Okuyalım- okutalım
Okuyan bir toplumun içinde yaşıyoruz. Tramvaylarda, otobüslerde, pastanelerde vb.yerlerde bunu görebilir tanık olabiliriz. Aynı zamanda herhangi bir işi en ince ayrıntılarına kadar tepeden tırnağa kadar araştıran bir ülkede ikamet ediyoruz. Aslında biz hergün görünen dünyada tanığız. Bilginin bir toplumu ne kadar değiştirdiğini, gözlerimizle gördüğümüz halde,hâlâ kitap okuma oranımız çok düşük.
Genelde ailelerimiz diziler, filmler ve televizyon eksenli bir hayat sürüyor. Gençlerimiz cep telefonlarını elden bırakmıyor. Böylece sosyal medyanın esiri haline geliyorlar. Tramvaylarda Almanların elinde kitap, bizim insanlarımızın elinde cep telefonu hüküm sürüyor. Sanal medyanın dayanılmaz hafifliği her alanı sarmış vaziyette.
Okuduğunu anlayan bir gençlik yetiştirmeliyiz
Eğri oturalım, doğru konuşalım. Enerjimizin ve vaktimizin hepsini tamamen bu alana ayırmamız doğru mu? Tabii ki doğru değil ama değişim ve dönüşüm de o kadar kolay değil. Okumaya olan açlık ve iştah nasıl ortaya çıkacak? İlla herşeyi sona bıraktığımız gibi, bunu da mı sona bırakmalıyız? Sorusuna hep birlikte cevap aramalıyız.
En son bir kitap fuarında, bir takım değişiklikler gözlemledim. Bu çok sevindirici tespitimi sizinle paylaşmaktan mutlu olacağım. Aslında değişim bayanlardan başlayacak gibi görünüyor. Kızlarımızın kaliteli ve değerli kitapları arayışları bunun ilk ışığıdır. Gençlerimize de onları örnek almalarını tavsiye ediyorum. Bizatihi kitap okuma alışkanlığı kazanmış bayanlarla konuştum, yani kendim şahit oldum. Kadınlarımız okuyor ve araştırıyor. Değişim annelerimizden başlayacak gibi. Okuyan anneler, okuyan çocuklar yetiştirecek. Böylece biz de bilgi toplumuna doğru bir dönüşüm yaşayacağız, diye düşünüyorum.
Şunu unutmamamız gerekiyor, faydalı alışkanlıklar uzun denemelerden sonra huy karakter haline geliyor. Hele bir toplumun bunu başarması, tabii ki sancılı bir süreç demektir. Bu alışkanlık aslında bizim kültürel kodlarımızda var ama onu tekrar hayata geçirmeliyiz. Sadece okuyan değil, okuduğunu anlayan bir gençlik yetiştirmeliyiz. Yoksa hayat boşluk kabul etmez, doldururlar efendim. [email protected]