı börek istedi beni al akşama ıspanaklı börek partisi yapalım” derdi.
Yahu Suat Sayın diyorsun; Ziya Taşkent, İsmet Nedim, Yıldırım Gürses, Kutlu Payaslı, Behiye Aksoy, Neşe Karaböcek, Emel Sayın. Daha kimler kimler. O kadar sanatçıya dersler vermiş bir usta.
Bir haftasonu telefon açtı. “Yunuscum moralim bozuk beni alırmısın biraz sohbet ederiz” dedi. Günlerden cumartesiydi gittim Wuppertal´e aldım kendisini geldik.
Benim Dortmund´a gitmem gerekiyordu, bastık gittik Dortmund’a.
Tabii ki, arabalarda teyp var. (Arabada Suat ağabey varken onun kasetini çalmaya utanıyordum) Teypte kasette Müzeyyen Senar var.
O zamanlar navigasyon, cep telefonu falan yok. Ben dalmışım yolları takip ediyorum, tam Dortmund istasyon yol ayrımındayız.
SUAT AĞABEY dizlerine vurarak kasete bağırıyor, “Yanlış okuyorsun Müzeyyyyyeeeen Yanlıış okuyorsun!”
Ben levhaları takip ettığimden olayın farkında değilim. “Noooldu Suat ağbi” dedim.
O ince kadife sesiyle, “Müzeyyen yanlış okuyor Yunuscum, yanlış okuyooor” dedi.
Kasetteki o parça kendininmiş, Müzezeyyen Senar yanlış notadan okumuş, ona sinirlenmiş. İşte böyle biriydi SUAT AĞABEY.
Madem yazıyı sanata döktük gelin şöyle biraz daha derine gidelim, hatta çok derine değil. Van Goch’tan İsmail Çoban´a.
Van Goch gününün insanlığı sayesinde bunalıma düşmüş.
En sonunda FASULYE TARLASINDA çalışan kadınları resmetmek düşüncesiyle çıktığı tarla gezisi yolculuğu sırasında 37 yaşında tüfegi dayayıp intihara yelteniyor, üç gün sonra da ölüyor.
Biliyorsunuz, Kökler adlı eseri şimdikileri en zengin eden eserlerinden biri.
O eseri de Hollanda da tarlada çalışan kadınları gözlemlemek üzere, sürekli BİSİKLETİ ile gidip gelirken dikkatini çeken köklerini birbirine sarmış, dallarını ortak besleyen ağaçlardan etkilenip onu resmetmiş.
(Bundan birkaç yıl önce harıl harıl Bisikletle gezdiği yolları araştırıp o ağaçları bulmuşlar. Galiba orası da müze olur. Uçaklarla gelip helikopterle oraya inerek ziyaretler artar.
ŞİMDİİİİ?
O esere milyonları ödeyen araya virgül koymuyorum Van Goch daha yaşarken neyini verirdin? Söyle.
Aklma üç cümle geldi
……..
……..
……..
Peki şimdi.
BİRAZ DA SANAT YÖNÜNDEN ALMANYA’YA BAKALIM
İsmail Çoban Almanya’da Türkiye adına büyük eserler veren bir sanatçıdır.
Onun Türkiye’den Federeral Almanya’ya gelirken üçyüz seksen kilometre yaya yürürüyüp gittiğini ben dinledim.
Şimdi soruyorum:
Van Goch, Hollanda Fransa sınırında günlük 3.5 dolara kiraladığı bir odada kalırken, onu bile ödemeye zorlanıp, daha sonra fasulye tarlasında çalışan kadınları izleyip resmetmek üzere çıktığı yolda intihar girişiminden sonra henüz 37 yaşında öldü.
Yaşarken ona kim destek çıktı?
Şimdi, Hollanda Fransa sınırında kaldığı 7 metrekarelik otel odası müze. Oda yedi metrekare ve içeride hiç eşya yok. Ve biliyor musunuz, dünyanın en çok ziyaret edilen odası!
Aha İsmail Çoban orada. Girin internete bulursunuz. Yeri Wuppertal da. Unvanı; Prof .Dr Ressam, Heykeltraş, Mimar, Şair.
****
Yazıyı bir şiirimle bitireyim
YAŞAM
Bu gün Dünyaya geldi.
…..
…….
……….
……………..
……………………
……………
………..
…….
…..
Yarın toprağa verilecek.
Gelecek yazıda buluşmak üzere
Yunus IŞIKOĞLU TümDünya 09/08/2023