Haberler

Amsterdam`da A.Nihat Asya anlatıldı

Türkevi AmsterdamAmsterdam merkezli Türkevi Topluluğu tarafından İlki geçen ay yapılan Amsterdam Biyografi Okumaları faaliyetinin ikincisinde, şiir, naat ve rubai’leriyle bir döneme imza atmış Arif Nihat Asya anlatıldı.

"Yeni bir medeniyet tasavvuru için kültür tarimize yolculuk"  düşüncesiyle başlatılan biyografi okumaları her ay yeni bir düşünce ve fikir adamının anlatılmasıyla devam ediyor.

İkinci Biyografi Okumalarında bir giriş konuşması yapan Türkevi Topluluğu başkanı Veyis Güngör, medeniyet tarihinin aynı zamanda bir zihniyet tarihi olduğuna dikkat çekerek, biyografi okumalarının sadece bir yazarın, düşünürün, şairin hayatını bilmekle sınırlı olmadığını, aynı zaman da medeniyet ve kültür referanslarımızla tanışmak olduğunu belirtti.

Güngör bu günün anlamına dair Türk-Alman Yazarlar Birliği Başkanı Mahmut Aşkar beyin gönderdiği mesajı okudu. “Cumhuriyet tarihimizin çok önemli ve çok yönlü ve bir o kadar da milli bir şairidir merhum Arif Nihat Asya. Onun şiirleriyle büyüyenler ve onun şiirlerini dilinden düşürmeyenler, ona vefasızlık ettiler; unuttular! Aslında Arif Nihat Asya'yı unutanlar, kendilerini unuttuklarının farkında değiller. Büyük şairi rahmet ve minnetle anarken, sizleri bu vesileyle kutluyor, milli değerlerimiz ve kültürümüzün taşıyıcıları adına şükranlarımı sunuyorum."

Ali Yağcı anlattıArif Nihat Asya`yı Ali Yağcı anlattı
2. Biyografi Okumalarının konusu olan Arif Nihat Asya’yı anlatmak üzere,  Ali Yağcı’ya söz verildi. Yağcı önce Arif Nihat Asya ile nasıl tanıştığını anlattı. ‘Rahmetli babam, ben yedi sekiz yaşındayken elimden tuttu ve Karaman’daki saatci Emin ustanın yanına götürdü. Dükkan onlarca saatle doluydu. Hepsi biribirinden farklıydı. Ben duvarda asılı olan saatlere bakarken, karşımda kocaman bir saat ve altında da ‘Duvar Saati’ isimli bir şiir vardı. Emin usta babama, bu çocuk okuma yazma bilir mi diye sordu. Babam da evet dedi. O zaman şu şiiri bir okusun dedi. Ben de şiiri okumaya başladım.  

Yıllar sonra bu şiirin Arif Nihat Asya hocama ait olduğunu büyük bir sevinç ve buruklukla öğrenmiş oldum diyen Ali Yağcı, kısaca hayatını anlattı. Arif Nihat Asya, 7 Şubat 1904’te Çatalca’da doğmuş, doğduktan bir hafta sonra babasını kaybetmiş, yetim büyümüştür. Anadolu’nun bir çok yerinde öğretmenlik yapan Arif Nihat Asya, Türkiye’de milliyetçi, anadolucu ve maneviyatcı görüşün içinde yer almış, başta zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel başta olmak üzere bir çok CHP’li ile fikren çatışmıştır. Tabiiki bunun bedelini de hep sürgün edilerek ödemiştir. 1950 yılında Adana milletvekili olan Arif Nihat Asya, Yeni İstanbul, Babıalı’de Sabah gazetelerinde yazılar yazmıştır. ‘Bayrak Şairi’ olarak da bilinen Arif Nihat Asya 5 Ocak 1975 tarihinde vefat etmiştir.

Sıra bayrak şiirine gelince, Ali Yağcı, katılımcılardan Ali Galip Keleş’e Bayrak şiirini okuması için söz yerdi. Keleş Bayrak Şiirini okudu.

Bayrak şiiri bir gecede yazıldı

Bir devrin abisi olmuş, mücadeleci, idealist ve gözünü budaktan esirgemeyen özellikleriyle bilinen Arif Nihat Aysa, Bayrak şiirinin bir gecede yazıldığını söyler. 5 Ocak Adana’nın Fransız işgalinden kurtuluş yıldönümüdür. Büyük coşkuyla kutlanır. Bu kutlamalarda okunmak üzere bir şiir aranmaktadır. Hoca öğrencilerine öğrencilerine 5 Ocak ruhuna uygun bir şiir bulmaları söyler. Kütüphanedeki kitaplar elden geçirilir üç beş gün. Ancak uygun bir şiir bulunamaz. Kutlamalar bir gün kalmıştır. Arif Nihat Asya o gece uyumaz. Gaz lambası ışığında sabaha karşı Bayrak şiiri tamamlanır. Hoca şiiri ikinci defa okumaz. Ertesi gün Bayrak  şiiri kutlamalarda okunur ve olağanüstü bir beğeni alır.

Amsterdam`da A.Nihat Asya anlatıldıArif Nihat Asya’nın yanık bir ‘Ney’ olduğunu söyleyen Ali Yağcı, hocanın kelimeleri ‘hikmet’ makamında kullandığını belirtmektedir.

Mevlevilik ve Arif Nihat Asya

Arif Nihat Asya’nın bir Mevlevi olduğunu belirten Ali Yağcı, Asya’nın Üsküdar Mevlevîhanesi’nin son şeyhi Ahmed Remzi Akyürek’le sıkı bir münasebet kurduğunu ve şiirlerinde Mevlevi ve tasavvuf kültürüne yer verdiğini söyledi. Arif Nihat Asya, yazar Muhsin İlyas Subaşı’na Mevlana ile ilgili şunları söyler:  “Bak Subaşı, Mevlâna Hazretleri, insana sıradan bir yaratık olarak bakmaz. Onun  “Eşref-i Mahlukât” oluşundaki sırrı ifşa etmeye çalışır. Bunun için insana özel önem verir ve ayırım yapmadan, soy-sop ayırımı yapmadan sever… Büyüklüğü de bu yakaladığı çizgide başlar. Bu çizginin, Allah'ın bizde tecellîsini istediği şekilde olmasını ister. Bu çizgi, düz değildir, bir daire biçimindedir ve genişleyerek kainatı kuşatır…”  “İşte bunun için ben o mübarek insanı sevdim ve ona bağlandım. Sen de sev ve onu oku… Mevlâna Hazreti Resulün bizdeki dilidir, gönül dilidir, sevgi dilidir…”

Programın ilerleyen saatlerinde, İstanbul’un fethinin yıldönümü de hatırlatılarak  Yıldırım Gürses’in sesinden Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı dinletildi, geleceğin inşasında temel teşkil edecek olan somut değerlerin; iyilik, güzellik, doğruluk, hakikat, ve iman değerlerinin dile getirildiği NAAT şiiriyle sonlandırılıldı.

Muhabirce/ Türkevi Amsterdam

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu