Gidemiyorum
Karanlıktan bir ısırık alıyorum,
dişleri kamaşıyor gecenin…
Ten ile ruhun daracık aralığından geçiyor yalnızlık;
düşle gerçeğin sınırından geçiyor sevda
yalın ayaklarıyla…
Bir kalp uçuyor
kesici uçurum kayalıklarının üzerinden,
kanıyor kanatları…
Görüyorsun ki;
kabzası sedef,
gövdesi çelikten kamanın kestiği
beyaz bir gömlektir düş,
insanın lekesiz ve tertemiz düşündüğü,
balığın sırtında bir yolculuktur hayat,
masmavi o düşe yatırdığımız…
Kadrajın dışına çıksak dağılacağız,
tenimizi yırtacak boşluk…
Uçtu uçacak kuşlar ve
deli atlar taşıyoruz içimizde…
Yüzü ışığa kurulu umudu alıp
gitmek istiyoruz bir an ince…
Atların dişlerine bakıyoruz:
Çürük;
Gidemiyoruz…
Bir gölgeyi ikiye böler gibi,
ikiye bölüyorum sesimizi;
kapı koluna çarpıp geri dönüyor sessizliğin;
titriyor içimdeki sağır sular,
Gidemiyorum…
Şimdi,
haki bulut,
bol asitli yağmurdur ölüm;
grotesk bir Guernica oluyor şehirlerimde…
Karınca yuvalarına gizliyorlar yüzlerini,
mahcup…
Kavga ve gürültüden uzak,
sıcak mezarları var artık şehirlerin…
Ulumaları geceye kurulmuş
kurtlar geçiyor tekinsiz sokaklarından;
korkuyorum;
Geçemiyorum…
Paris 17.02.2016