Tahtabaş: Çalışmalarımız çocuklara gençlere ve ailelerine yönelik
Değerli okurlarımız bu sayımızda `Ayın Konuğu` olarak `Zukunft Bildungswerk` in kurucusu Turgay Tahtabaş`ı sayfamızda misafir edeceğiz. 1966 Zonguldak Gökçebey İlçesinde doğan ve 1989 yılında kendi ifadesiyle `İthal damat` olarak aile birleşimi yoluyla Almanya`ya gelen Turgay Tahtabaş, ilk yıllarda yaşadığı sıkıntıların ardından Essen Belediyesi`nde `Çöpçü` olarak işe başlar. Belediyesi`nin Çöp Toplama Birimi ve yaptığı işlerden söz ederken, `Biz tanışıyoruz İbrahim Bey! Evime gelmiştiniz!` deyince hafızamı yoklayıp 4 sene öncesine gittim. Yaklaşık dört sene önce ajanslara düşen `Essen de çöpçü Türk bulduğu parayı sahibine verdi` haberini anımsadım. Hürriyet gazetesi için yaptığım haberi hatırlattı ve örnek davranışının önünü açtığını belirtti.
Yıllarca Essen Türk Veliler Birliği`nde, Essen Belediyesi`nin farklı birimlerindeki sosyal çalışmalarda da aktif olarak yer alan üç çocuk babası Turgay Tahtabaş, edindiği tecrübelerden yola çıkarak 2015 yılında `Zukunft Bildungswerk`i kurdu. Belediyedeki işinden izinli olduğunu belirten Turgay Tahtabaş, “Aile eğitim kuruluşu olarak niteleyebileceğimiz `Zukunft Bildungswerk`in çalışmaları çocuklara, gençlere ve ailelerine dönük. Belediye, gençlik dairesi ile birlikte çalışıyoruz. Hobim mesleğim oldu. Çocuklarımızın eğitim kariyerlerine öncülük ediyoruz. Savaş bölgelerinden, ya da farklı yerlerden gelen mültecilerin Almanya`ya gelmeleri ve burada bunlara sahip çıkılması çok önemli” diyor.
İbrahim Ergül: Turgay Bey, `Zukunft Bildungswerk` in kurucusu ve yöneticisi olarak amacınız ve çalışma alanınızdan, projelerinizden söz edermisiniz?
Turgay Tahtabaş: Aktif olarak görev aldığım kurumlarda edindiğim tecrübe ve çalışmalarımızın daha geniş bir tabana yayılması gayesiyle `Zukunft Bildungswerk` isimli, sosyal ve kamu yararına çalışan aile eğitim kuruluşumuzu 2015 yılının Haziran ayında hayata geçirdik. Essen bölgesinden 700`e yakın öğrenciye ulaşıp, farklı alanlarda destek veriyoruz. Çocuklara, gençlere ve ailelerine yönelik çalışmalarımız için farklı alanlarda projelerimiz var. Almanca, tiyatro, gitar, biçki-dikiş gibi farklı kurslarımızla çocuklarımıza hizmet veriyor ve eğitim kariyerlerine öncülük ediyoruz. 2016 yılında Deichman Uyum Ödülü,2017 yılında ise yine Ruhr Havzası`nın önemli ödüllerinden biri olan ve gençleri bulan, teşfik eden, potansiyellerini ortaya çıkaran `Talent Arbeit Ruhr 2017` isimli ödüle layık görüldük. Dışarıdan her ne kadar başarılı görünsek de biz bu başarılarımızı yeterli görmüyoruz.5 tam gün çalışanımızın yanı sıra, yaklaşık 100 üniversite öğrencisi kurslarımızda bize yardımcı oluyorlar.
İbrahim Ergül: `Zukunft Bildungswerk` in merkezi mültecilerinde yoğun yaşadığı yerleşim yeri. Mültecilere dönük çalışmalarınız nelerdir?
Turgay Tahtabaş: Essen-Karnap aynı zamanda Almanya da mülteciler için kurulan en büyük çatır kentlerin kurulduğu bir ilçe. İlçemizde 2015 yılının sonunda 700 kişinin yaşayabileceği bir çadır kent oluşturulmuştu. O zamanki mülteci akınında çocukların hemen okula gitmesi mümkün olmuyordu. Biz onları her gün iki saat kurslar vererek okullara hazırladık. Yapılan bu çalışmalar çok verimli geçmiş olmasına rağmen onları okullarında da takibimiz devam etti Şuan itibarıyla 250 civarında göçmen çocuğuna desteğimiz sürüyor. Yaz aylarında da tatil okullarımız oldu.
İbrahim Ergül: Savaş bölgelerinden gelen mülteci ailelerle, çocuklarla ilk karşılaştığınızda edindiğiniz izlenim nedir?
Turgay Tahtabaş: Mülteci akını sonrası, Essen genelinde olduğu gibi bizim semtimizde de yuvarlak masalar oluşturuldu. Biz de bu masalarda aktifdik. Çalışmalarımızın ana hedefi mülteci akını sırasında, mültecilerin halka bir sorun olmadan nasıl yönlendiririz, nasıl yardımcı olabiliriz. Mülteci aileler çocukları için okul ve almanca kursu, kendileri için ise ev istiyordu. Bu çalışmalara katkı sağlayan bir politikacı bana “Almanca kurs düzenleyebilirmiyiz?” diye sordu. Ona yanıtım olumlu oldu ve dört gün içinde dil kursunu bir kilisenin bünyesinde hayata geçirdik. 100 den fazla çocuk bu kurslara katıldı. Bu çocukların büyük bir kısmını biz hala destekliyoruz. Kolay değil! Okuldan kaçıp ağaçların arkalarına saklanan çocuklar gördüm. Bazılarının gözlerinin önünde babaları vurulmuş. Irak`dan gelen bir anne ve 6 çocuğu var örneğin. Kaçış sırasında geceleyin babalarını kaybediyorlar. 6 ay sonra baba geliyor,ama o zaman sürecinde insanın babasının nerede olduğunu bilememesi, çaresizlik bizi de alıp götürdü zaman zaman. Mültecilerin yaşadıkları taravmaları yakından görünce ağladığım zamanlar da oldu.İnsan olarak mültecilere sahip çıkmak gerek. Bir barış ödülü verilecekse kapıları açtığı, önemli kararlar aldığı için Başbakan Merkel`in barış ödülü verilmeye layık bir insan olduğunu düşünüyorum.
İbrahim Ergül: Sözünü ettiğiniz mülteci çocuklarıyla hala ilgileniliyor mu?
Turgay Tahtabaş: Bu çocukların anne ve babaları için düzenlediğimiz almanca kurslar hala devam ediyor. En son aldığım ödülün önemli sebepleri arasında bu çocuklara birebir verdiğimiz eğitim katkısı ve sosyal yaşama hazırlanmada gösterdiğimiz özveriler olduğu dile getirildi. Bizden eğitim hizmeti alan çocuklar, gençler daha sonra bize de hizmet edecekler. Topluma karşı olan sorumluluklarını hizmet vererek geri ödeyeceklerine inanıyorum. Biz her türlü sorunu çözme konusunda yeterliliğe sahip değiliz. Fakat bizim Essende geniş bir ağımız var. Hiç kimseyide kapıdan boş geri göndermedik. Çözümü her zaman ailelerle birlikte üretmekteyiz.
İbrahim Ergül: Yapılan bu insani çalışmalar mültecilerin yaşanılan topluma uyumuna mı dönük, yoksa geldikleri ülkelere geriye dönüşede hazırlanıyorlar mı?
Turgay Tahtabaş: Ben bu ailelerin bir şekilde geri gideceklerine inanmıyorum. Gelen çocukların bir çoğu küçük.Ayrıca geldikleri bölgelerin bir süre daha sakinlik bulacağına inanmıyorum. Aile birleşimi çerçevesinde ailelerin diğer bireyleride gelmeye başladılar. Bizim esas amacımız bunları günlük hayata iyi hazırlamak. İyi hazırlanılmamış uyum sürecinin sonuçları kötü olabiliyor. Özellikle biz bunu 1980 li yıllarda Lübnan`dan kaçan göçmenlerde görüyoruz. Politikacılarında kabul ettiği gibi o zamanlar bir çok hatalar yapılmış. İyi bir uyumun temeli iyi bir eğitim olduğuna inanıyorum.
İbrahim Ergül: Maddi durumu zayıf ailelere ve çocuklarına dönük çalışmalarınız dikkat çekiyor. Bu ailelere nasıl ulaşıyorsunuz?
Turgay Tahtabaş: Almanya da benimde sevdiğim yasalardan birtanesi de eğitimde şans eşitliğini sağlama yönünde oluşturulmuş bir paket, eğitimi destekleme fonu var. Almancası ile ` Das Bildungs- und Teilhabepaket` olarak bilinen paket çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bizi taşıyan esas sistem bu. Okul merkezli çalışıyoruz. Öğretmenler okuldaki bu eğitim paketinden faydalanabilecek öğrencileri seçiyor ve aileleri ile iletişime geçiyor.
Almanya da ders yardımları büyük rakamlar tutuyor. Bir öğrencinin bu yardımlardan faydalanabilmesi için 150-200 € civarında ödeme yapması lazım, ama fakir aile çocuklarının bu masraflarını devlet kendisi üstleniyor. Biz sistemin taşıyıcısıyız. Kurum olarak biz bunu kuru bir ders yardımı olarak bırakmıyor, çocukları değişik alanlarda da desteklemeye devam ediyoruz.Tiyatro,müzik ve yazokulu gibi kurslara katılmasını sağlayarak eğitim kariyerine destek veriyoruz. Ayrıca anaokullarına dönük çalışmalarımızda var.
Özellikle Almanya da yabancı çocukların okul öncesi yeteri kadar kelime dağarcıklarının gelişemediği gibi problemlerini tesbit etmek mümkün.Bu durumda olan çocuklar okula eldiklerinde büyük zorluklar çekiyorlar. Bu da hakedilen okula gidememe gibi bir sonuç doğuruyor. Çocukları ana okkullarında iki, üç yıl destekliyoruz, onları ilkokula getiriyoruz ve takip ediyoruz
İbrahim Ergül: Bu çalışmaları hayata geçirirken size kimler destek veriyor?
Turgay Tahtabaş: Aile Eğitim Kuruluşu olarak niteleyebileceğimiz “Zukunft Bildungswerk` bünyesinde tam gün çalışan bir elemanınımız, proje asistanımız var. Ayrıca ana okullarında yer bulamayan çocuklar için iki grubumuzda görev alan arkadaşlarımızıda sayarsak toplam 5 aile ekmek parasını buradan kazanıyor. Ayrıca bizim projelerimizde Essen Üniversitesi`nde okuyan her türlü milletten 100 civarında üniversite öğrencisi çalışıyor. Bu bizim için olduğu kadar toplum içinde bir zenginlik. Kamu yararına çalışan ve gençlik dairesinin yetkilendirdiği bir kuruluşuz. Kurumsal olarak da şehir idaresi içinde bulunan uyum merkezleriyle projeler bazında çalışıyoruz. Manevi olarak belediye başkanları ve politikacıların desteğini arakamızda hissediyoruz.
İbrahim Ergül/ ESSEN