“Biz burada birbirimizi yiyeceğiz!”
Ülkemiz adına önemli olduğuma inandığım Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri geride kaldı.
Klasik deyimle siyasetçilere karneleri dağıtıldı. Demokrasi adına katılımın yüzde 90`lara ulaşması sevindirici. Kendi adıma siyasetçilerden ve özellikle siyaset yaptığına inananlardan beklentim ayrıştırıcı dilin artık kullanılmaması olacak. Buna çok acil ihtiyacımız olduğuna inanıyorum.
Seçim öncesi Türkiye`de bulunmamdan siyasi partilerin mitinglerini yakından takip edip izlemem mümkün oldu. Adil bir yarış olmasa da ortada tartışılmaz bir sonuç var. Başarılı olan siyasetçi ve partileri kutlamak demokrasinin gereğidir. Bu saatten sonra seçimin sonuçlarını konuşmak,tartışmak anlamsız. Ülkemizin dağ gibi ötelenmiş sosyal ve ekonomik sorunlarınının çözümüne partilerin tümü katkı sağlayabilmeli.
Siyasi partiler seçim sonuçlarını kendi açılarından önümüzdeki süreçte değerlendireceklerdir kuşkusuz. Bu kadar sorunun olduğu bir ülkede muhalefet partilerinin yıllardır bir yol alamıyor olması öncelikle sorgulanmalı. Alınan başarısız sonuçlar sonrası koltuklarını korumada ısrar etmelerinin nedenleri ciddi ve sağlıklı bir değerlendirmeye muhtaçtır diye düşünüyorum.
×××
Sol partilerde, özellikle CHP de yaşanan iç sorunların konuşulmasına yıllardır alışıldı artık! Alınan başarısız sonuçlardan sonra nedense ders çıkarma ihtiyacı duyulmaz ve istifa etmek hatırlanmaz! Son okuduğum kitaplardan biri Rahmi Turan`ın `Dinlediğim Muhteşem Fıkralar`adlı kitabında yer alan bir fıkra günümüzlede aynen örtüşmekte:
“Erdal İnönü partili arkadaşlarıyla birlikte Ankara`da bir lokantaya gider.
Beraber akşam yemeği yiyip son siyasi konuları konuşup, tartışacaklardır.
Garson gelir ve sorar:
`Ne emredersiniz efendim? Ne yiyeceksiniz?
Erdal İnönü garsona gülümseyerek bakar:
`Hiçbir şey getirme oğlum…`
Garson şaşırır, `Anlamadım efendim…`
`Hiçbir şey getirme, dedim…`
İnönü garsonun şaşkın bakışları arasında devam eder: “Biz burada bir birimizi yiyeceğiz!”
×××
Anamuhalefette sıkıntılar nasıl aşılır bilemem. Siyaset yapanların öncelikle demokrasiye ve halkın iradesine saygı göstermesi gerekir. Siyasetin uzun soluklu bir uğraşı olduğu biliniyor olmalı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`la yarışan CHP`nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce seçim sürecinde seçmenle sıcak temas kurmayı başarıp farklı bir çalışma yaptı.
Her kesimden oy almayı başaran, 15 Milyon dan fazla seçmenin desteğini kazanan Muharem İnce farklı bir söylemle gelecekte bir alternatif olarak siyaset yapacağının sinyalini verdi. Katılımın yüzde 90`lara dayandığı bir seçimde bir çok partinin parlamentoda temsil edilecek olması oldukça önemli. Sorunlarımızın çözümü konusunda el ele vermek zorundayız. Sorunların kaynağını dışarda aramak bize zaman kaybettirir diye düşünüyorum.
15 Temmuz`un ertesi günü `Demokrasi Mitingi`ne katılmıştım. Orada önemli bir siyasetcinin, `Dış güçlerin yaptığını gördünüz mü İbrahim bey?” söylemine çok sert bir şekilde `FETÖ` nerede yeşerdi, büyüdü?` diye yanıt vermiştim. `Dış tehlikenin, güçlerin her zaman olduğunu, önemli olan yanı başımızdaki içimizdeki hainlerin varlığını görebilmektir” dedim ve sus pus oldu. Demek istediğim; biz ülkemizde kendimizle barışık yaşamasını öğrenmenin yollarını bulmalı, farklı renklere tahamül edebilmeliyiz.