Habur rezaletinden- Holding rezaletine
1978 yılında kurulan, Frankfurt merkezli, Almanya Türk Federasyon (Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu)'un 28. Büyük Kurultay'ı Oberhausen Arena'da gerçekleştirilen görkemli bir kutlama ile yapıldı.
Avrupa Türk Konfederasyon Genel Başkanı Cemal Çetin ve Türkiye Cumhuriyeti Düsseldorf Başkonsolosu Alattin Temür'ün de hazır bulunduğu Almanya Türk Federasyon'nun 28. Büyük Kurultayı'nda, MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr.Semih Yalçın'ın başkanlığındaki kurultay, dualar ve Almanya Türkiye ulusal marşlarının okunmasıyla açıldı. Yapılan oylamayla genel başkanlığa yine, 3 dönemdir başkanlık yapan Şentürk Doğruyol seçildi. Doğruyol teşekkür konuşmasında, Alman vatandaşlığına geçerek Türk vatandaşlığından çıkanların kaybettiklerine değinerek, federal hükümetten çifte vatandaşlıkla ilgili adım atılmasını talep etti. Şentürk Doğruyol ayrıca Türkçe öğretimindeki sıkıntılara ve öğretmen açığı sorununa da değindi.
Almanya ve Avrupa'nın faklı kentlerinden gelerek Oberhausen Arena'yı dolduran onbinlerce ülkücü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuşması öncesinde sahne alan sanatçılarla eğlenirken, merakla Devlet Bahçeli'nin konuşmasını bekliyorlardı. Çünkü kurultay günü, aynı zamanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da Şivan Perver, İbrahim Tatlıses ve Mesud Barzani ile biraraya geliyordu.
Birim beraberim dediniz
Kurultay'ın onur konuğu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Federasyon'un yönetim kurulu seçiminden sonra Almanya ve Türkiye gündemini değerlendiren bir konuşma yaptı. Konuşmasının ilk bölümünde, Almanyalı Türklerin sorunlarına değinen ve federasyon çalışmalarını öven Bahçeli, "Yarım asırdır Avrupa’da “birim, beraberim, varım ve var olacağım” diyerek ayakta kaldınız. Gurbetteki kültür elçilerimiz olan sizler, aynı zamanda Türk milletinin gururusunuz diyerek sözlerine başlayan Bahçeli, Federasyon'un çalışmalarını da övdü: "35 yıllık birikim ve tecrübesiyle Avrupa Türklüğünün haklı övüncü olan Federasyonumuz, çalışmaları, kurumsal yapısı ve mensuplarıyla bu ülkede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları arasında en mümtaz olanıdır. Menfaat ve mevkii arayışına girmeden, çıkar ve ikbal kaygısına düşmeden Federasyonumuz Avrupa Türklüğü için samimiyetle, yüreklice, cansiperane bir vaziyette özveride bulunmuş, daha da önemlisi hakkını, hukukunu cesurca savunmuştur. Dilek ve beklentim odur ki, Türk Federasyonu sahip olduklarıyla da yetinmeyecek, kısıtlı imkanlarına rağmen alanını sürekli genişletecektir" dedi.
Türkiyedekilerden daha bilinçlisiniz
Sık sık Almanyalı Türklerin, çalışma çaba ve başarılarına vurgu yapan Bahçeli, Almanyalı Türklerin kültürel değerlere bağlılıkta Türkiyedekilerden daha bilinçli olduğunu ifade etti. "Almanya’ya göçün de 52. yılındayız. Birinci nesil sonrakilere yol açmış, yön göstermiş, yordam öğretmiştir. Bugün dördüncü nesil yetişiyorsa bu öncelikle ilk neslin feragat ve fedakar tutumu sayesindedir. Halen Avrupa’da yaklaşık 6 milyon Türk hayat ve varlık mücadelesi vermektedir. Çok şükür dünden bugüne çekilen zorluklar, katlanılan zahmetler boşa çıkmamıştır.
Şu an 72 bin kardeşimiz işveren olarak 350 bine yakın kişiye iş olanağı sunmakta ve Almanya ekonomisine hatırı sayılır bir destek vermektedir. İşçilikten işverenliğe ulaşmak alınan mesafenin boyutunu göstermesi bakımından anlamlıdır. Ayrıca memnuniyetle görüyorum ki, bu uzun zaman sizleri milli ve manevi değerlerinizden uzaklaştırmamıştır. Aksine, iftiharla söyleyebilirim ki, kültürümüzün, örf, adet ve geleneklerimizin Türkiye’deki kardeşlerinizden çok daha fazla bilincindesiniz. Almanya size ekonomik olanaklar sağlarken, sizler de Almanya’ya yüksek kültür ve ahlak değerlerinizi kattınız" dedi ve salonu dolduran onbinlerden büyük alkış alan şu kapsayıcı konuşmayı yaptı:
Mustafa Kemal kadar Türkiyesiniz
"Unutmayın ki sizler, Hayme Ana kadar Kütahya, Nene Hatun kadar Erzurum, Sütçü İmam kadar Kahramanmaraş, Hasan Tahsin kadar İzmir’siniz. Seyit Onbaşı kadar Balıkesir, Ezineli Yahya Çavuş kadar Çanakkale’siniz.
Mevlana kadar Konya, Yunus kadar Eskişehir, Karacaoğlan kadar Adana, Aşık Veysel kadar Sivas’sınız. Ziya Gökalp kadar Diyarbakır, Ahmet Arvasi kadar Van, Galip Erdem kadar Rize, Osman Turan kadar Trabzon, Necmettin Hacıeminoğlu kadar Malatya, Mehmet Eröz kadar Aydın, İbrahim Kafesoğlu kadar Burdur’sunuz. Hacı Bayram-ı Veli kadar Ankara, Ahi Evran kadar Kırşehir, Hacı Bektaş-ı Veli kadar Nevşehir’siniz. Sizler Süleymaniye Camii kadar İstanbul, Selimiye Camii kadar Edirne’siniz. Alparslan kadar Muş, Osman Gazi kadar Bilecik, Orhan Gazi kadar Bursa, Mustafa Kemal kadar Türkiye’siniz. Çünkü siz Türk milletisiniz; buralara yerleşebilirsiniz, fakat sizin mensup olduğunuz bir millet, ait olduğunuz bir vatan, özlemini çektiğiniz de bir ülke vardır ve her daim de sizlerledir.
Vicdanlar sadece Batı için mi duyarlı?
Küresel servetin yüzde 86’sının dünya nüfusunun yalnızca yüzde 10'nun elinde olduğuna işaret eden Bahçeli dünyadaki adaletsiz gelir dağılımından, açlığa savaşlara, ve yetersiz beslenme ve sağlık koşullarından dolayı ölen çocuklara kadar pek çok konuya değinerek "Dünya çok vahşi, çok dengesiz, ahlaken de iflas etmiş bir süreçten geçmektedir, Avrupa’da görece huzur ve barış içinde yaşayan milyonlar, binlerce kilometre uzakta operasyon yapan, haritalarla oynayan, rejimleri deviren, sokakları tahrik eden kurnazlıklara, şeytani planlara niçin itiraz etmemektedir? İnsanlığın müşterek vicdanı sırf Batı ve Batılılar için mi çalışmakta ve duyarlılık göstermektedir?" dedi ve Avrupa Birliği’nin, Birleşmiş Milletler'in ve diğer uluslararası oluşumların bu olaylara göre tavır alması gerektiğini ifade etti.
Irkçılıkla mücadele edilmeli- Almanya'ya emanetsiniz
Solingen faciasından NSU cinayetlerine kadar Almanya'da Türklere yönelik ırkçı saldırılara da değinen Devlet Bahçeli şöyle konuştu: "İnsanı merkezine alan, herkesin hayat hakkına, hayat tarzına ve düşünce beyanına saygı duyan, kimseyi aşağılamayan, küçük görmeyen bir geleneğin ve siyasetin temsilcileri olarak Türk milletinin ve tüm insanlığın meselelerine kafa yormaktan da çekinmeyeceğiz. Sürekli ivme kazanan yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslam karşıtlığı gibi insanlık dışı eğilim ve yönelimlerle de mücadele edilmelidir. Bir insanı tercihinden, düşüncesinden, mensubiyetinden, inancından, derisinin renginden ve kimliğinden dolayı ikinci sınıf görmek, ötekileştirmek ve horlamak dünyanın neresinde olursa olsun çağ dışıdır ve barbarlıktır.
Irkçılığın hangi vahim sonuçlara neden olduğunu bilhassa Almanya çok iyi yaşamıştır.
Şimdilerde popüler olan neo-liberal ırkçılığın hangi hastalıklı zihniyetlere, hangi acımasızlıklara ilham verdiği de malumlarımızdır. 29 Mayıs 1993’de Almanya’nın Solingen şehrinde ırkçı bir saldırı sonucu 5 vatandaşımızın canından olması hala unutulmamıştır. Şüphesiz bu cinayetlerin insanlığa sığar hiçbir yanı yoktur.Önümüzdeki günlerde kurulması beklenen yeni Alman hükümetinin bunlarla mücadele etmesi insanlık namına zorunludur ve Münih’te devam eden hukuksal sürecin en ahlaklı ve en objektif şekilde neticelenmesi de milletimizin temennisidir.
Nasıl ki, turistlik veya bir başka nedenle ülkemizi ziyaret eden, hatta ikamet eden Alman vatandaşları bizlere ve Türk devletine emanetse, buradaki kardeşlerimiz de Almanya’ya emanettir, bu asla hatırdan çıkarılmamalıdır" dedi.
Türkiye için üzülüyorsunuz
Konuşmasının sonlarına doğru Türkiye için üzüldüğünüzü tahmin ediyorum, Türkiye zor durumda diyen Bahçeli, AKP ve Erdoğan hükümetini eleştirdi.
"Sizler burada Türk olmaktan gurur duyuyorsunuz, ancak Anavatan’da Türklüğü silmeye ve sindirmeye çalışan bir hükümet işbaşındadır. Sizler burada bayrağınızdan iftihar ediyorsunuz, ancak Türkiye’de bayrağı indirmek için küresel projelerden, Sevr artıklarından, hainlerden, işbirlikçilerden destek ve himaye uman bir yönetim görevdedir. Türklükle adeta savaşmakta, düşmanlık aşılamaktadır. Başbakan milli ve manevi değerlere üst üste saldırmaktadır.
“Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan andımızı kaldırmayı çağdaşlık olarak sunan bu zihniyettir. Vatandaşlarımızın özel hayatını terörize eden, hanelerin mahremiyetini yok sayan, ona buna karışan, herkesi takip eden, muhalif kim varsa susturmaya çalışan bu şahsiyettir. Gençlerimizi ahlaksızlıkla suçlayan ve Türkiye’yi çok tehlikeli cepheleşmelerle boğan bu kafa yapısıdır." AKP’yle beraber demokrasi önce durgunluğa, ardından da çöküşe geçmiştir, diyen Bahçeli hükümetin etnik bölücülüğü de palazlandırdığını ifade etti.
Habur rezaleti
Başbakan Erdoğan Barzani ile buluşmasını rezalet olarak niteleyen Bahçeli "Türk milleti AKP’yle birlikte miadı dolmuş, ne var ki şimdilerde tekrar kurulan parçalanma ve paylaşım masasının mezesi yapılmıştır. Hükümet etnik bölücülüğü palazlandırmış, hayran kitlesini genişletmiş, terör örgütü PKK’yı aklamak için düğmeye basmıştır. Başbakan şimdi de kardeşi Barzani’yle Diyarbakır’da buluşmuştur. Türkiye, tarihi olarak yutturulmaya çalışılan kara bir günü yaşamaktadır. Peşmerge başı, yanına aldığı, bölücülükten sabıkalı sözde bir sanatçıyla Habur’dan Türkiye’ye giriş yapmış ve tezahüratlarla karşılanmıştır.Bu bize göre ikinci Habur rezaletidir.
Ha PKK’lıların girişi, ha Barzani’nin gelişi arasında hiçbir fark yoktur. Başbakan Erdoğan Türk vatanı üzerine hesap yapan, Türkmenleri seri şekilde öldüren, PKK’yı silahlandırıp üzerimize saldırtan şarlatanla görüşmekten, hem de hedef yaptığı Diyarbakır’da bir araya gelmekten en ufak rahatsızlık duymamıştır. Başbakan Erdoğan, peşmergeyle Diyarbakır’da sahneye çıkmış ve Kürdistan düetini ortaklaşa icra etmiştir.
Türkiye risk altındadır. Türk milleti büyük bir tehdidin, bizzat Başbakan’ın devrede olduğu çok ciddi yıkım ve dağılmanın arifesindedir. Ancak buna izin vermeyeceğiz. Türkiye ve Türk milletine zarar verdirmeyeceğiz. İnanıyorum ki, Ankara’nın değil de, Erbil’in çıkarlarını gözetenlere, milleti 36’ya ayırmaya çalışanlara Türk milleti fırsat vermeyecek, ortam açmayacaktır.
Meraklanmayınız, biraz daha rahmet yağsın, coşacak milli sel inşallah etnik çetele tutan kalıntıları, bölücü hevesleri, terörist hedefleri temizleyecek, vatanı kötülerden arındıracak ve paklayacaktır.
Herkes, özellikle Başbakan bilsin ki; Türk milleti tekrar zafer arabasına binerse; eline kamçı yerine yıldırımları alır, önüne at diye kasırgaları koşar, başına taç diye de en parlak yıldızı koymaktan asla kaçınmaz" sözleriyle AKP'nin Barzanili Şivan Perverli Diyarbakır buluşmasını eleştiren Bahçeli salondan bu konusmalarıyla da büyük alkış aldı.
Sorunlarınızı biliyorum
Konuşmasının sonunda Bahçeli, "Tabii olarak entegrasyon sorunlarınızın bilincindeyim, çifte vatandaşlık konusundaki açmaz ve şikayetlerin farkındayım. Avrupa’da doğan ve yaşayan 3. ve 4. neslin Türkçe konusundaki eksiklik ve yetersizliklerini yakından takip ediyor, önlem alınması gerektiğini düşünüyorum. Okullarda Türkçe derslerindeki azalmanın neden olduğu boşluk ve mahsurlar fazlaca hissedilmektedir. Bu itibarla dilinize sahip çıkınız, öğrenilmesi ve öğretilmesi için her çabayı sarfediniz, Türkçe öğretmene duyduğunuz ihtiyacı da Türkiye’de gündeme getireceğimizden ve peşini bırakmayacağımızdan müsterih olunuz" dedi.
"Samimiyetle vurgulamalıyım ki, Almanya’nın siyasetinden ekonomik hayatına kadar her seviyede daha fazla söz sahibi olmalısınız" diyen Bahçeli, geçen aylarda çıkan yasayı da hatırlatarak Almanya'da yaşayan Türklerin bulundukları yerlerde de oy kullanabileceğini belirtti ve "Artık buradan Türkiye için de karar vereceksiniz. Ülkemizin selameti ve içinde bulunduğu ağır meseleleri için daha etkin ve müdahil bir irade göstereceksiniz. Bilmelisiniz ki, sizler bu diyarlarda asla yalnız değilsiniz Ne Mutlu Türküm diyene sözleriyle konuşmasını bitirdi.
Daha sonra Devlet Bahçeli dinlenmeye çekildi. Salonu dolduran davetliler, programın müzikal bölümünü oluşuturan Atilla Yılmaz, Seval Güleş, Cafer Altun, Emin Demir, Ahmet Şafak, Mustafa Yıldızdoğan gibi sevilen sanatçıların çoşkulu türküleriyle eğlenirken, ellerde sallanan, salonda gezdirilen dev bayraklarla adeta bir bayrak şöleni yaşandı. Bielefeld Fatih Mehter Ekibi'nin gösterisi ilgiyle izlendi, çoşkuyla hep bir ağızdan Andımız okundu. Salon bayraklarla olduğu gibi Atatürk resimleriyle de donatılmıştı. Demek andımızdan ve Atatürk'ten rahatsız olmayan bir yüzde 50 de hala mevcut diye düşündüm… Ben düşünürken Devlet Bahçeli tekrar salona geldi ve yine çoşkuyla karşılandı yanına gitmek isteyenlerö fotograf çektirmek isteyenler, çocuklarını yanına yollayanlar…..Bahçeli çocuklarla fotoğraf çektirdi, yanına gelen teyzelere, amcalara sarıldı, tokalaştı, kısa sohbet etti.
Holdingzede'den holding rezaletine vurgu
Bir ara Bahçelinin bulundugu yerde bir hareketlenme oldu…Apar topar holdingzede Hanefi Doğan, Bahçeli'nin yanından uzaklaştırıldı. 2000 li yılların din istismarcılarının Almanya'ya gelerek din sümürüsüyle ve Türkiye Cumhuriyeti'ne hakaret ederek kandırdıkları parasını aldıkları Holdingzedeler'den biriydi Hanefi Doğan. Siyasilerden yardım istemek için tartaklanma pahasına da olsa kendini önlerine atıyordu.
Doğan'ı kısa bir süre sonra yanına aldırdı Bahçeli. Hanefi Doğan derdini "ağladı" ve Devlet Bahçeli, ilgileneceğiz dedi.
Birileri de bu insanlara "Bana mı sordunuz paranızı verirken" mi demişti?…salondakiler de alkışlamış mıydı? ….Hanefi Doğan 70 yaşını aşmış olmalı. Yıllardır parasının peşinde…Söylenenlere göre Hanefi Dogan islamcı holdinglere 800 bin mark civarında para kaptırmış.…Bu holdingçilerin vatandaşı kandırarak topladıkları milyonlarca mark nereye akmıştı?….Davalar zaman aşımına mı uğramıştı? …Sorular çok…yanıt yok…
Haber-yorum /Hülya Sancak- Oberhausen