ah sevgilim
mor bir sis yalarken alnımızı
bir avuç mavide umudu göstereceğim sana
buğusu dudaklarında
bir mayıs sabahının serin gölgelerini…
yalanım yok sevgilim
kıyamam bakmaya
görsem dokunamam
bir avuç ölü toprakta
yeşerttiğim kış sümbüllerini…
ah sevgilim
hücrelerine değin sevmek seni
umudun büyüsünü köpürtmek dalgalarında ve
tam o sırada
geçmek bütün ürpertilerinden denizinin…
toplamak göğün kafesinden
düşen serçelerini…
ah sevgilim
bulutlardan yağan kurum
kum ve kurum dolduruyor
suskunun oyuklarını
kelimeler bizi unutmuş…
aşk dediğin
ayrılığın talan ettiği
bildiğin bir kırık hayaller ülkesidir…
bak
sustu sana selam taşıyan kumun şarkısı
sustu içimde
susuzluktan kudurmuş çöl ve
titriyor içimdeki sağır sular
dağılıp savruluyoruz
yokuşlarına rüzgarın…
dillerimizi ısırıp tırnaklarımızı yiyoruz
külle aynı yüzyılda yaşıyoruz zira
ateşle aynı çağda…
bir kıyımlar asrında
dünyanın sırrına
herkesten çok yakın yaşıyoruz
acının en deli çağında yaşıyoruz
ölümlere herkesten çok yatkın …
sen yine de sevgilim
ırmakların denizlere akan ağzını açık tut
mümkünse
dünyayı güneşe daha yakın…
Josef Kılçıksız, Upsala, 2011, şubat 18