İmkânsız
Sayende,
imkânsız şeyler bekliyorum hayattan:
Yarasaların görmesini,
romatizmalarımın sızlamamasını
yağmurlu havalarda,
yürümediğim halde,
hep yolcu olmayı yüreğine doğru…
Kuzuyu sürüden koparabilmek kurda rağmen,
yarama tuz yerine
yakamoz basmasını
sensiz gecelerin…
Kar yılgını gerillanın
dumansız ateşler yakmasını
saklandığı dağın ardından…
En iyi,
mavi tanımlar gözlerini;
lakin gemilerin nereye demirlediyse,
oradan çekildi deniz ve
tuzlu yalnızlıklar kaldı
meddücezirden geriye…
Bir gün mutlaka o tetik düşer,
çünkü namluya sürülmüş mermi sabırsızdır,
hızı kırılır
göğsüme çöken kalın bulutun içinden geçerken;
o bulutu bir aralasak sevdiğim,
içimizde bir gezegen kadar özgür gökyüzü,
firuze mermer gibi asil,
hep mavi,
hep tuzu alınmış bir denizdir…
Bukağısını kırmış
pamuk yeleli attır;
içimde hep dörtnala,
kapkara
gelincik tohumu
gözlerine doğru…
Josef (Hasek) Kılçıksız
Paris, 24.02.2016