AfD`nin yükselişi bizim de sorunumuz olmalı
Merakla beklenen seçim sonuçları bir çoğumuz tarafından yakından takip edildi. Duisburg`da yaşayan seçmenler için genel seçim kadar,yerel seçim için kullanılan oylar da önemliydi. Özellikle Duisburg Büyükşehir Belediye Başkanlığı`nın ilk turda sonuçlanması bir çok kişi için sürpriz oldu.
Sosyal Demokrat Partisi`nden ikinci kez aday gösterilen Mahmut Özdemir oy kaybına rağmen tekrar seçilirken, bağımsız milletvekilliğine son anda aday gösterilen Burhanettin Datlı`nın kullanılan oyların yüzde 0,65`ini (1415) aldığı görüldü.
Almanya genelinde olduğu gibi Duisburg`da da İslam karşıtı, aşırı sağcı ve ırkçı söylemleri ile bilinen Almanya için Alternatif Partisi`nin (AfD) yüzde 13,83 oranında oy alması endişe uyandırdı. Irkçı partinin 94 milletvekiliyle parlemento da yer alması Almanya`da toplumun bir parçası olan bizlerin de sorunu olmalı. Zaman, zaman bu partinin yükselişine Avrupalı Türkler`den bazılarının da sevinç naraları atması, hatta ailecek oy verdiklerini açıklamalarını akıl tutulması olarak nitelemek mümkün müdür?
Bu arada biliyorsunuz Yenilik ve Adalet Birliği Partisi (BİG) yetkililerinin seçimleri boykot çağrısı, gelen tepkiler üzerine seçime gidilsin, ama geçersiz oy verilsin şeklinde açıklamaları olmuştu. Seçimin ardından özellikle yaşadığımız eyalette son ve bir önceki genel seçimlerde kullanılan geçersiz oyların oranına şöyle bir bakayım istedim. 2013 Yılında NRW de yapılan genel seçimde geçersiz oyların oranı yüzde 1,4 iken ,son seçimde geçersiz oyların oranının 1,3 olmasına dikkatinizi çekmek isterim.
Almanya’da Türklerin kurduğu diğer parti olan Alman Demokratlar Birliği Partisi (AD-D),genel seçimlere sadece Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde katılmıştı. AD-D politik söylemlerinden çok Cumhurbaşkanı`nın posteriyle gündemde kalması, seçim çalışmalarını bu doğrultuda yapmaları ve yaklaşık 900 bin Türkiye kökenlinin yaşadığı eyalette 41178 (0,4%) oy almasının nasıl değerlendirilmesi gerektiğini kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
SÖREN LİNK`İN BAŞARISI
Girişte de ifade ettiğim gibi genel seçim kadar Duisburg Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi Duisburg`da yaşayanlar için önemliydi. Seçim öncesi adaylardan bazıları ile yaptığım söyleşilerde ilk turda seçilebileceklerine ihtimal vermiyorlardı. Adayların ilk hedefi İlk ikiye kalmaktı.
Seçim akşamı Duisburg Belediye Sarayı`nda başlayan heyecanlı bekleyiş, SPD`nin Duisburg Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sören Link`in geçerli oyların yüzde 56,88`ni almasıyla son buldu.
Seçim öncesi yaptığı açıklamalarla tartışılan isim Sören Link 8 yıllığına tekrar büyükşehir belediye başkanılığına seçilirken, ilk kez Türk adaylar da bu seçime katıldı. Sol Parti`nin adayı Erkan Kocalar 13306 , bağımsız aday Yaşar Durmuş ise 5478 seçmenin oyunu alma başarısı gösterdi. Oy dağılımına bakıldığında Bağımsız adayın en fazla oyu Marxloh (15,17%) ve Bruckhausen (17,59%) semtlerinden alması dikkat çekiciydi.
Seçimin hemen ardından Erkan Kocalar`ın serzenişi vardı.Tarihi bir fırsatın kaçırıldığını dile getiren Kocalar; “Türkiye Kökenli olarak bizler, burada en azından ikinci tura kalarak tarihi bir başarıya imza atabilirdik. Ne yazık ki, bunu başaramadık. Kendi kendimize zarar verdik!” dedi.
TÜRKLERİN İÇİNDE BULUNDUĞU KAZAN
Kocalar`ın açıklaması sonrası bir çok kişinin bildiğini,duymuş olabileceğini sandığım fıkra aklıma geldi…
Fıkra bu ya: Adamın biri ölünce hesaplarının karışık olmasından Cehennem`e gönderilmiş! Bir süre sonra iyi halden azaptan kurtulup Cennete gelmeden önce Cehennemin bütün birimleri gezdirilmiş! Kaynayan devasa kazanların içinde yanan insanları, kazanların başlarındaki zebanilerin kurtulmak isteyenleri yukarıdan bastırıp tekrar kazanın içine ittirdiğini görmüş.
Bir çok kazanda benzer durumu gözlemlerken, kazanın birinde zebaninin olmaması dikkatini çekmiş ve yetkiliye ;”Bu kazanın başında niye görevli yok?”diye sormuş: Görevli;”O kazanın içinde Türkler var! Görevliye gerek yok! Onlardan biri yükseldiğinde diğeri onu aşağıya çekmeye çalışır! Bunu akıl edemeyenlere ise başkaları ne yapması gerektiğini, paçasından tutup aşağı çekmesini telkin eder! Kısaca burada zebaniye gerek yok!” şeklinde anlatılır. Duisburg da yaşadıklarımız da bize bu fıkrayı anımsattı. Bilmem anlatabildim mi?