Nazım`dan Taksim`e selam
Kültürlerarası Eğitim Merkezi (IBZ) tarafından, Nazım Hikmet'in ölümünün 50. yıldönümü anısına, Essen Filarmoni'de bir etkinlik düzenlendi.
Piyanist, besteci Fazıl Say'ın 2001'de Nazım Hikmet için bestelediği Nazım Oratoryosu, sahnede, Şef İbrahim Yazıcı yönetimindeki Wuppertal Senfoni Orkestrası eşliğinde, Genco Erkal'ın seslendirdiği Nazım Hikmet şiirleriyle, deyim yerindeyse adeta canlandırıldı. Genco Erkal'a solist olarak Banu Böke, Thomass Laske ve çocuk solist Camille Mocellin eşlik etti. Piyanoda ise Berlin'de yaşayan değerli piyanistimiz Emre Elivar vardı.
Herşeyin çok önceden planlanmasına rağmen, Fazıl Say geçirdiği bir operasyon dolayısıyla konsere katılamadı.
Kültürlerarası Eğitim Merkezi, Kültür Programları Direktörü Fikret Güneş, üzgündü, Fazıl Say'ın da üzgün olduğunu belirterek, konser bileti olanlar biletlerini atmasınlar, saklasınlar diyordu: "Fazıl Say'ın gelemeyeceğini maalesef çok geç öğrendik. Konsere gelmek isteyenlerde elbette bir hayal kırıklığı oldu, çünkü insanlar ona başka bir anlam da yüklüyorlar o yüzden bugün burada görmeyi çok istiyorlardı. Ancak organizasyon ekibi olarak bundan dolayı üzgünüz, bunu bir şekilde telafi etmek için elimizden geleni yapacağız ve bunu nasıl telafi edeceğimizi de duyuracağız."
Tencere tava hep aynı hava
Konsere gelenler, Türkiye'deki Gezi Direnişi'ne destek olmak için organize olmuşlar, filarmoni girişinde tencere tava müziği yapıyorlardı. Pankart açmak isteyenleri girişte filarmoni yetkilileri uyardı. Nazım Oratoryosu bir bakıma daha filarmoninin kapısında başlamıştı.
Konser saat 20'de başlayacaktı, salon dolmuştu. O sırada Gezi eylemcileri destekçileri, her yer taksim her yer direniş diyerek seslerini duyurmak için üzerlerinde Almanca ve Türkçe olarak Nazım'ın "Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" dizelerinin ve "Her yer Taksim, her yer direniş" sloganının olduğu pankartlarını açtılar. Salondan da kendilerine alkışlarla destek geldi. Bazı izleyecilerden yuh sesleri yükselse de, onlar da, alkışlar arasında çok cılız kaldı. Filarmoni için bu sanırım bir ilkti. Zaten dışardaki tencere kaşık şıngırtılarına da şaşırmışlardı. Pankartı indirtmek istediler ancak, alkışlar artınca bundan vazgeçtiler.
Gösteriler organize miydi diye bir soru akla gelebilir, Fikret Güneş "Hayır diyor, bizim organize ettiğimiz birşey yok, kendiliğinde olan birşey. İnsanlar demokratik tepkilerini gösterdiler, ama bizi rahatsız eden birşey olmadı" diyordu.
Aslında Nazım da Fazıl da belli siyasi duruş olan sanatçılar. Onları dinlemeye gelenlerin de siyasi duruşları var, bir şekilde kendilerini ifade ettiler. Fazıl da İzmir konserinde tencere tava çalmış.
Nihayet konser başladı. Gerçekten mükemmeldi. Filarmoniyi dolduran binler, konser sonunda sanatçıları dakikalarca ayakta alkışladı, tekrar tekrar sahneye çağırdı. Herkesin memnuniyeti yüzlerinden gözlerinden okunuyordu, bir kulak ziyafeti yaşanmıştı.
Fazıl yoktu ama…
Evet, Fazıl Say değeri bilinmeyen, çok yıpratılan (belki de kendi kendisini cok yıpratan), çok değerli bir besteci, değerli bir piyanist. Evet insanların Fazıl Say sevgisini anlıyorum, onu görmek istemelerini anlıyorum. Evet, Nazım Oratoryosu onun en güzel eserlerinden biri, mükemmel; orkestrayı dile getirtiyor adeta.
Lakin Fazıl, bizzat piyano başında olmasa da bu eser değerinden ve güzelliğinden birşey kaybetmez, kaybetmedi. Orada, en az onun kadar değerli, Berlin'de yaşayan piyanistimiz Emre Elivar da mükemmeldi. Almanya'da, Wuppertal Filarmoni Orkestrası, solisti, Türkçe, Nazım şiirlerini seslendirdi. Ve orada, dev bir sanatçı vardı, Genco Erkal. Hiç bir şey olmasa bile, sadece Genco Erkal'ın tek kişilik tiyatro gösterisini bile izlemeye değerdi.
O yüzden Fazıl gelmedi, ben de gelmiyorum, gelmek istemiyorum gelmedim, paramı geri isterim diyenler, bir kez daha düşünsünler. Sonuçta, planda olmayan bir gelişmedir Fazıl'ın gelememesi. Ve onun gelmemiş olması koskoca bir anma gecesini ve o geceye emek verenlerin, o geceyi oluşturanların başarısını gölgelememeli. Kaldı ki ben bu tür yaklaşımların Fazıl Say dışındaki sanatçılar için incitici olduğunu da düşünüyorum. Eğer Genco Erkal gelmeseydi, o zaman gerçekten büyük bir eksiklik olurdu, her ne kadar Genco Erkal, Fazıl Say kadar popüler olmasa da, Fazıl Say'ın eserinin sahnelenmesinde bu büyük sahne ustası, en önemli başrol oyuncusu.
Geceyi organize edenlere ve değerli sanatçılara çok teşekkürler, Almanya'da bu tür etkinlikler çok sık ve her istendiğinde olmuyor maalesef.
Haber-yorum/ Hülya Sancak