Kein Frühling für Bahar- Bahar`ın Baharı Yok
Çevirmen ve yazar Sabine Adatepe, “Bahar’ın Baharı Yok” (Kein Frühling für Bahar) isimli ilk kitabını tanıttı. Almanya’da, Essen-Altendorf mahalli etkinlikleri çerçevesinde Literatürk ile birlikte düzenlenen okuma akşamı farklı bir atmosferde geçti.
Sabine Adatepe, kitabından bölümleri okumadan önce, kitabına konu olan Hamburg’un Wilhelmsburg bölgesi ve sosyal yapısı ile ilgili bilgi verdi. Sosyo-kültürel yapısına göçmenlerin damga vurduğu bir bölge olan Wilhelmsburg’ta geçiyor Bahar’ın öyküsü. İki anlatıcının ağzından dinliyoruz Bahar’ı.
Sabine Adatepe gözlemlerinden- yaşantılarından süzerek iki yılda yazdığı ilk kitabında, yıllarca iç içe yaşadığı farklı bir kültürü, kitabın kahramanı Bahar üzerinden okuyucuya ulaştırıyor.
Niye böyle bir konu seçtiniz?
Sabine Adatepe: Yıllardır çalıştığım mahalleden ayrılıyordum. O insanları tanıdıkça sevmiştim, onlarla bir vedalaşma gibiydi bu kitap. Kitabı yazarken içinde kültüre ait birşeyler olsun istiyordum. Oradakilerden birşeyler olsun. Kafalarda önyargılar var. Bu önyargılara karşı argümanlarla bir yere varılamıyor. Ama insanların önüne bir ayna konursa, bu aynaya bakarak kendi kendileriyle yüzleşebiliyorlar, kendileriyle ilgili karar verebiliyorlar. Bu kitabi okuyan Alman ya da Türk olsun kendi kafasındakileri sorgulamaya başlayacaklar, ‘acaba bu önyargı mı, doğru mu’ diye sorgulamaya başlar. Biraz da bundan dolayı böyle bir kitap yazdım.
Kitabın arka kapağında tanıtım bölümündeki alıntıda geçen töre cinayeti (Ehrenmord: S.Adatepe bunu töre cinayeti olarak çeviriyor.) kavramını bilerek seçtiğini söylüyor Adatepe: “Bilerek seçtim bu kavramı, dikkatleri bir klişeye çekmek ve şaşırtmak istiyordum.”
Töre cinayeti- Ehrenmord klişesi…
S.Adatepe: Kitabın kapağında töre cinayeti kavramını gören kişi bunun bir polisiye olduğunu düşünüyor. Bir töre cinayeti anlatıldığını düşünüyor. Benim amacım bu “töre cinayeti” kavramı orada bir çekiç gib dursun insanların ilgisini çeksin ve onlar kitabı ellerine alıp koskoca bir göç mozağinin bir parçasını görsünler. Kitabı alıp okuyanlar anlayacak ki mesele töre cinayeti değil.
Genellemeler yanıltır
Kitaptan okuduğu pasajlar arasında ara verip dinleyenlerle karşılıklı kısa sohbetler yapan Adatepe, kültürel farklılıklara vurgu yaptı. Konuklar arasında bulunan yaşlıca bir Alman’ın “ben Türk kültürüne ısınamadım” demesi ve bunu bir Türk dinleyicinin “ben de ısınamadım” sözleriyle desteklemesi, hem gülüşmelere hem de fikir fırtınasına neden oldu.
Burada tam da belki de Adatepe’nin istediği noktaya gelindi. Genellemeler yanıltır. Her kültürün kendine özgü genel yapısı içinde bireysel kültür önemli bir nokta.
Kültür nasıl tanımlanmalı?
S.Adatepe: Kültür çok geniş bir kavram, bunu kısaca tanımlamak pek mümkün değil. Benim bu okumada öne çıkarmak istediğim, kültür büyük bir kütle olarak bir insan grubunu tanımlayan bir değerler kütlesi olarak görülmemeli. Ben daha çok her insanın değişik unsurlardan oluşan kendi kültürünün olduğunu düşünüyorum. Bu tüm yaşamıboyunca her etkenden aldığı değişik ögelerden kendisinin oluşturduğu kişisel kültür bu. Ben her insana tek tek bakmaktan yanayım. Insanlara bir etnik kültürel dini grup olarak bakınca tek tek insanlara birey olarak haksızlık ediyoruz. Bence her bireyin kendi kültürü var. İki Alman bir araya gelirse iki kültür bir araya geliyor, bu Tüm insanlar için geçerli.
Alman konuk mahallesindeki birkaç gencin olumsuz davranışıyla “Türk kültürü” genellemesine giderken, dinleyiciler arasındaki Türkler o olumsuz örneklerin Almanlar arasında da olabileceğini ve bu tür olumsuzlukların “milliyete” bakmadan herkesi rahatsiz edeceğini ifade ettiler. Oluşan tartışma ortamı aslında 50 yıldan fazla bir süredir birlikte yaşayan iki farklı kültürün hala birbirlerini tanıma ve anlama sorunuyla karşı karşıya olduğunu gösteriyordu.
Söyleşi-yorum: Hülya Sancak/ Essen