Haberler

Duisburglu Türklere sağduyu çağrısı

Duisburglu Türklere sağduyu çağrısı Almanya`da 24 Eylül 2017 tarihinde milletvekili genel seçimleri yapılacak. Aynı gün Duisburg şehrinde kurulacak sandıklara atılacak oylarla, ayrıca şehrin belediye başkanı seçilecek.

İki seçimin aynı gün yapılacak olmasından dolayı, şehirde epey bir hareketlilik başladı.

Esasında bu hareketlilik, Ramazan Bayramı`nda Kara ailesine Alman polisinin uyguladığı şiddet olayı ile başladı. Alman polisinin Kara ailesine yönelik uyguladığı şiddet, hakaret bir yana, şehrin belediye başkanının olayın yaşandığı semtte asosyal insanların olduğunu ifade ettiği bir konuşması basına yansıdı. Tabii bu ifadeyle, başkan büyük bir gaf yapmıştır. Yani yanlış yapmıştır, bir kere bunu tespit edelim. Hele de bunu Kara ailesinin üzerinden yaparak, tam anlamıyla baltayı taşa vurmuştur. Evet bu yanlış sözden dolayı başta Kara Ailesi olmak üzere, o semtte Duisburg`ta yaşayan Türkler, göçmenler belediye başkanından özür beklemektedir ve sonuna kadar da haklıdır diyelim ve sonrasında nelerin yaşandığına gelelim.

SİYASİ BAĞIM YOK

Gelelim gelmesine de, öncelikle herhangi bir Alman siyasi partisi ile bağımın olmadığını peşinen söyleyeyim. Alman vatandaşlığım olmadığı için de oy hakkım yok. Tekrar mevzuya döndüğümüzde, işte sözünü ettiğim bu tatsız olayın ardından, şehirde yaşayan vatandaşlarımız arasından bazıları, gayet makul bir vaziyette, yapılan bu yanlışın cevapsız kalmaması adına, bir takım girişimlerde bulundu.  Ancak bu durumu bir fırsat olarak değerlendirip, şehrin belediye başkanını hedef alan bazı eylem ve söylem geliştirmeye başlayan insanların da olduğunu görüyoruz. Sosyal medyada da yapılan paylaşımlardan bu anlaşılıyor.

Gördüğümüz kadarıyla bir kesim ya da bir grup, Kara ailesinin haklı davasını, bir kalkan olarak bir önsöz olarak kullanıyor ve esas hedefinde olan bir takım siyasetçilere haklı haksız başka eleştirileri sıralıyor. Yani tam anlamıyla yapılmak istenen, siyasi fırsatçılıktır.

Duisburglu Türklere sağduyu çağrısı Bunun ucu açık, kışkırtıcılık aldı başını gidiyor, durdurabilene helal olsun. Yoksa şehirde işin başında bulunan aktif siyasetçilerin eleştirilmesinde, uyarılmasında herhangi bir sorun yok. Ama burada başka bir şey var, bir nevi sağ gösterilip sol vuruluyor. Bunu kimler niye yapıyor? diye ortaya haklı bir soru çıkıyor.

Bunun cevabı hem biraz karışık, hem de epeyce uzun olacağından kısa gidelim. Yani Kara ailesinin başına gelenlerden sonra, Duisburg belediye başkanını ve onun etrafını tabiri caizse eleştiri bombardımanına tutanlara destek veren bir grubun olduğunu, o grubun da başka bir siyasi cenahın destekçileri tarafından pohpohlandığını düşünüyorum. Tam bu tartışmaların hızlandığı bir dönemde, Türk kökenli bağımsız adayların çıkmasının da, bu kampanyanın bir parçası olduğunu zannediyorum.

ADAYLARA BAŞARILAR DİLİYORUM

Aday olan arkadaşlarımıza, kardeşlerimize, bir sözüm yok. Demokratik haklarını kullanarak böyle bir yolu seçmiş olabilirler. Onlara canı gönülden başarılar diliyorum, keşke oyum olsa da dükkan sizin diyebilseydim. En azından büyük partilerin, göçmenlerle ilgili politikalarını yeniden gözden geçirmeye sevk edebilmek için, bunu yapardım.

Bu dostlarımızın adaylıklarının açıklanmasıyla, enteresan bir durum da ortaya çıkmış vaziyette. Örneğin aday olan arkadaşlarımıza tam destek verenlerin arasında, uzun yıllardır sosyal faaliyetlerde, sivil toplum kuruluşlarında, az da olsa siyasi partilerin etrafında aktif olan çok sayıda isimin olduğu bilinmekte. Türk STK temsilcileri, illa da aday çıkartılmasını bir ihtiyaç, doğru bir adım olarak değerlendiyorsa, sözünü ettiğim bu tanıdık simalar, aday olmaktan çekinmişler midir, onların asıl niyetleri nedir? İsteyen biraz da burasını düşünsün.

ELEŞTİRİ YAPILMALI DA…

İşin diğer bir enteresan yanı da, belediye başkanına ve yönetimine yönelik yapılan bu yıpratma kampanyasının içinde, şehrimizde faaliyet gösteren bazı dernek yöneticilerinin de yer aldığı anlaşılıyor. Tabii ki şehirde ters giden durumlarda, sivil toplum kuruluşları bir şekilde söz hakkına sahiptir. Benim merak ettiğim, bu kampanyaya destek veren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, olduda sandıktan yine aynı başkan ve ekibi çıktı. Peki o zaman dernek faaliyetlerini, istedikleri kıvamda yürütebileceklerine inandıkları için mi bunu yapıyorlar. Dernek temsilcilerin, böyle açıktan saf tutmaları, tavır koymaları doğru bir yol mu bu da ayrıca düşünülmeli. Açık konuşalım benim belediyeden herhangi bir dernek adına isteyeceğim bir destek yok, futbol takımım da yok saha filan isteyeyim, iş isteyecek halim de yok, iyi kötü çalışıyorum.

Demem o ki bilerek hareket edelim, yanlışı eleştirelim derken daha büyük yanlış yapmayalım. Şehri, siyasi rantın, çatışmanın alanı haline getirmeyelim. Zaten zor bir araya gelen vatandaşlarımızı, şucu bucu diye ayrıştırmayalım. Gelin bu şehrin huzuru için, tüm Duisburglular için, atacağımız adımları iyice bir hesap ederek atalım. Bununla beraber dileyen istediği partiye oy versin, istediği partiye desteğini beyan etsin, ama bunları yaparken lütfen sağduyuyu elden bırakmayalım derim.

Temel Elcivan/ DUISBURG

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu