Türkiye siyasal İslam`a ilerliyor
Prof. Dr. Mehmet Altan, Almanya'nın Duisburg kentinde "Avrupa Birliği’nde Türkiye-Türkiye'de Avrupa Birliği" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Duisburg Belediyesi'nin Duisburg Şehir Kütüphanesi ve Avrupa Birliği Duisburg ile birlikte hazırladığı konferansta, Türkiye'nin 1963 Ankara Anlaşmasıyla 2005 yılı arasındaki Avrupa Birliği süreci ele alındı.
İlerleme raporları iç açıcı değil
Duisburg Şehir Kütüphanesi Türkçe Bölümü sorumlusu Yılmaz Holtz-Erşahin’in sunduğu konferansta Duisburg Belediye Başkanı Volker Mosblech bir açılış konuşması yaptı. Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine değinen Mosblech, "Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan modern, laik Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa standartlarına göre kurulmuştur. AB sürecinde Türkiye ile 1963 yılında Anakara Anlaşması olarak anlandırılan Avrupa Ekonomi İşbirliği anlaşması imzalanmış, 2005 yılında da Avrupa müzakere süreci resmen başlatılılmışır. Ancak ilerleme raporları son dönemde iç açıcı değil. Özellikle Hukuk devletinin ve demokrasinin safdışı bırakılmasını üzüntüyle izliyoruz" dedi.
AB sancılı bir oluşum
Avrupa Birliği’nin bir icra organı olduğunu söyleyen Prof.Dr.Mehmet Altan konuşmasında, "Bir taraftan sınırlar kalkıyor. Bir taraftan da işsizlik ve yeni çağa uyum konusunda bir kriz var. 2008 krizinden sonra AB Merkez Bankası 28 tane ulusal bütçe ile ulusal birliğin kurulamayacağını gördü. Gerçek bir birliğe gitmenin sancılarını yaşıyor. Her bölge her coğrafya kendi geleceğini düşünüyor" sözleriyle AB'nin sancılarına dikkat çekti.
Dünyada üretimin yarısı AB ve ABD'de
"2000 yılı başlarında Türkiye’nin büyük şansı vardı. 57 İslam ülkesi var, dünya nüfusunun 4’te birini oluşturuyor. Üretimleri ise yüzde 11. Bu ülkelerin sisteme uyum sağlanması için demokrasi ile yönetilmeleri gerekir. Dünya Türkiye modelini denemek istedi. Bilgi toplumunda zenginleşen ülkeler bu modeli denemede 2011 yılında hüsrana uğradı. Eğer dünyayı iyi anlamak istiyorsanız, dünya ekonomisini büyüten sektörlerin peşine düşün. Avrupa Birliği Türkiye'nin kurtarıcı yeleği olmalıdır." sözleriyle Altan, İslam ülkelerinin kalkınmaya yönelik çalışmalar yapması gerektiğini vurguladı.
Ormana dönüş
2011 yılında yapılan referandumun ardından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'Biz şimdi Topluma ve Develete hakim olduk' sözlerine atıfta bulunan Prof.Dr.Mehmet Altan, "Ortadoğu'da bir sünni Müslümanlığa doğru yol alınıyor. Türkiye'yi yönetmekle yetinmeyenler, Ortadoğu yönetimine de talip oldular. Bunun faturası da acı acı yaşanıyor. Vahşetin gelme ihtimali çok yüksek. Yargıyı yok sayar, imha ederseniz demokrasinin bütün kurallarını askıya alırsınız. Bu da Ormana dönüş demektir. Ormanda kimden tepki geleceği bilinmez. 21 yüzyıl yeniden inşa edilen bir çağ, bütün eski sınırlar, eski yapılar bozuluyor. Fakat Ortadoğu’da bunun inşa edileceği bir güç belirmediği için bir kaos ortamı oluştu" diyerek kaynayna Ortadoğu kazanına dikkat çekti.
Kemalizm modernleştirdi, ama demokratikleştirmedi!
Soru ve cevap bölümünde soruları yanıtlayan Mehmet Altan "Kemalizm Türkiye’yi modernleştirmiş ama demokratikleştirmemiştir. Kemalist dönemde Kemalistler Kemalist gençlik istiyordu, şimdiki Cumhurbaşkanı dindar gençlik istiyor. İki asırdır bir Batılılaşma çabası var ama, Türkiye yönetimi siyasal İslamı dayatıyor. Bu Türkiye’nin olduğu kadar dünyanın da meselesidir. Türkiye’de bugün çok dindarlaşmaya yönelik uygulama var. Temel hak ve özgürlükler yerine, din ve vicdan özgürlüğü isteyen siyasal iktidar var. Cumhurbaşkanı dindar gençlik istiyor. Allah için siyaset yaptığını söylüyor. Bende bize Allah demokrat gençlik versin diyorum" dedi.
Avrupa Birliği kurtarıcı olmalı
Prof.Dr.Mehmet Altan, "AB sadece sabit değil. Yeni çağa uymaya çalışıyor. Benim AB ısrarım akademik bir tespite dayalıdır. Kurtuluş AB reformlarına bağlı. Türkiye’nin iç dinamikleri çok zayıf. 21 yüzyılda her tarafta yara aldığı doğrudur. Rusya totaliter bir rejim. Türkiye siyasal İslam'a doğru ilerliyor. Avrupa Birliği bütün birikimiyle, yenilenme arzusunu ve sorunların çözümünde Türkiye'nin kurtarıcı yeleği olmalıdır. Türkiye sistemin dışına çıkamaz, AB değerlerinden uzaklaştıkça, çok ağır faturalar öder" sözleriyle Türkiye'deki aktüel siyasi yapıya dikkatleri çekti.
Muhabirce/ Duisburg