Neden madalya alamıyoruz?
Bireysel ve amatör sporlarda neden madalya alamıyoruz?
Sizlere bir veri paylaşmak istiyorum. Türkiye'nin en büyük şehri yaklaşık 14 milyonluk İstanbul'da 2014 verilerine göre 59.245 lisanslı sporcu var. Oysa yaklaşık 600 bin kişinin yaşadığı Düsseldorf'ta 111.400 kişi aktifspor yapıyor. Burada her 5 kişiden biri, İstanbul da ise 233 kişiden biri aktif.
Bu veriler tabiiki madalya kazanmamıza önemi ölçüde yansıyor. Üç tarafımız deniz, yüzücümüz yok, ülkemizin yarısı 5 ay karla kaplı kayakçımız yok. Okullarımızın %80'inda spor salonu yetersiz ya da hiç yok.
Örneğin atletizmde 80'li yıllarda efsane atletlerimiz Mehmet Terzi, Ahmet Altan, Veli Ballı Hüseyin Akçay, Türkiye ve dünya çapında yüzümüzü güldüren pek çok dereceler elde etmişlerdi. Demek ki yetenek çıkarma sorunumuz yok. Oysa şimdi Afrikalı sporcular ithal ederek madalya arıyoruz. Bu şekilde ülke atletizmine büyük bir darbe vurmuş oluyoruz. Unutmayalım ki, anlık sevinçler, kalıcı mutlulukları yok eder.
Bu şekilde Afrika kökenli sporcularımız, Dünya şampiyonası ve olimpiyata katılma barajı kotalarını alarak kendi yetiştirdiğiniz sporcuların katılma şansını hem de maddi primlerini alarak şanslarını bitirmiş oluyor.
Örneğin Almanya'da 8 yıl oturma ve çalışma müsaadesi olmayan bir sporcu Almanya şampiyonasına bile katılamıyor. Ayrıca Afrikalı bir sporcu Avrupa rekoru kırsa bile, ne kadar etik olur ayrı bir konu.
Peki nasıl bir çözüm, çıkış yolu bulmalıyız?
Ne kadar tesis ve imkan olursa olsun ilk önce mantalitemizi değiştirmemiz gerekiyor. Birincisi bayan sporcu sayısını önemli ölçüde artırarak başlamalıyız. Çünkü bu günün kız çocukları yarının sporcu bireyleri olarak, gençlere, çocuklara iyi bir örnek, sağlıklı bir toplum ve spordaki şiddete son vermek için en etkili çözüm yoludur.
Ayrıca tüm şehir takımlarına en az 7 amatör branşta faaliyet gösterme zorunluluğu getirilebilir. En çok tanınırlık ,en büyük bütçe ve seyirci onlarda. Örneğin Eskişehirspor atletizim, güreş, okçuluk, Erzurumspor, kayak, buz pateni, atletizim, Antalyaspor, yüzme, su topu, kano, plaj voleybolu vs. gibi yöreye uygun spor dallarında faaliyet gösterebilirler.
Büyük bir organizasyona girdiğimizde bu en az 2 yıl önceden kesinleşir. Ama bizim tesisimiz yine de zor yetişir, sporcular hazır olmaz. Oysa aday olduğumuz günden itibaren hazırlıklara başlamamız gerekir.
Buz hokeyinde 42-0 rakibe mağlup olan bir takım karşısında idareciler bu sporcular 6 aydır birlikle çalışıyor diyebiliyor. Oysaki çok daha uzun süre önce hazırlanmalıydılar. Bize gerçekten yöneticiler lazım, idareciler değil. Mesela Çin 2008 Pekin Olimpiyatları'na aday olduğunda çok iyi hazırlandılar ve büyük bir çıkış segilediler, pek çok dalda madalya aldılar.
Bu yazım biraz uzun oldu fakat içerik çok verimli ve yoğun oldu. Dünyanın en büyük birleştirici gücü olan spor ile dolu, başarılı günler dilerim. Haberleşiriz yine, sağlıklı ve mutlu kalın, selamlar.
Muharrem