Göçmen kaçakçılarının finans sistemi
Ege Denizi'nde her yıl yüzlerce insanın ölümüyle sonuçlanan yasa dışı geçişleri organize eden insan kaçakçılarının uluslararası işleyen bir "finans sistemi" oluşturduğu belirlendi.
Ülkelerindeki savaş ve iç karışıklıklardan kaçarak Avrupa'ya gitme hayaliyle yola çıkan, şişme botlar ve arızalı teknelerle canlarını hiçe sayarak Yunanistan'a ulaşmaya çalışan göçmen sayısı, kaza ve ölümlere rağmen artarak devam ediyor.
Uluslararası finans sistemi
Çok sayıda operasyon ve tutuklamaya rağmen devam eden insan kaçakçılığı organizasyonunun arkasında "finansal hizmetler" de sunabilen uluslararası yapılanmanın bulunduğu ortaya kondu.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğünün geçen yıl yaptığı 365 operasyon sonucu elde edilen bilgiler, Ege kıyılarında hemen her gün şahit olunan dramın perde arkasına ışık tuttu.
İnsan kaçakçılığı şebekelerinin organizasyon yapısı, ne şekilde çalıştığı ve kontrol mekanizmalarını ortaya koyan bulgulara göre, suç şebekelerinin arkasında uluslararası alanda faaliyet gösteren, "bankacılık ve sigorta hizmetleri" sunabilen, "hakemlik görevi" üstlenen bir yapının olduğu belirlendi.
Aksaray- Basmane çetelerin irtibat noktaları
Elde edilen bilgilere göre, Suriye, Afganistan, Eritre gibi ülkelerden yeni bir hayat umuduyla tehlikeli bir yolculuğa çıkan binlerce insan, Ege Denizi'nden yasa dışı geçiş için insan kaçakçılığı şebekeleriyle temasa geçiyor.
Göçmenler, çoğunlukla İstanbul Aksaray ve İzmir Basmane'de "yolcu başı" ya da "simsar" olarak tanımlanan suç şebekesi üyeleriyle irtibat kuruyor. Geçiş şartları ve ücretiyle ilgili bilgi alan göçmen, şartları kabul etmesi halinde "emanet kasa" adı verilen iş yerlerine yönlendiriliyor.
Yasa dışı geçiş yapmak isteyen göçmenler, geçiş için anlaşılan ücreti, suç organizatörünün emanet kasadaki hesabına yatırıyor ve bir şifre alıyor.
Göçmenler, botla geçiş için kişi başı ortalama bin 200 avro, tekneyle geçiş için bin 600-2 bin 200 avro, lüks teknelerle İtalya'ya geçiş için ise kişi başı 4 bin 500 avro ödüyor; "emanet kasa" ise kişi başına 50 avro komisyon bedeli alıyor.
Aldığı şifreyle emanet kasanın güvenlik çemberine dahil olan göçmenler, suç organizatörüyle anlaşmış sayılıyor ve şebekenin uygulama ayağı olan "ara organizatör" ve "çıkış organizatörleriyle" temasa geçiyor.
Göçmenler, yolculuk sonrası karşı kıyıya ulaşması halinde telefon veya mesaj yoluyla "emanet kasa"ya ulaşıyor, şifresini ve suç organizatörünün ismini vererek paranın karşı tarafa geçmesinin onayını veriyor.
Yasa dışı geçiş denemeleri başarıya ulaşana kadar organizatöre ödeme yapılmıyor. Ödediği paranın karşılığı olarak geçişi tekrar deneyeceğini bildiği için operasyonlarda yakalanan göçmenler, kendilerini ölüme sürüklese dahi "emanet kasa" ve organizatörlerle ilgili bilgileri paylaşmıyor.
Denemelerin başarısız olması halinde göçmen, isterse "emanet kasa"yı arayarak organizatörü değiştirebiliyor.
Havale ve sigorta olanağı
Tarafların karşılıklı güvenini sağlamak üzere üçüncü bir taraf olarak kurulan "emanet kasa", dış ticarette yoğun olarak kullanılan akreditif benzeri hizmetin yanında havale ve sigorta olanağı da sunabiliyor.
Buna göre yanlarında para taşımanın riskinden kurtulmak isteyen göçmenler, emanet kasaların "ğatsa" diye tanımlanan "havale hizmeti"nden yararlanabiliyor.
Türkiye'de İstanbul, İzmir gibi kentlerin yanında Avrupa ülkelerinde de "şubeleşen" emanet kasalara başvuran göçmenler, yanlarındaki parayı binde on oranındaki komisyon karşılığı kasaya yatırarak şifre alıyor. Hedef ülkeye geçiş yapması ve geçici izin belgesini alması sonrası kasayla temasa geçen göçmen, kasanın yönlendireceği kişiden şifre karşılığı parasını alabiliyor.
Deniz yoluyla geçiş sırasında göçmenin hayatını kaybetmesi durumunda ise para, birinci derece yakını ya da şifreyi bilen üçüncü bir kişiye teslim ediliyor. Böylelikle sigorta şirketinin sunduğu "hizmeti" de sunan emanet kasa sistemi, göçmen kaçakçılığı suçunun "can alıcı mekanizması" olarak tanımlanıyor.
Öncelikle kasalar çökertilmeli
Emanet kasanın göçmenler ve kaçakçılara güven verdiğini, bunun suçu sürekli hale getirdiğini belirten yetkililer, insan kaçakçılığı suçunun tamamen ortadan kaldırılmasını engelleyen sistemin asıl şüphelilerin tespitini neredeyse imkansız hale getirdiğine dikkat çekiyor.
Göçmen kaçakçılığı suçunun "ana merkezi ve finans üssü" olarak işlev gören kasaların organizasyonda kilit role sahip olduğuna dikkat çeken yetkililer, burada görev alan kişilerin onlarca ölümle sonuçlanan olayların asıl failleri olarak değerlendirildiğine işaret ediyor.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü verilerine göre, 2015 yılında yapılan 365 operasyonda aralarında emanet kasalarda çalışanların da bulunduğu 694 kişi yakalanmış, bunlardan 332'si tutuklanmıştı. Tutuklu sayısı, önceki yıla göre 4 kat artmıştı.
AA/ İzmir