Özetsiz yeni bölüm: Soy-adı
“1934 yılında soyadı kanunu çıktı. Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için (…) Bana ortada böbürleneceğim bir soyadı kalmadığından, kendime “Nesin” diye çağırdıkça, ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim. ( Ömrüne Sığmayan Adam: Aziz NESİN 1915-2015)
Soy-adı; bize güneş görmemiş bilgiler sunar. Uyruğu, memleketi, köyü, lakabı hatta biraz daha ileri giderek diyebilirim ki ahlakı. Soyadı değerli kılan onun böbürlenecek kelimelerden oluşması değil, o soyadı taşıyanların ahlakıdır.
Her soy isminin kendine özgü bir hikâyesi vardır. Bir yıl lakaplar yerine çağdaş soy ismine geçileceği ve herkesin kendi soy ismini kendi belirleyebileceği ilan edilir. Bu cümledeki bir kelimesi her ne kadar belirsizlik ifade etse de; o yıl 1934’tür.
Büyük dedesinin neden o soyadını tercih ettiği ya da o soy isme layık görüldüğü manas destanından daha uzun rivayetlere dayandırılır. Bir gün herkes ünlü olur mu bilmem ama her soy isim hikâyesi başlı başına ünlüdür. Çoğu zaman nüfus memurunun hata yaptığı, telaffuz edildiği gibi yazıya geçtiği, bazı harfleri yazmayı unuttuğu gibi hikâyeler de peşi sıra gelir. Ancak yanlış harf kullanımı ya da bir harfin kaybolması da başlı başına bir kimlik olur zamanla.
Resmi kurumlara gidildiğinde ad-soy/ad bilgileri okunurken o bahsi geçen hata gururla söylenir. Hayır, efendim “l” değil “r” , “Rize’nin r’si” …O nüfus memuru kimdir yorgunluktan mı böyle bir hata yapmıştır yoksa gıcıklık mı yapmak istemiştir o günlerde bilmiyorum ama hata gurur olur, ona özgü olur. Benim soyadımdan Türkiye’de çok az var denilir örneğin. Nicelik olarak az olma nitelik olarak değerli olmaya/çok olmaya evrilir.
Plakayı değerli kılan araba değil şoförü ise, soyadını değerli kılan post modern kelimelerden, yıldız geçidi harflerden oluşması değil onun taşıyan insanın ahlakıdır. Kimse benim adımı küçük düşürdün demez ya da dese bile söz konusu “adımı” ifadesi “soyadımı” mealindedir. Saygıdan ötürü hata eden birinin görsel basında adı tam yazılır de soyadının baş harfi büyük yazılıp nokta konulur. O nokta saygının ifadesidir, hatanın bireyselliğinin sergidir. Tam karşıt olarak bir aşı icat eden hekim/bilim insanı soyadını aşıya vermek ister, bu gurur sübjektif değil objektif gurur meselesidir artık.
En sevdiğimiz artist/aktörlerinin adlarını çocuğumuza koyarız ancak soyadımızdan vazgeçmeyiz. Yeni evlenecek bir erkek soyadımıza yakışır bir gelin adayı diye tanıtır sevdiğini. Yani beni boş ver bu hanım soyadımızı taşıyacak kadar değerli şeklinde vurgu yapar. Adımızla kilomuzla dalga geçilmesine izin veririz de soyadımızla dalga geçilmesine müsamaha göstermeyiz.
Eminim, bize şimdi herkese kendi soyadını yeniden seçme hakkı tanınsa, ağırlıklı sonuç aynı soyadlarında karar kılacağımızdır. Çünkü soy/ad bir tuba ağacıdır, kökleri yukarda…
Allah, hepimize soyadımızı gururlandıracak/onuruna onur katacak işlere imza atmamızı nasip eylesin.
Muhabirce/Güngör Güner Gür