Haberler

Devlet Bahçeli`nin Almanya`dan canlı yayınına ne oldu?

Önceki gün CHP liderini Düsseldorf`ta ağırlayan Almanya dün de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli`yi Oberhausen`da ağırladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Oberhausen Arena`da Bizimle Yürü Avrupa Türklüğü mitingiyle salonu dolduran onbini aşkın ülkücüye, klasik yorum ve tarzıyla seslendi, konuşması sık sık alkışlarla kesildi. Kapasitesini aşan doluluk üzerine pek çok davetli de salon kapısından geri dönmek zorunda kaldı.

Teknik bir arıza mı yoksa?
AKP  hükümetini eleştirmesine alışık olduğumuz Devlet Bahçeli, “Yabancı ülkelerde Türkiye Cumhuriyeti hükümetini çok fazla eleştirmek, yermek, üzerine gitmek bizim siyaset geleneğimiz açısından doğru değilse de, sizlerin ve ülkemizin geleceği namına bazı tespit ve yorumların yapılması şu günkü şartlarda artık zarurettir” diyerek, elştirilerini sıralarken, salondan canlı yayın yapan kanalların yayının kesildiği bilgisi geldi.

İyi niyetli olmak isterdim ama maalesef, Devlet Bahçeli`nin konuşması esnasında canlı yayının kesilmesini ben dahil pek çok basın mensubu şüphe ile karşıladı. Sonuç itibariyle salondaki  binler, kendisini canlı dinlerken, milyonlarcası da biraz rötarlı da olsa yine izleyecektir, canlı yayın kesilmesi eğer “teknik bir arıza” değilse, bu bağlamda küçük hesap olarak adlandırılabilir devil

ATK Genel Başkanı Cemal ÇetinGüçlü bir Türkiye için MHP

Devlet Bahçeli Arena`ya geldiğinde salon içinde misafirleri selamlama turu atarak yerine geçti. Bahçeli`den önce, Avrupa Türk Konfederasyonu Genel Başkanı Cemal Çetin, Almanyalı Türklerin gündeminde olan pasaport harçaları, askerlik konusu, çifte vatandaşlık, islami holdingler, deniz feneri, ırkçı saldırılar gibi konulara değinen bir konuşma yaparak, “Geçmişimiz Türkiye`de geleceğimiz burada şekillendi. Çocuklarımız burada doğdu. Bizler her iki varlığımızdan da vazgeçmeyeceğiz. Ayrıca güçlü bir Türkiye ile Türk dünyası ve Türkiye dışında, göçmen olarak yaşayan Avrupa Türklüğünün sorunları, daha kolay çözülecektir” dedi ve bunun yolunun da MHP`den geçtiğini ifade etti.

Türkiye ismini duyunca kalbi çarpan herkes

Salondakilere, fedakarlığın, vatan ve millet sevdasının sembolü saygıdeğer ülküdaşlarım, sevgili bozkurtlarım, asenalarım, kıymetli hanımefendiler, beyefendiler, şeklinde hitab eden ve “Siyasi görüşü ne olursa olsun, ideolojik tercihi nasıl olursa olsun, Türk milletine mensubiyetten iftihar duyan, Türkiye ismini duyunca kalbi çarpan her insanımı bu vesileyle selamlıyorum. Ve bugünkü şölenimize katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum” sözleriyle salonu selamlayan Devlet Bahçeli, duygu ağırlıkli doping etkili bir konuşma yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu, seçim maratonunu Düsseldorf`tan başlatırken, açıkladığında çok ses getiren seçim bildirgesini anlatmıştı. MHP seçim bildirgesini henüz açıklamadı.

Devlet Bahçeli`nin konuşmasından başlıklar:

Devlet Bahçeli Almanyalı Türklerin sorunlarına genel başlıklar olarak değindikten sonra, “Güçlü bir Türkiye, milli, dirayetli, kararlı bir hükümet sayesinde her meseleniz çözülecektir” dedi.  

Avrupa Türklüğü AKP’nin umurunda değil

AKP hükümetini kendi tarzıyla eleştiren bir konuşma yapan Bahçeli, ” Şu anda sizin arkanızda duracak, sizlerin her an yanınızda olacak, derdinizle dertlenecek, sevincinize ortak olacak bir hükümetten ortada eser yoktur. Avrupa Türklüğü AKP’nin gündeminden çoktan ve tamamen çıkmıştır.Avrupa Türklüğü AKP’nin umurunda değildir. Bunları söylerken maksadım yalnızca gerçekleri paylaşmak, yalnızca olan ve somutlaşan Türkiye tablosunu sizlere göstermektir.

Türkiye yüksek yoğunluklu risk altında

Bugün Avrupa’da 6 milyona yakın Türk nüfusu hayatını sürdürmektedir. Bunlardan yaklaşık 3 milyonu Almanya’da yaşamaktadır diyen Bahçeli “Bugün Avrupa Türklüğü’nün huzur ve refahı kalmamıştır. Sizler hakkınızı hukukunuzu müdafaa edecek, uluslararası topluma karşı her birinizi yalnız bırakmayacak etkili, yaptırımı ve caydırıcılığı yoğun bir hükümet istiyorsunuz. Ne var ki AKP hükümeti Türk siyasetinin yüz karasıdır. Ve sizlerle bağını çoktan kesmiş, sizlere yabancılaşmış, sizlerden uzaklaşmıştır.”

Köksüz ve kimliksizler Türküm demenizden rahatsız

Avrupa Türklüğü’ne döviz gözüyle bakan, istismar aracı gören AKP’nin maskesi düşmüş, emelleri yüzeye çıkmıştır. AKP hükümeti; art niyetin, dedikodu ve yalanın, atıl ve hareketsizliğin, istismar ve inkarın siyasi varoşu, siyasetteki izdüşümüdür.

Sizler Müslüman Türk olmakla övünüyorsunuz. Maalesef sizlere devamlı Türkiyelilik telkin ve tavsiyesi de yapıldığı bir hakikattir. Bırakınız Avrupa ülkelerini, Türkiye’yi yöneten köksüz ve kimliksizler bile Türk’üm demenizden rahatsızdır.

Türk’süz 100 maddelik Yeni Türkiye sözleşmesi yapıyorlar. Ruhumuzu buduyorlar, ahlakımızı baltalıyorlar.

Ülkemiz siyasetinde öyle çelişkiler vardır ki; birisi aşırıyor, diğeri alkışlıyor. Birisi vuruyor, diğeri vaziyeti idare ediyor. Birisi sövüyor, diğeri sömürüyor. İktidardaki zihniyet Türk’süz Anadolu özlemi çekenlere zeytin dalı uzatmakla kalmıyor, senet ve garanti veriyor.

Mısırlı Mursi diyorlar, gurbetteki Yozgatlı Murat’tan bahsetmiyorlar

Sayıları 2 milyona ulaşan sığınmacılara 5,5 milyar dolar harcamakla övünüyorlar, ama konu siz olunca üç maymunu oynuyorlar. Mısırlı Mursi diyorlar, gurbetteki Yozgatlı Murat’tan bahsetmiyorlar. Mısırlı Esma’ya ağlıyorlar, sıla özlemiyle kavrulan Kayserili Emine’yi, Malatyalı Elif’i, Konyalı Ebru’yu ağızlarına bile almıyorlar.

İhvan yandaşlığı yapıyorlar, Filistinle soluklanıp Katarla vakit geçiriyorlar, Myanmar ve Somali’den çıkmıyorlar; ama sıra size gelince ne önemsiyorlar, ne de ilgileniyorlar.

Mazlum sadece Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Asya steplerinde yoktur. Hakkı yenmiş, haksızlıklara uğramış masumları görmek istiyorsa gelsin Avrupa Türklüğünü tanısın.

AKP’ye oy veren kardeşlerimize de özellikle sesleniyorum:

Avrupa’da çalışıyor, muhannete muhtaç olmamak için çırpınıyorsunuz. Kimseye el açmıyor, aman dilenmiyorsunuz. Gurbeti kendinize vatan yaparak, yokuşları düzlüğe çevirerek, uçurumları fedakarlık köprüleriyle kapatarak yol yürüyorsunuz. Ömrünüz zorluk içinde geçmektedir. Sizler bu kadar zorluğa katlanırken, Ankara’da 1150 odalı kaçak ve karanlık sarayı 1 trilyon 370 milyar liraya yaptıranları da ibretle izliyorsunuz.

Haram saraya itibar diyenleri, milletin kesesinden müsrifçe harcayanları hayret ve öfkeyle takip ediyorsunuz. Sizin sırtınızdan uçaklar alıyorlar, gemi filoları yüzdürüyorlar, lüks içinde yaşıyorlar, saltanat sürüyorlar.

Çalınan sizin emeğinizdir, çoraklaşan sizin değerinizdir, çarpılan sizin ümitlerinizdir. Soyulan sizin servetinizdir, hortumlanan sizin alın terinizdir. Gasp edilen sizin ülkeniz, tüketilen sizin yurdunuzdur.

Soruyorum sizlere, olan olmuş, geçen geçmiş diyerek AKP’ye hala tahammül edecek misiniz?

Diyorlar ki, 1915 olayları soykırımdır…

Amerika, Fransa ve Rusya gibi ülkeleri 24 nisan açıklamalarından dolayı eleştiren Bahçeli, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck`un soykırım açıklamasını eleştirdi:

“Türk milleti ile yarım kalmış hesabı olanlar şımarmıştır.Türk tarihine soykırım merceğinden bakanlar çoğalmıştır. 24 Nisan için pusuya yatan bazı ülke ve zihniyetler soykırım silahını tekrar masaya çıkarmışlardır. Diyorlar ki, Türk milleti önüne geleni katletmiş, soyunu kırmıştır.

Türk milletinden Rumlar şikayetçidir, Süryaniler şikayetçidir, Kürtçüler şikayetçidir, Haçlılar şikâyetçidir, bölücüler şikayetçidir, Ermeni hayranları şikayetçidir.

Peki, biz kimden şikâyet edelim, kimlere müracaat edelim?

Önüne gelen özür beklemektedir. Aklı esen, dili olan tarihle yüzleşmemizi talep etmektedir. Aslında istenen bağımsızlığımız ve vatanımızdır. Hedeflenen milli ve manevi haklarımızdır. Türk milleti nefret salgınıyla yüz yüzedir. Sözde soykırım yalanı Papa’nın ağzındadır.

Her şey bir yana, Almanya bu kin ve karartma koalisyonuna nasıl katılmıştır?

Üç kıtada dört yıl üç ay devam eden ve yaklaşık 350 milyon insanın katıldığı, 70 milyon insanın zayiatına, 25 milyon insanın ölümüne yol açan 1.Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun savaştığı hemen her cephede Türk zabitlerinin yanında Alman subayları da yer almıştır.

Türk milleti dün Almanya’yla kader ortaklığı yapmış, aynı mevzilerde, aynı ateşin altında hizalanmıştır.

Bu itibarla, Almanya Cumhurbaşkanı soykırım tezlerine nasıl destek verebilmiştir?

Alman parlamentosunun gündemine bu soysuz yalan nasıl gelebilmiştir?

Almanya Federal Cumhurbaşkanı’nın 23 Nisan’da Berlin Katedralinde düzenlenen törende, Türk tarihine ve Türk milletine karşı suçlama yarışına girmesi kabullenilmesi mümkün olmayan bir gaflettir. 

Almanya’da Türklerin 80 bin işletmesi vardır ve yaklaşık 400 bin istihdamla 40 milyar avroya yakın cirolarıyla bu ülke ekonomisine katkı vermektedirler. Federal veya eyalet parlamentolarında Türkler hem milletvekili hem bakan olabilmektedir. Sanat, spor, bilim, sağlık ve hayatın diğer alanlarında, Türkler ellerinden geldiğince Almanya’ya değer üretmektedir. Bugüne kadar ilişkiler hep olumlu ve dengeli seyretmiştir.

Peki ne olmuştur da Almanya soykırım kümesine girmiştir? Tarihsel bağlar, yaşanmış onca ortak hatıra hiç mi görülmemiştir? Almanya’nın Sayın Cumhurbaşkanı soykırım konusunda araştırma yapıyor, bu konuya kafa yoruyorsa, 1915’e değil, 2.Dünya Savaşı yıllarına samimiyetle eğilmelidir. Türk milleti hiçbir dönemde soykırım yapmamıştır.

Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı tarafsızdır

“Yeni Türkiye–Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi” içi boş bir klişe slogan, yeni bir aldatma propagandası olarak gündemdedir. 17-25 Erdoğan, “400 milletvekilliği verin, yeni Türkiye’yi kuralım, yeni anayasa ile Başkanlık sistemine geçip Türkiye’yi uçuralım” yalanlarıyla AKP’ye oy dilenmektedir.

Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Görevine başlarken bunun için şerefi ve namusu üzerine yemin etmiştir. Ancak Erdoğan açıktan taraftır ve bunu da gizlemeye gerek duymamaktadır.

Tayyip tipi başkanlık

Recep Tayyip Erdoğan, aslında Türk tipi değil “Tayyip tipi” başkanlık hayalleri kurmaktadır. Bütün yetkilerin kendisinde toplandığı, yargının kendisine bağlandığı, yasama organı meclisin kendi kontrolüne sokulduğu, denge, denetim ve fren sistemi olmayan, Tek adam diktatörlüğü, tahtsız ve taçsız sultanlık peşinde koşmaktadır. “Türkiye prangalardan kurtulsun ve şaha kalksın, daha hızlı karar alınsın, daha süratli iş yapılsın” sözleri asılsızdır. Amaç başkadır, hesap başkadır.

Başkanlık, federasyon demektir. Bu da Türkiye’yi bölünmeye götürecektir.

Başkanlık sistemi bölünmenin reçetesi

İmralı canisi ile pazarlıklarda, yeni anayasa ile bölünme yolunun açılması amaçlanmaktadır. Başkanlık sistemi, bu ihanet sürecinin sonuçlandırılması için, Erdoğan’ın bütün yetkileri elinde toplayarak diktatörlüğünü ilan etmesine bağlıdır. Yeni anayasa ile başkanlık sistemine geçilmesi bunun için istenmektedir. Recep Tayyip Erdoğan tipi Başkanlık sistemi; Türkiye’nin bölünmesinin reçetesidir. Demokrasinin idam fermanıdır. Tek adam diktatörlüğünün beratıdır. Hırsızlık ve yolsuzluk ruhsatıdır. Beştepe’nin ve peşinde sürüklenen AKP’nin “Yeni Türkiye”den anladıkları ve murat ettikleri budur.

İstedikleri ve amaçladıkları; bölünmenin, hırsızlık ve soygunun, hukuksuzluk ve zorbalığın önünün açıldığı, bu konuda Erdoğan’ın sınırsız yetkili olduğu karanlık bir Türkiye’dir. Erdoğan’ın gizli amaçları bunlardır.

Parlamenter sistemden güç ve meşruiyet alan Başbakan, başkanlık sistemini bizzat kaleme aldığını söyleyerek makamını inkar etmiş, zavallı duruma düşmüştür.

Avrupa Türklüğü olanları görmektedir.

Oyunuzu milli onura veriniz.

Buradan seçmen sayıları 2 milyon 800 bini aşan Avrupa Türklüğüne diyorum ki, mutlaka sandığa gidiniz, mutlaka sandıkta oyunuzu kullanınız.

Cumhurbaşkanı Seçimi’ndeki aksaklıklara prim ve fırsat vermeden demokratik hakkınızı yerine getiriniz. Hem kendinizi hem de geleceğinizi düşünerek tercihinizi yapınız.

Oyunuzu birlik ve kardeşliğe veriniz. Her sorununuzu biliyoruz. Her ihtiyacınızı takip ediyoruz.

Sözümüzdür; “Bizimle Yürü Avrupa Türklüğü”

Küresel tahakkümü yıkmak, ağırlaşan hayat şartlarını kırmak için Bizimle Yürü Avrupa Türklüğü. Umuda, uyanışa, büyük Türkiye’ye Bizimle Yürü Avrupa Türklüğü.

Teröre karşı, bölünmeye karşı, haram ve hıyanete karşı Bizimle Yürü Avrupa Türklüğü.

Türk milleti sizlere minnettar ve müteşekkirdir, sağ olun, var olun. Ne Mutlu Türküm Diyene sözleriyle konuşmasını bitiren Devlet Bahçeli, sahne alan Mustafa Yıldızdoğan`ı bir süre dinledikten sonra salondan ayrıldı

Hülya Sancak/ Oberhausen

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu