Eşitler arası birinci: Sarı sonbahar
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle ( Turgut Uyar )
Şair/yazarı diğerlerinden ayıran en büyük farklardan biri görünmeyeni görmesi ya da hüznü/sevinci daha derinden hissedebilmesidir, bunun yolu da kendine zaman ayırmadan geçer. Ancak şairler de yanılır hatta en çok şairler yanılır çünkü daha yüzeysel olanı daha derinden hissettikleri için hayatları hep kararsızlıkla devam eder. Mutlu şair/yazar yoktur edebiyatımızda, mutlu insan ne yazsın ki, gider mutluluğunu yaşar, öyle değil mi? Şair/yazarların yanıldığı hususlardan biri de “sarı sonbahar” aslında bu kısmı sarı renkle yazmak isterdim ama soluk çıkıyor rengi yazıda hâlbuki ben bunu haykırırcasına ifade etmek istiyorum. Okuduğumuz metinlerde hep hüznün, matemin, ayrılığın hatta ümitsizliğin ve ölümün rengi olarak lanse edilir sarı ve onun mevsimi olan sonbahar!
Bilakis, “sarı sonbahar” umudun, yaşama sevincinin, filizlenip yenilenmenin mevsimidir. Deneme yazılarının en sevdiğim noktası budur işte bir iddia atarsın ortaya ama ispatlamak zorunda değilsindir, bilimsel araştırmalardan yararlanma ihtiyacı duymazsın. Eve hatta yatağa hapsolmuş bir hasta düşünün, siz hiç yazın sıcaklığında, baharın uçurtma avcılığında, kara kışın soğuğunda pencere önünde oturmak isteyen bir hasta gördünüz mü? Ama sarı sonbahar festivaline eşlik eden rüzgâr sesini, kavak yapraklarının ağaca küsüşünü, yağmurun cama vurup adeta izin alıp odanıza misafirliğe gelmek isteme arzusunu pencere kenarından ortak olmak isteyen çok hasta vardır. Hani karamsarlığın rengi idi sarı, hani umdun son bulmasıydı sonbahar? Hayatta para biriktirmek yerine anı biriktirmek isteyen hastaların rengidir sarı, yazın sıcağında dışarı çıkamadığı için üzülür hasta, kışın çaresizliğinde ailedeki rolünü yerine getiremediğine üzülür hasta ama sarı sonbaharda bahara iyileşerek çıkacağına bir kez daha inanır hasta. Sararan yaprak fısıldar bunu kulağına…
Her renge bir anlam yüklediler, sarı renge ayrılığı layık gördüler. Haksızlık bu en değerli renktir sarı. Aslında, sarı hasat rengidir, yeşil meyve sararsın diye beklenir, buğdayın en sarı rengi coşturur çiftçiyi, altın sarısı saman havalanınca havalanır çocuk gülüşü, mısır sararınca nenelerin eteklerinde kelebekler uçuşur. İşte bu nedenle sonbahar kendine sarı rengi seçmiştir.
Mavi de yeşil de hoştur ama sahibi var! Mavi deniz griye çalar, yeşil ova solar, en vefalı renktir yine sarı. Ağaçlar yaprakları ile vedalaşır bir süreliğine, uzun bir yürüyüş alanı açar sonbahar, hafif de yağmur yağdı mı tam seyre değer. Hayatın muhasebesinin yapıldığı, rüzgârın en diri olduğu, yağmurun en zevk aldığı, kavak dallarda yeni beste yapma isteğinin uyandığı mevsimdir sonbahar.
Sarı dan kahverengine çalım atan bir yaprak alalım elimize ( hatıra defterinin arasına koyun demeyeceğim bölmeyin sohbeti ) az dinleyin bakın ne diyor, biraz daha umut lütfen, bu sonbahar son karamsarlık, son kendimize küsmemiz olsun. Eylül bitiyor bari ekim böyle gelip gitmesin olur mu?