Türk sporunun sorunları
Uzun zamandan beri yazmak istediğim bu konuyu bu ay yazma imkanı bulabildim. Hayatımızın her alanında herkesin bir şekilde yolunun kesiştiği spor, zevkli eğlenceli olduğu kadar birçok zorluklarla da mücadele ederek hayatımızda yer almakta.
Aktif Ya da seyirci olarak herhangi bir spor branşına ilgi gösterip ve yer alıyorsak zorluklarını bu şekilde daha yakından görme fırsatı bulabiliyoruz.
Bana göre bizim en büyük sorunumuz spor kültürümüzün tam olarak yerleşmiş olmaması.
Büyük küçük kadın erkek herkesin ilgi duyduğu en büyük spor branşı futbol son yıllarda hiç karşılaşmadığı kadar zorluklarla mücadele etmek zorunda.
Görev yapan bütün yönetim ve başkanların popülist anlayışı ve sadece şova dönük yönetim biçimi ile dernek gibi yönetilen spor külüpleri.Kendileri bir dünya starı çıkarmak yerine, kariyerinin sonuna gelen şöhretleri ülkemize getirerek onların ismi ile gündem yaratarak çok kısa reklam amaçlı, saman alevi gibi geçici hevesler uğruna, döviz üzerinden kulüpleri büyük bir borç batağına sürükleyerek içinden çıkılmaz bir hale dönüştürüldü.
Sonuçları Ne oldu dersiniz?
Ülkemizde bulunan 127 profesyonel futbol kulübünün yüzde doksanı sadece borçlarla ve faizle mücadele ediyor. Size birkaç kulüpten örnek verecek olursam.
Gaziantepspor, Mersin idman yurdu, Orduspor, Kocaelispor, Kayserispor, Ankaragücü, Eskişehirspor, Bursaspor, Manisaspor gibi. Bu saydıklarım Süper Lig ekipleri, ikinci ve üçüncü ligleri söylemek bile istemiyorum.
Şu anda dört büyükler dediğimiz Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ,Trabzonspor takımlarını izlerken sanki Türk takımı değil de yabancı bir takımı izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Kadroda bulunan birkaç tane Türk sporcu kendilerini yabancı hissettikleri için artık Avrupa takımlarına transfer oluyor. Futbolda sorunlar bitmez ama sanırım bu kadar futbol yeter.
Peki amatör branşlarda en büyük sorunlar neler?
En büyük sorun tabii ki sponsor ve maddi imkansızlıklar. Tesis yetersizliği sporcu sayısının azlığı da ayrı bir sorun. Örneğin belirli bir seviyeye gelen sporcu Avrupa Şampiyonası, Olimpiyatlar, Dünya şampiyonası gibi en yüksek seviyede hangi branşta olursa olsun en iyi şekilde ülkemizi temsil eden sporcular neden Sponsoru ,sabit bir işi bir maaşı olmaz?
Bunlar sağlanmadığı sürece altyapıdan gelen diğer amatör sporcular bu seviyeye ulaşan sporcularının da hayatlarını kazanmadığını ve gelecek görmediği için tabii ki moral ve motivation otomatik olarak olumsuz yönde etkilenip devam etmek istemiyorlar.,
Tesis ve malzeme yetersizliğine gelince, 10 yaşına kadar yüzmeyen bisiklete binmeyen masa tenisi oynamayan atletizm eğitimi almayan vs. bir çocuk, bazı sporlar için yeteneğinin farkında olmadan yaşı büyümüş oluyor bile. Spor derslerinin okullarda ana ders statüsüne konularak gereken değeri vererek bir yabancı dil ,Fen, matematik ,Türkçe dersleri gibi olmadığı sürece önemsiz boş bir ders gibi görünmeye devam edecek.
Oysa ki asıl yeteneklerin büyük şehirlerin lüks semtlerinden değil (istisna branşlar hariç),
Anadolu`dan, uzak kenar mahallelerden imkansızlıklarla büyüyen çocuklardan çıktığını tüm dünya ve olimpiyat şampiyonlarına bakınca görüyoruz.
Ben de bu şartlarda büyüyen birisi olarak bu duyguları çok daha iyi anlıyorum. Sonuç olarak damdan düşenin halinden damdan düşen anlar.
Sevgili muhabirce okurları,
Spor kulüplerine, STK’lara duyarlı olarak her zaman aktif ve destek olalım. Sıhhat sağlık ve başarı için hayatımızda her alanda sporu hiç eksik etmeyelim; sağlık ve spor dolu mutlu günler dilerim. Görüş ve önerilerinizi bekliyorum.