Alboğa: “Almanlar akademik kariyerimi yaktı”
Almanya`da DİTİB’te (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) genel sekreterlik görevinden istifa ederek Türkiye`de Ak Parti’den milletvekili aday adaylığı başvurusu yapan Dr. Bekir Alboğa, aday listesinde kendisine yer verilmeyince tekrar Almanya`ya döndü.
Köln`de katıldığı bir iftar programında tartışmalı adaylık süreci ile ilgili muhabirlerin sorularını yanıtlayan Alboğa, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özel söyleşimizden başlıklar:
SANKİ ARİSTO’NUN CITY’SİNDE GİBİSİNİZ
Adaylık sürecini ve sonrasını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusuna Alboğa Türkiye’de demokrasiye vurgu yaparak yanıt verdi:
Türkiye`de gördüğüm manzarayı, Avrupa medyası orada olup da orayı görseydi diye düşündüm. Konya`da temayül yoklaması sırasında, başörtülü- başörtüsüz, sakallı- sakalsız, kravatlı- kravatsız -hepsi bir arada-yani bir demokrasi şöleni. Her türlü zahmete değdi, keşke orada yaşananları profesyonel bir kamera ile çekip, bütün dünyaya dağıtsaydım. Efendim, Türkiye`de demokrasi yok, insanlar fikirlerini söyleyemiyor gibi ithamlar gözümde bir anda yok oldu. Yani tabiori caizse ‘sanki Aristo’nin City’sinde’ gibisiniz. İnsanlar gelmişler, Müslüman ve mütedeyyin insanlar hepsi, birçoğu tanıdığımız insanlar ve orada demokrasi yarısına girmişler. Herkes bir kartvizit hazırlamış ve numarasına göre, ‘lütfen bana bir oy verin’, sizin desteğinizle yoluma devam edeyim gibi sözleri… Bu beni çok olumlu etkiledi. Gördüğüm bu manzara karşısında çok sevindim, mutluluk duydum. Avrupa’da Amerika’da Türkiye`de bir eksen kayması mı var, Türkiye bi taraflara mi gidiyor –değerlendirmelerinin- aksine, insanların demokrasiyi içine sindirmiş bir şekilde, demokrasiye muhteşem bir katkı gördüm. Bu tecrübe bile benim, için -adaylık süresince- bunca zahmete değdi diyebilirim.
İNCELEYECEĞİZ DİYE SÖZ VERİLMİŞTİ
Bu sürecin ardından ikinci aşama olarak Ankara`da mülakata katıldım Süre çok kısaydı, ben CV`mi vermiştim, inceleyeceğiz diye söz verilmişti. Onun sonrasında çok fazla takip etmedim çünkü, hayat hikayeme, CV`ye –özgeçmişime- ve komisyonda yaptığım konuşmaya güvendim. Daha sonra son günü kadar da listede adımın olduğunu, son anda değişiklikler olduğunu duymuştum, tabii bunlar kesin bilgiler değil, kulağımıza gelen bilgilerdi. İyi bir tecrübe oldu.
BEŞ PROJEM VARDI
Benim kafamda beş proje vardı. İkisi Türkiye ile ilgili, birisi İslam dünyası ile alakalı, ikisi de Almanya ile ilgili. Eğer milletvekilliği nasip olsaydı, ayağımın biri Türkiye`de, birisi de Almanya`da olacaktı. Çünkü ben yurt dışında yaşayan Türkler ve akraba toplulukları ile ilgili, daha güzel şeylerin yapılabileceğini düşünüyorum. Bizi temsil etmek vaadiyle seçilenler, veya belli makamlarda yetki sahibi olanlar, belli zaman sonra sanki bizi burada unutuyorlar gibi bir his var bende. Yani dertlerimizin çözülemeyişinin nedenlerinden birisinin bu olduğunu görüyorum ve kafamdakin bu projelerin ancak, milletvekili olabilirsem, veya örneğin Türk Alman dostluğu, Türkiye Almanya ilişkileri alanında, çok daha fazla işler yapabileceğimi tasavvur etmiştim. Bu edindiğim tecrübeden pişman mıyım, hayır hiç pişman değilim. Bu güne kadar DİTİB bünyesinde tecrübelerim oldu. Almanya’da ilahiyat fakültelerinde Almanya siyasetinde tecrübelerim oldu. Fakat bu sefer, cesur bir adım denedim ve her zaman da hayırlısı olsun diye dua ediyordum, demek ki hayırlısı da buymuş.
ALMAN BASININA ÇOK KIRGINIM
Alman basınının adaylık sürecindeki eleştirileri ile ilgili bir soruya Bekir Alboğa, „Alman medyasına çok kırgınım. Benim daha adaylığım belli olmadan buradan birisi, Meram`daki mahalli bir dergide çıkan listeye dayanarak, sosyal medyadan Almanca bir paylaşım yapıyor. Ardından Alman medyası, benimle hiç konuşmadan, işin aslını astarını öğrenmeden, işte Erdoğan`ı tercih etti, Ak Parti`yi tercih etti şeklinde, çok çirkin, yakışık almayan tavır sergilendi. Ama zaten Alman medyasında alıştığımız bir tavırdı. Alman siyasilerden Almanların önde gelen kişilerinden adaylık sürecinizi destekleyenler oldu mu sorusuna Alboğa, “Yok hiç destekleyen olmadı, tam tersi biz hayal kırıklığına uğradık, biz sizi burada bir umut olarak görüyorduk. Sen AKP’ye Erdoğan`ın partisine nasıl gidersin filan gibi laflar edenler oldu. Halbuki daha adaylığım kesinleşmemiş, ben daha milletvekili olursam, neleri yapmak istediğimi, programımı açıklamamışım. Yani önyargının daniskasıyla yaklaştılar. Almanya, Avrupa medyasına ne oldu? Böylesine ön yargılı ve tek taraflı yayın yapıyorlar, doğrusu izah edicek kelime bulamıyorum, ondan dolayı çok üzgünüm, “.
“ALMANLAR SİYASİ VE AKADEMİK KARİYERİMİ YAKTI”
Türkiye’de milletvekili adaylığı için attığınız bu siyasi adım, Almanya`da tekrar bir sivil toplum kuruluşunda görev almanızı zora sokmaz mı? sorusu karşısında Alboğa, “Ben şimdi bunu düşünüyorum. Gerek içinde bulunduğum kurum (DITIB), gerek buralarda birlikte çalıştığımız, yol arkadaşlığı ettiğimiz insanlar var. Almanya Müslümanlar Konseyi var, diğer kuruluşlar varalarımız. Şimdi ciddi olarak bu konuyu düşünüyorum. Eğer, istişarelerim neticesinde, kurumuma, buradaki sivil topluma zarar vereceğimi düşünürsem, üniversiteye gitmeyi, ilim adamı olmayı düşünüyorum. Akademik dünyaya dönmek istiyorum sözleriyle karşılık verdi.
Türkiye’ye mi dönmek istiyorsunuz sorusuna ise Alboğa “Burada maalesef akademik kariyerimi, yaktılar Almanlar, yani DİTİB’te çalıştığım için. Ben daha önceleri Osnabrück, Münster ve Frankfurt üniversitilerinin ilahiyat fakültelerinde üç yıl boyunca ders verdim. Bir ara yapılan imam tartışmalarının DİTİB`e ve medyadaki yansımasıyla, maalesef Almanya`da siyasi ve akademik kariyerim bitti.
Ben şu anki cumhurbaşkanı ile senli- benli konuşuyordum, hatta bir ara SPD`den milletvekili adayı olmam söz konusuydu, bu şansların hepsi kayboldu. Bundan sonra Almanya`da siyasi veya akademik kariyer yapma şansım şu anda sonlanmış durumda. Dolayısıyla, olursa, Türkiye`de ilahiyat fakültesi ya da başka bir fakülte olabilir. Ben, İslami bilimler dışında yan dal olarak, basın yayın ve halklar ilişkiler de okudum. Sosyal bilimler veya ilahiyat olabilir diye düşünüyorum.“ sözleriyle cevap verdi.
Hülya Sancak- KÖLN