Haberler

Çok abartıyoruz, bıktırıyoruz

Aslında Avrupa`nın bir çok ülkesinde aynı dert var, ama biz mevzuyu Almanya ile sınırlayarak ele alalım, yani düğünlerimizin nasıl bir hal aldığına bakalım. Peşinen söyleyeyim, düğün konvoyu olmazsa asla eksik görmem. Düğünlerde tabanca ile asla işim olmaz, yapanlara da karşıyım. Meşaleli duman altı atmosferde kız evine gidilmesini de, hiç beğenmediğimi belirteyim. Evet hazırsanız gelin, konumuza girelim, zira bu alanda dert büyük, giderek de önü alınamaz tırmanışta.

Almanya`da Türk toplumu ile ilgili çözüm bekleyen onca sorunlar ortada iken, kendi elimizle yeni bir sorunun daha doğmasına neden olduk. Düğünlerimiz de, giderek abartılan ve uydurulan yeni düğün adetleri, usulleri, ısrarla sürdürülen konvoylar, Alman emniyet birimlerinin radarına girdi, hem de görünen o ki bir daha çıkmamak üzre. Almanya`da olmayan bir düğün konvoyu geleneğini biz Türkler, öteden beri bu ülkenin sokaklarına taşıdık. İstersiniz gelin, konvoya çıkmadan başka neler yapılıyor, oralara da özetle değinelim, sonra birlikte konvoy yaparız. Yıllarca, yaşadığımız ülkenin gerçek sahiplerinin/evsahiplerinin ne bayramını, ne de özel günlerini, düşünmeden coştuk, eğlendik. Ne zaman kendimize uyan günü seçmişsek düğünü, o gün mahallemizde yani Alman komşularımızın kapısında, vurduk davul zurnanın gözüne. Uyuyan mı var, bayram mı var, acaba ne der diye hiç düşünmeden, vur davulcu dedik, sesinin en az bir kilometre mesafeye ulaştığını hesaba katmadan. Elbette her mahallede, her semtte Alman komşularımız evinin penceresinden, balkonundan mevzuya masumane bakış atmıyor, kabul edelim.

Davul zurna ile halayımız bizim geleneklerimizde vardır, güzeldir, sesi de uzaktan hoş gelir de, sorun, bu kültürden olmayanların kapısının önünde, bunu zorlayarak yapıyor olmamızdır. Birilerin çıkıp, ‘başlarım sizin davul zurnanıza gidin evinizde, salonunuzda yapın, bizi rahatsız etmeyin’ dediğine ben şahit olmadım, duymadım da. Gerçekçi olalım, bu büyük bir tolerans ve tahammül. Bunu ‘ya ne olacak iki zurna çaldık’ diyemeyiz. Bununla kaldık mı? Hayır. Çoğu düğün evlerinin önünde davul zurna bir yandan çaldı, diğer yandan tabancalar patır patır eşlik etti bu sese. Farklı uluslardan olan insanları, Türk düğünüdür diye bir anlamda alıştırdık. Yıllarca sürdü kutlamalarımız ve artarak da devam ediyor. Bunlar yetmemiş gibi, bir iki yıldır da yeni bir adet çıkartıldı. Tabii ki bu yeni adetleri, sektör sahibi dostlarımız kızacak, ama düğün organizasyon ekipleri, mağazaları yaptırıyor demeliyiz. Niye? Çünkü buralarda kullanılan malzemeler, enstrümanlar parayla elde ediliyor, yani satın alınıyor. Anladığınız gibi, bu işin satışı yapılıyor. Neyse bunları, ilerde bir başka yazıda ele almak üzre bırakalım ve sözün ettiğim yeni adetimize, kaldığımız yerden devam edelim.

Son dönemde uydurulan ve giderek de benimsendiğini gözlemlediğimiz yeni adet, sözüm ona bu kutlama şekli, tartışılan ve yasaklanmak üzere olduğunu düşündüğümüz düğün konvoylarından daha rahatsız edici ve dahada ürkütücü diye düşünüyorum. Düğünlerimizde, kız tarafının evinin önünde şöyle bir yenilik icat edildi: Tam bir derbi maç curcunası ile kız evine gidiliyor. Her yerde oluyor mu, her düğün yapan bunu yapıyor mu, yaptırıyor mu, bilemem, ama çok görülmeye başlandı, yani giderek de yayılıyor. Çıkıyorlar araçlarından, kalabalık da oluyorlar o belli. Meşaleler yakıp, kız evine doğru büyük bir coşku ile yürünmeye başlanıyor. Dedim ya tam bir derbi atmosferi. Bir çoğumuz için olduğu gibi, Alman ve diğer uluslardan olan komşularımıza içın de bu yepyeni bir adet. Yani elin Almanı, İspanyolu evinin yakınında yükselen sese muhtemelen kulak kabartıp baktığında, karşısında ellerinde meşale ile büyük bir duman kütlesi arasında, şarkılar söyleyerek yürüyen bir grup tertipleniyor. Bu bölümde istersiniz, bu insanları hangi ruh halinde olduklarını, neler düşündüklerini hiç de tahmin etmek için uğraşmayalım. Bence uygunsuz, bir o kadar da gereksiz bir usül bu. Dedik ya zaten davul zurna olmazsa olmazımız, araya yine kuru sıkı olsa da , kaçamak tabanca ekleyenler olabiliyor. Yetmedi sanki, şimdi başımıza bir de meşale işi çıktı giderek de, semt semt, şehir şehir yayılıyor. Bunların nereye gideceğini, akli selim olan insanların değerlendirmesine bırakarak, düğün konvoyumuza dönelim.

KISITLAMA GELİRSE ŞAŞIRMAYALIM

Almanya`da son zamanlarda düğün konvoylarında sergilenen aşırı uygunsuz hareketlerden dolayı, Alman polisin bu duruma bir yasak, bir kısıtlama getirirse hiç şaşırmayalım. Eğer düğünlerde, evden salona, salonlardan eve yine böyle bir konvoy şeklinde gidilmesini isteyenler olacaksa, kesinlikle ama kesinlikle bu silah işine son verilmeli. Hem de en kısa zamanda. Kuru sıkı olsun yaş olsun, kimsenin eli tabancaya gitmemesi gerekir. Aksi halde, konvoya tümden yasak gelebilir. İnsanların arabalarından çıkıp, cadde üzerinde ellerindeki tabancalarla havaya ateş etmeleri, son dönemde Alman medyasına yansımış durumda. Bu durumun Alman medyasında ve kamuoyunda epeyce tepki görmeye başladığı aşikar. Bazı kentlerde polis birimleri tarafından, düğün konvoyu durdurulmuş, ilgili kişiler polis birimine götürülmüş, konvoyda yer alan diğer insanlar araçlardan çıkartılıp, cadde üzerinde en az 2 saat bekletilmiş aralarında damat ve gelin de varmış diye duyumlar alıyoruz.

Türk toplumu, özellikle bu düğün mevzularında bundan sonra, çok daha dikkatli olmalı. İllada olacaksa konvoy, makul şekilde abartmadan gerçekleştirmekte fayda var. Kuru sıkı da olsa, tabancaların düğünlerde asla yeri yoktur. Otomobilden çıkarak tabancayla ateş etme adetiinden vazgeçilmelidir. Düğünün daha başka güzelliklerinin ön plana çıkarılması gerekiyor. Toplumun huzurunu bozacak eylemlerden kaçınmak gerek. Artık mevzu duvara dayandı bunu bilelim. Bunlar gerçekten Türkiye’mizde de kaldırılması gereken uygunsuz hareketler, hem de çok uygunsuz. Eskiden köy yerlerinde meydanda yapılıyordu, orada da olmasa daha iyi ama şehir içinde insanların trafikte yoğun olduğu alanlarda hiç de doğru bir davranış değil.

Düşünün bir düğün konvoyunda zaten kalabalık oluyor maşallah, trafikte lambada dururken vatandaşın biri çıkarıyor silahını, havaya ateş ediyor. Bunu aynı trafikte seyreden Alman görünce, kuru sıkısını filan hemen düşünemeyebilir ve ister istemez bizi mi vuracak diye endişeye kapılır insanlar, panikler. Dolayısıyla da hemen telefona sarılıp polisi de arar. Kısaca Almanlara, “Kardeşim şurada düğün yapıyoruz, bizde böyle olur, siz de sabredin, tahammül edin’ deme hakkımız yok.

Kısa zamanda bu sevdadan vazgeçilmelidir. Zaten evlerinin önünde, sokakta değişik alanlarda, davul zurna çalarak insanlara verdiğimiz rahatsızlık yeter diye düşünüyorum. Almanlar, davulun sesi uzaktan hoş gelir demiyordur, mecburen katlanıyorlar diye, abartmanın gereği yok. Kendimize bir çeki düzen vermemiz gerekiyor, bir takım yasaklamalara, baskılara kendi elimizle zemin hazırlamayalım. Bir de düğün konvoyunda, trafikte durup yolda göbek atan bazı insanlar var. Başka insanlara son derece haksızlık yapılıyor. Sen eğleniyorsun, düğün yapıyorsun da, ama adamın işi vardır bir yere yetişmesi gerekiyordur, tutuyorsun düğün konvoyu ile yolu kapatıyorsun. Sonra da arabaları durdurup inip, yol üstünde dans ediyorsun. Normal şartlarda, her insanın tahammül edebileceği bir davranış biçimi değil. Biraz kendimize gelmemiz, akli selim hareket etmemiz elzemdir.

Görününen o ki, bu konvoy işi makul şekilde, yani trafik kurallarına itina gösterilmez ise, hatta aman görmezler diye elimizi belimize atarsak, ya da cadde ortasında araçlardan çıkıp göbek atılmaya devam edilirse, konvoy yasağı çok geçmeden kapımıza dayanır, bunu kapı önlerinde sokakta çalınan davul zurna da takip eder. O meşale işi zaten, asla sürdürülmemeli diye düşünüyorum. Gelin düğünlerimizi, başkalarını rahatsız etmeden, kişi haklarını yok saymadan, mevzuları abartmadan yapalım. Salonlarda saatlerce eğleniyoruz, coşuyoruz, stresimizi buralarda atalım, biz bize eğlenelim derim. Herkesin düğünü hayırlı olsun….

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu