
DUYDUM Kİ?
Duydum ki ölüm var! Evet, yeni duydum. Ben şanslı olanlardanım, hiç duymayanlar var.
Keçe kılından örülmüş bir kilim, kilimin altında taze sönmüş bir tandır, tandır da kül, yüreklerde yaşama sevinci, ortamda turkuaz bir içten sohbet. Bilmem ki nasıl anlatsam, hangi kelimelerin ellerinden tutup sürüklesem peşim sıra. Ya çok içten işte anla, yardımcı ol bana biraz olsun. İçinde miligram kurnazlık esintisi olmayan bir sohbet bir de Anadolu tadında masallar “ Şengülüm, Şüngülüm, Mengülüm açın kapıyı ben geldim. Boynuzumda ot, ağzımda su, memelerimde süt getirdim. Yüreğimde sevgi getirdim…” Tandırın sıcaklığı ısıtır kelimelerimi, simalarda habersizmişim gibi çek fotoğraflarında olmayan öz tebessüm seyahat. Haykırası gelir insanın “ Ben de yaşadım anneee”
Kokusu üstünde bayramlık ayakkabı, Yok eski düzen cümle; yüklem ile bitmeyecek artık duygular, yarım kalacak. Yavaşça acele et! Duydum ki, yılbaşlarında Zerrin Özer dinlermişsin “ Teselli artık neyi değiştirir ki. Elinle kabrimi kazdın demek ki. Ben zaten dünyada gün-görmedim ki. Son darbeyi vurdun bu son mektupla”
Hızır ile 40 saat yol yürümüşsün, kıyamet alametlerini sormuşsun. Aldım haberini içine ürperti dolmuş, ebedi yaşam meftununu algılamada zorlanmışsın.
Duydum da kalbim mutmain de oldu ki: Yeryüzü iyi kullara kalacak.
“Andolsun, Zikir’den/ Tevrat’tan sonra Zebur’da da “Yeryüzüne iyi kullarım varis olacaktır” diye yazmıştık.” ( Enbiya Suresi/105.ayet)
“Doğrular ülkeyi miras alacak. Orada sonsuza dek yaşayacak” ( Mezmurlar-Zebur 37:29)
Sarıçiçeklerin kokusunda unutmak vardı dünyayı, dünya çocukluğumuzu unutturmadan. Öyle bir yolculuk ki bu hazırlıkların tamamlanması sadece temenni. Bir seslenici seslenmek üzere duydum diyorum inanmıyor musun? Vardık.
Aramızdaki mesafe kaç km ve bu yolun ne kadarı mıcır, ne kadar patika ölüm ile. Yıldızları kayarken izledim dün gece, bir akşamlık ömrümüzde. Muhatap almadı bizi yıldızlar, tebessüm edip hızlı adımlarla geçti. Ya şimdi suvat olsun gıybet olmasın da kendi aralarında şöyle dediklerini duydum : “ ortalama 73 yıllık bir hayat için bu insanoğlu ne ayak!” kavgada söylenmez.
Mıhlandık dünyaya, yazık ettik “kalu bela” da vermiş olduğumuz söze ara ara.
Şöyle bir söz duydum “ Yusuf’un bir kız kardeşi olsaydı, arar kuyuda onu bulurdu” Evet, ben de onu diyorum bir kız kardeşi/ablası olanlar bilir bu sözün mealini.
Farkındayım, taksirle değil kasıtlı yapıyorum, yüklemi cümlenin sonundaki menziline oturtmuyorum ve daldan dala atlıyorum. Çünkü çok şey duydum, içinde yaşama sevinci barındıran, hüzün yüklü bulutların fısıldaşmaları. Sen hiç şekilden şekile girmedin mi namaz kılarken aşktan. Hangi edebi kuralı kafana takıldı senin ölümden başkasının yalan olduğu bu dünyada.
Sarıçiçek kokusu sardı yazıyı aldın mı kokuyu?
Duydum ki ölüm var! Evet, yeni duydum. Ben şanslı olanlardanım, hiç duymayanlar var.
Muhabirce/ Güngör Güner Gür