Gerçek mutluluğu sahte mutluluklarda aramayın…
GÜNLER, aylar, yıllar ne kadar da çabuk geçiyor…Sonsuzluğa doğru her gün bir adım daha yaklaşırken, kimi doğum gününü kutluyor, kimi tüm dertlerini, sorunlarını bir kenara atarak gecelerde çılgınca eğleniyor. Kimi de bu yalan dünyadan göçüp gidiyor..
Aşırı hız ve alkol yüzünden niceleri bütün sevdiklerini, işlerini, randevularını bırakıp gitti… Tıpkı bir gün bizim de sevdiklerimizi, işlerimizi, randevularımızı bırakıp gideceğimiz gibi… Hepimizin umutla beklediği yarınlar, bizi yaşamımızın sonuna doğru bir adım daha yaklaştırıyor, ama pek çoğumuz bunun farkında bile değiliz.
Televizyonlarda ve gazetelerde yayınlanan ve çoğu ölümle sonuçlanan kaza haberlerini izledikçe, okudukça çok üzülüyorum. Hele alkol, uyuşturucu ve aşırı hız nedeniyle genç insanların en verimli çağlarında birer birer toprak olması ya da ruhsal ve bedensel sağlık problemleri yaşaması beni derinden yaralıyor.
Gençlik yıllarımdan hatırlarım; O zamanlar 15- 16 yaşlarında okul çağında daha bıyığı terlememiş bir gençtim. Gündüzleri okula giderken, geceleri de İstanbul Beyoğlu’nun ünlü gece kulüplerinde, pavyonlarında şarkı- türkü söyleyen sanatçılara, dansözlere darbukamla eşlik ediyordum. Sahnede ayağımın yere bile değmediği sandalyede oturup darbuka çalarken, gözüm hep eğlenmeye gelenlerin üzerindeydi. Sahnenin önünündeki masalarda oturan müşterilerin rakıları, viskileri birer birer yudumlamaya başladıktan sonra, zaman içersinde hal ve hareketlerinin nasıl değiştiğine, bazende belden çekilen silahların havaya ateş edilerek, silah sesleriyle müziğin birbirine karıştığına şahit olurdum… .bu arada ardı arkası kesilmeyen küfürleri, kavgaları ve bağrışmaları bir ‘gözlemci’ havasıyla izlerdim.
Alkol şişede durduğu gibi durmuyordu ki… Dozu kaçırıldığında ise, insanoğluna neler yaptırdığı hepimizce malüm…
Almanya’ya geldiğim 80’li yıllarda, önceleri Gasthaus’larda, daha sonraları müzikli gazinolarda, düğünlerde devam eden müzisyenlik mesleğimde, alınan aşırı alkolün, uyuşturucunun insanın başına ne gibi sorunlar getirdiğine defalarca tanık oldum. Bu nedenle, yaşamım boyunca sigaradan, alkolden ve uyuşturucudan uzak durmaya çalıştım. Tabiki, bu bir tercih ve irade meselesi… Alkol, keyfi artırmak için içiliyorsa bir sözümüz yok.. Fakat, İçenin kendine ya da çevresine eziyet vermesi durumunda iş değişir.. Herşeyin bir sınırı vardır. İçkinin de öyle olmalı.
Son zamanlarda yazılı ve görsel medyada giderek artan; gençlerin sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığına erken yaşlarda başladığı haberleri ve istatistiki veriler, uzmanların ve ailelerin dehşete düştüğünü açıkça ortaya koyuyor…
Gittiğim eğlence mekanlarında ya da dans partilerinde zaman zaman eğlencenin, alkolün dozunu kaçıran gençlerle karşılaşıyorum. Bu yazımda, diskoteklerde, gazinolarda ve çeşitli dans partilerinde eğlenen gençlere seslenmek istiyorum: Gençler, yaşamınızın en güzel çağında eğlenmek, yaşamın keyfini çıkarmak tabiki sizlerin en doğal hakkıdır. Fakat, insan için en önemli olan bu yaşam hakkınızı kendinize, ailenize,sevenlerinize ve çevrenize zarar vermeyecek şekilde kullanın. Eğlenmeye gittiğiniz mekanlarda, alkolün ve eğlencenin dozunu kaçırmayın.. Hele uyuşturucu belasından kesinlikle uzak durun. Asla alkollü araba kullanmayın. Eğlenceden eve dönerken, asla aşırı sürat yapmayın ve trafik kurallarına uyun.. Alkol aldıysanız, eve taksi ile gidin. Ailenizi ve sizi sevenleri düşünün. .. Yaşamın ne kadar güzel olduğunu düşünün… Düşünün ve hayata sıkı sıkıya bağlanın. Gerçek mutluluğu sahte mutluluklarda aramayın.
Yaşamınızın, gençliğinizin, sevdiklerinizin, geleceğinizin; sigara, alkol ve uyuşturucu batağında boğularak elinizden gitmesine asla izin vermeyin…
Sağlıklı, mutlu ve sevgi dolu nice günlere…