Sadece iki hece: ANNE!

( “Annelik duygusu” tadanlara/tadacaklara ve “Anne duası” almayı başarmış güzel insanlara ithafen…)

İftar sonrası demleme çay sohbeti iyi gider ama çay; demleme çay olmalı. Sonra Güzel İnsan bir konu belirlemek gerekir; döviz piyasasındaki dalgalanmalar, yeni siyasi oluşumlar, ara verilen lig maçlarının başlaması vb. güncel konular olabilirdi gayet tabii ancak, sohbetimiz her yıl Mayıs ayının 2. Pazar günü kutlanan “Anneler Günü” üzerine olsun, olur mu Güzel İnsan?

“Anne” sadece 2 hece olmakla birlikte 29 harfin tanımlamada zorlandığı bir kavramdır. Anne; Ereğli’de (Zonguldak) “madenci feneri”, Aydıntepe’de ( Bayburt) “ehram”( yöresel kadın giysisi) , Çeşme’de ( İzmir) “güneş gözlüğü” dür. Yani vazgeçilmez hayatın zorluklarında koltuk değneği hükmündedir.

Neden babama yazmışım da

Anama şiir döktürmemişim

Kaç kere yazdım

Cebimden uçup gittiler

Ben on yedi yaşında beni yıkayan

Anneme şiir yazacak kadar şair değilim

(Can Yücel/ İtiraf Şiiri)

Kanaatim odur ki, her bir sümbül kokulu anne aynı zamanda tek başına bir orkestradır. Örneğin dikiş makinesini kullanırken ritim tutar, yün çırparken bateriste özgü ezgilere bırakır ortamı, oklavası Anadolu davulunun tokmağı hükmündedir.

Anadolu anneleri en son uyur, ailenin huzurla uykuya daldığından emin olur ve en erken uyanır, aileyi güne hayata hazırlamak için. Seher vaktinde melekler haneyi şereflendirsin diye kapı-pencereyi açar anneler; bilirler meleklerin açık kapı/pencereye ihtiyacı yoktur, ancak bizim anlamadığımız bir nokta vardır ki, o da bu dil anneler ile meleklerin harflere ihtiyaç duymadıkları bir sohbetidir, sonuçta her ikisinin de mahiyeti bizlerce bilinmeyen kanatları vardır.

Abdullah B. Amr’ın naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) buyurmuştur: “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır” ( Tirmizi/ Hadisler İslam 5.cilt/ Türkiye Diyanet Vakfı Yayınevi)

O halde ne mutlu anne-baba hoşnutluğu sağlayabilen evlatlara, Güzel İnsan.

Müteahhitler evin şeklini nasıl yaparsa yapsın anne pencereleri hep evlatlara açılır. Pencere önleri annelerin bekleyiş, dua mekânlarıdır. Demem o ki Güzel İnsan, anneler yeşil çayırlar gibidir, felaketlerden sonra eğilirler belki ama asla kökten ayrılmazlar, kış aylarında yaprakları sararmaz Allah’ın yardımı ile.  

Annem hep şöyle derdi: “Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir” Benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım. 3 yıl, 2 ay, 14 gün ve 16 saat koştum. ( Forrest Gump / Tom Hanks- 1994 ABD yapımı filmden bir replik)

Güzel İnsan, dünya bazen tüm genişliğine rağmen dar gelir ya işte o zaman yeniden ayağa kalkabilmek için annelere ve/veya dualarına ihtiyaç vardır. Ancak bu dualar bizi yürütür ya da Forrest Gump’ın yaptığı gibi koşmamıza, hayata devam edebilmemize dayanak olur.

…ve bağırdı annem tam kapıdan çıkarken

Yüreğini ört

İnsanlar soğuk üşürsün! ( Dicle’nin Yakarışı / Mehmet Uzun )

Güzel İnsan, bu anneler günü sosyal medyada annemizi ya da ona aldığımız hediyeleri paylaşmayalım olur mu? Farkına varmadan annesini ebediyata uğurlayan dostlarımızın üşümesine sebep oluruz. Onların yerine de sümbül kokan annelerimizin kokusunu çekelim içimize ve annemizin dualarında onlara yer açtıralım.

Anadoluda evlerde halıların altlarında para olurdu, ihtiyacı olan genç annesinden harçlık istemeye çekinirse oradan alsın diye, anneler bu yöntemi bulmuştu. Güzel İnsan gel bu anneler gününde halıların altlarına gücümüz nispetinde paralar dizelim olur da annelerimizin bize hissettirmediği ihtiyaçları vardır.  

Ah Güzel İnsan, Can Yücel dahi şairlerini ayaklar altına almışken anneyi anlatma konusunda ben hangi harften rica etsem karşılık bulamam. 29 harfin yetersiz kaldığı kavram 2 hece o da şöyle: ANNE!

Güzel İnsan; Duamız her zaman “Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, ana babamı ve inananları bağışla” olsun. (İbrahim Suresi ayet: 41)

Mehmet Akif’in dizeleri ile sohbetimi sonlandırmak isterim:

“Yine hicrân ile çılgınlığım üstümde bugün…
Bana vahdet gibi bir yâr-ı müsâid lâzım!
Artık ey yolcu bırak… Ben, yalınız ağlayayım!”