sorgu
polis çevirme yapıyor sokağın başında
neden inkâr edeyim ki şimdi
ilyiç’in ölümden korktuğu kadar
korkuyorum polisten…
kimlik sordular
sende unutmuşum hüviyetimi
dalgaları çocuk gülücükleri gibi gürültülü
bir deniz şehrinden sordular beni
ama nafile,
çoktan çekilmişti sular
ve ben
konuşmadığım her yerde seni sustum…
sorgudan muzdarip
bir başka düşle sarmalı
bir düşe uyandım…
sen zırhı camı kadar ince
bir pencere pervazının
bu dünyayla ilgili olmayan tarafında duruyordun…
gözlerin kıyısında tarihsiz
tarifsiz bir uçurum vardı içimde
ve derine derine çekiyordu nergizleri…
altın köstekler ayaklarında
nişanelerinde yolculuk anıları
rençberin sessiz bilgisi dahilinde
katledilmiş seyisleriyle
içimde atlar sevgilim
kalbimin huzursuz yamaçlarından ve
bütün ateşlerin içinden geçerek
bir düşler gezegeninden
hades’e ilerlediler…
çağın fırtınası
ipekteki
ince rüzgar yırtığını
genişleterek
esiyordu …
kırık kemikleri olmasa teknelerin
med'in ötesine gitmek için sularında…
suları kandan korkmasa ve
kabuk bağlasa
tuz pıhtısı yaraları denizin…
sözün kısası
derin kader kesiğin olmasa boynumda sevgilim
sen böyle yaralı ve
yitirilmiş olmazdın
daha başından…