“Adaletin olmadığı yerde kimlikler katilleşirmiş”
Başlık Hayko Bağdat`tan bir cümle.. 6-7 Eylüller, Madımaklar, Mumcular, Hrantlar, Berkinler, Roboskiler vb… Türkiye`de adaleti olmayan olaylardan bazıları, failler belli değil diyor…Kimliklerimiz kimilerinin kahramanı kimilerinin katili, oysa bu katilin adı var şahsı var, Ermeniyi öldüren Türkü değil, Türkü öldüren Kürdü değil, onları bırakalım katil kim ona bakalım…diyor. Katilin bir adı var diyor, milletler katil olamaz diyor…
Geçen haftasonu yapılan Hrant Dink`i anma etkinliğinin Türkiye`den davet edilen konukları arasında gazeteci yazar Hayko Bağdat da vardı. Hrant ve Ugur-Nazım etkinliklerini dün okumuştunuz, bugün de Doğu Perinçek Davası görülürken bu söyleşiyi okursunuz belki…
Hayko Bağdat, İstanbullu bir Ermeni gazeteci. 2002 yılında radyoda azınlık sorunlarını gündeme taşıyan programlarla adım atmış medya dünyasına. Marmara Gazetesi ve çeşitli gazetelerde yazmaya başlamış, bugün Taraf gazetesinde yazılar yazmakta ve Bugün TV de programlar yapmakta. Ayrıca pek çok kanalın tartışma programlarının aranan yüzü.
Türkiye sorunlarını dile getiren genç kuşak kalemlerden; akıcı konuşan, net cümleler kuran, lafı dolandırmayan biri. Almanya`ya gelmişken kendisiyle epey çetrefilli sancılı, popüler, heyecanlı, çoook uzun metrajlı konularda konuşalım dedim; iki ara bir derede, netameli konuları konuştuk, bakalım siz okuyacak mısınız neler konuştuğumuzu…
Son günlerde Almanya`daki yabancı/müslüman karşıtı Pegida eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bağdat: Almanya hayatta bize çok şey öğreten bir tarihçeye sahip. Almanya`da hem tarihimizin en utanç verici örneğini, insanların toplu halde en çabuk şekilde öldürülmesi, öteki sayılan unsurların toplu halde katledilmesi deneyimini yaşadık hem de, bunun bir daha olmaması için bununla nasıl yüzleşileceği nasıl tedbirler alınacağı konusunda birşeyler öğrendik. Dolayısıyla Pegida hareketi bugün Almanya`da marjinaldir. 500 tane Pegidalı geliyorsa onun karşısına 1500 insan çıkıyor. 20 bin Pegidalı yürüyorsa 40 bin kişi karşısında yürüyor. Köln Dom Katedrali ışıklarını söndürerek karşı eyleme destek veriyor. Bu deneyim bizler için önemli.
Türkiye ile benzeşiyor mu? Bizdeki milliyetçi hareketlere benziyor mu?
Bağdat: Türkiye`deki durumlarla bunu benzeştiremeyiz. Türkiye yüzleşme kültürü olan bir ülke değil. Mesela, bizler Türkiye`de hep katilin hafifletici sebeplerini anlamaya çalıştık, katilin o kimliği niye öldürdüğünü öldürmesindeki motivasyonların ne olduğunu anlamaya çalıştık. Türkiye yüzleşmeyi başarabilen bir ülke olmadğı için, Türkiye`de sizin Pegidaya benzettiginiz hareketler marjinal değil hakim kültür. Yani Türkiye`de katille empati kurmak Almanya`daki kadar suç değil.
Türkiye`de yabancı olmak daha mı zor?
Bağdat: Türkiye`deki durum buraya çok benzemiyor, biz yabanci filan değil kadim Türkiye halklarıyız, bir yerden gelmedik, biz Türkiye`den gittik. Birbirine benzerlik tarihsel olarak da sosyolojik olarak da, ideolojik olarak da yok…Hrant Dink öldürüldükten sonra tribünlerde beyaz berelerle hepimiz “Ogün Samastız” diye bağırdı insanlar ve dönemin içişleri bakanı İdris Naim Şahin, o insanlarin önünde ırkçı bir konuşma yaptı. Ben farklı hikayelerimiz var diye düşünüyorum.
Ben “yabancı”yı Suriye`den Türkiye`ye gelen göç bağlamında sormuştum….
Bağdat: Evet, Türkiye`de yabancı kavramı ilk defa Suriyeli göçü ile karşımıza çıkacak ve Avrupa`dakine benzer ırkçılık unsurları ilk kez Suriyeliler nezdinde öğreneceğimiz birşey olacak. AKP teşekkürü hak ediyor o insanları aldığı için. Kolay değildir 2 milyon insanın istihdamını sağlamak. Çok büyük sorunlar olmakla beraber o insanların savaştan kaçıp Türkiye topraklarına girebilmesi bile siyaseten alkışlanacak bir durumdur.
Fakat orta ve uzun vadeli o insanların bu toprakların bir parçası olacağı gerçeğine henüz hazır değiliz biz ve Avrupa`dakine benzer yabancı düşmanlığı kavramı Suriyeliler nezdinde ilk defa ögrneceğimiz birşey bizim. Çünkü Ermeniler, Süryaniler Rumlar yabancı bir yerden gelen insanlar değildi.
Ermenilere ya da diğer azınlıklara yabancı diye bakılmıyor zaten..
Bağdat: O resmi tarihin bir projesidir; onları yabancılaştırmak, şeytanlaştırmak, ötekileştirmek. Ama toprağın da bir belleği var. Resmi tarihle toprak belleği hep çatışır. Bu anlamda bir sürü insanı ikna etmiştir resmi tarih Türkiye`deki Ermenilerin o toprakların insanı olmadığına dair bir kanaat geliştirmiştir, ama toprağın belleği bunu her kazma vurduğunuzda ortaya çıkan bir taşla yalanlamıştır.
Bugün Uğur Mumcu ve Nazım Hikmet`in de anıldığı bir toplantı vardı. Hepsi aynı anda aynı toplantıda anılabilirdi neden olamıyor bu?
Akşam yemeğinde oraya katılan konuklarla beraberdik. Ben Nebil Özgentürk`ün, Can Dündar`ın Hrant`tan bahsetmekten imtina edeceğini düşünmüyorum, ama belki o toplantının havası gereği orada Ermeni demek Hrant Dink cinayetinden söz etmek sıkıntılı işlerdir. Ama ben Uğur Mumcu cinayetini lanetleyecek, Mumcu`yu sahiplenecek bir durumdayım. Ben devletin kime yaptığına bakmıyorum, ne yaptığına bakıyorum. Hrant Dink cinayeti benim için çok önemli olmakla beraber, Muhsin Yazıcıoğlu cinayetini de önemsiyorum çünkü, Yazıcıoğlunu öldüren devletin bana ne yapabileceğini düşünemiyorum bile. Devlet eğer bir vatandaşına gazetecisine bir siyasetçisine kursun sıkabilecek bir devletse bizim o devletle kavga etmemiz lazım. O kurşunu kime sıktığına bakmak benim meşrebimde yok. Ben Diyarbakır`daki Kürt cocuklarına da, her cumartesi Beyoğlu`nda oturan 1500`den fazla Hrant Dink`e benzeyen faili meçhul cocuklarının kemiklerini arayan annelere de Yasin Börü cinayetine de aynı hassasyietle bakıyorum, benim kavga ettiğim mekanizma cinayet işleyen devlet.
Hrant`ın anıldığı toplantıda sürekli vurgulanan Ermeni soykırımı-Genocid`in tanınması. Hangi aşamadayız. Ermenilerin bu yaklaşımıyla “tanınma” sorunu çözülür mü? Neden önemli “soykırım” tanımı?
Bağdat:Türkler, Türkiyeliler kendisini kime yakın hissediyor. 1915`teki görüntü bugün IŞİD`ten kaçan Ezidilerin görüntüsüne çok benzeyen bir görüntü. 6 yaşında bir çocuğun 2 yaşındaki kardeşini çölde taşımaya hayatta kalmaya çalıştığı bir görüntü. O çocukları çöle iten askeri mi tutuyoruz, o çocukları mı tutuyoruz? Çocukları çöle iten askerden yana olan insani bir halimiz olamaz ki bizim. O bazen Türk olarak karşımıza çıkar, Hocalı da Ermeni olarak, Japonya`da Amerikalı olarak karşımıza çıkar. Biz zulmedenle niye bir empati kuralım.
Hiçbir soykırım davasında milletler yargılanmaz ki devletler de yargılanmaz. O dönemin idarecileri yargılanır onlar katildi evet. Bu bir soykırımdı. 1915`le uğraşmak onun adını koymak ve burdan cıkaracağımız kültür ve medeniyet sadece 100 yıl öncesi yaşanmış olaylara saygı duymak değil ki… Bir soykırımla uğraşmanın en önemli nedeni bunun bir daha olmasına mani olacak tedbirler almak, refleks geliştirmektir. Elbette bu bir soykırımdır, tarihin en utanç verici katliamlarından bir tanesidir. bunu gerçekleştiren bir yönetim vardır, o yönetim ne Türke, ne Kürde, ne Ermeniye, ne Japona benzer; onlar katildir.
Soykırımın soykırım olarak adının konulması önemli. Bu yüzden evrensel hukuk soykırım diye bir tabir icat etti. Bir daha yaşanmasına engel olmak için bu kadar ağır cezai müeyyideler getirildi ki, bu anlamda ben soykırım tabirinde ısrar ediyorum, evet bu bir soykırımdır. Türkler de dünyada ve kendi topraklarında bir daha soykırım olmasını istemiyorlarsa o soykırımcılarla kendi aralarına mesafe koymak zorunda, çok zor ama bunu başarabiliriz.
Bu topraklarda yine soykırım benzeri katliamlar yaşanır mı?
Bağdat: Her zaman herşey olur. Hiç kimse Irak, Suriye, Türkiye topraklarında IŞİD barbarlığı karşısında bu savaş ortamında insanların bu hale düşeceğini öngeremezdi. Olur yine olur. Avrupa`da da olur. Meseleye etnik, dini -mezhepsel kimliklerle değil, insani kriterlerle yaklaşmak lazım.
Hülya Sancak/ Köln