Haberler

49 yıl sonra tekrar buluştular, anılarını paylaştılar

15-16 yaşlarında Almanya’ya gelenler 49 yıl sonra tekrar buluştular...Almanya`ya 1970 yılında çıraklık eğitimi için gelen 60 öğrenciden 33`ü, 49 sene sonra tekrar buluşmanın heyecanını yaşadı. Almanya`ya geldikleri yıllarda 15-16 yaşları arasında olan ve Anadolu`nun farklı şehirlerinden gelenler buluşma anında duygulu anlar yaşarken, yıllardır bir birlerini görmeyen madenci `Gurbetçiler` hasret giderdi.

Soldan; Ali Onat ve Kaşif Eğritaş Yılmaz Tırpan "49 yıl öncesi gibi heyecanlıyım" dedi Kamp-Lintfort şehrinde emekliliğini yaşayan maden mühendisi Ali Onat ve iş insanı Yılmaz Tırpan`ın öncülük yaptığı buluşmanın bundan böyle her sene devam edeceği açıklandı. Duisburg`un Hüttenheim semtindeki İmam Ustanın Yeri`nde gerçekleşen buluşmaya Almanya`nın farklı şehirlerinden gelenlerin bir birlerini tanımakta zorlandıkları görüldü. Buluşma öncesi, 49 yıl sonra tekrar ilk kez karşılaştıkları gibi heyecanlı olduğunu dile getiren Maden Mühendisi Ali Onat toplantının gerçekleşmesi için destek veren Yılmaz Tırpan ve Vahdi Duyar`a teşekkür etti. Ahirete göç edenleri rahmetle andıklarını belirtip, hasta olanlara açil şifalar dileyerek konuşmasına başlayan Ali Onat şunları söyledi:

`HEPİMİZ EŞİT ŞARTLARDAYDIK`

Buluşmada 49 yılın hasreti giderildi İbrahim Yıldırım pasaportunu çaldırdığını anlattı “Salim Sungur arkadaşımızın cenazesinde yıllardır görmediğimiz arkadaşlarımız buluşunca toplanma kararı aldık. 1970 yılında Almanya`ya gelip, Duisburg`ta bir madenci yurduna yerleştirildiğimizde hepimiz 15-16 yaşlarındaydık. Buraya geldiğimizde kimse bir birini tanımıyordu. Hiçbirimizin hedefi, arkasında da kimsesi yoktu. Hepimiz eşit şartlardaydık. Bir birimize bağlandık, destek verdik ve hayatı yaşayarak öğrendik. Almanya`da geçen 49 yıllık ömrümüze baktığımda duygulu anlar yaşıyorum. Merdivenleri tek tek tırmanarak bugünlere geldik. Biz Almanya`ya 15-16 yaşlarında işçi değil, düşünen insan, enerji dolu dinamik gençler olarak geldik. Yabancı olduğumuzu sosyal hayatta, okul yıllarında ve iş hayatında bire bir hissettik.Tek kelime bilmediğimiz Almancayı bile öğrenirken neler çektik? Şimdi çoğumuz emekli, saçları ağarmış bir şekilde aramızda. Biz hayatın bedelini ödedik, ödüyoruz ve ödemeye devam edeceğiz. Ömrümüzün acı tatlı taraflarını gördük. Toplumda en azından saygın bir yere sahip olduk. Yaşadığımız toplumda uyum konusunda Alaska`da kar kürer gibi mücadele verdik. Kar azalmadı ama çok yolları açtık diyebilirim.”

`ALİ ONAT BİZDEN KOPMADI`

Ali Onat`ın (sağda) 1973 yılında tututuğu hatıra defterine yazı  yazan Güner Öcal duygulandı 1970 yılında Düseldorf Havaalanı`na indiklerinde havanın soğuk olmasından ilk şoku yaşadıklarını dile getiren Yılmaz Tırpan, tekrar birlikte olmanın kendisini duygulandırdığını ve heyacanlandırdığını dile getirirken; “15-16 yaşlarında olan 60 arkadaşımızla birlikte Duisburg`un Rheinhausen semtinde bir yurda yerleştirildik. Hatırlarsanız ilk 6 ay Almanca öğrendik ve sonrasında imtihana tabi tutulduk. Sınavda başarılı olanlar madenciler,makina ve elektrikçiler olarak üç guruba ayrıldı. Ali Onat,meslek eğitimi sonrası eğitimine devam etmişti. Madende mühendis olmasına rağmen, işyerinde konum olarak yükseldim diyerek  bizden kopmadı ve sürekli her alanda bize destek oldu. Bu toplantının gerçekleşmesine öncülük ettiği için arkadaşımıza sizin adınıza teşekkür ederim” dedi.

Daha sonra yaşadıkları hatıraları anlatırken kimi hüzne kimi gülümsemeye neden olan emekli madencilerden bazıları şunları söylediler:

PASAPORTUMU ÇALDIRDIM

Solmaz  Demir Solmaz Demir: “Ben Karslıyım, İstanbul`da imtihana girmiştim. Kazanmışım, herhalimden gariban olduğum belli! `Sen gidemezsin` dediler. Niye diye sorduğumda; `Yaşın 18`e gelmediği için annenin ve babanın imzası olması lazım!` dediler.`Annem babam Kars`ta nasıl getireyim?` desem de kabul edilmedi, üzüntülü bir şekilde dışarı çıktım. Dalgınlıkla birine tosladım. Biri `Ne oldu oğlum, yavaş olsana` deyince gözlerim doldu. Durumu anlattım, Almanya’ya gideceğim bırakmıyorlar` dedim. İçeri girip o kargaşalıkta eşi ve kendisi babam ve annem olarak imza atttılar ve ben Almanya`ya gelebildim. Tanımadığım kişilerin bu iyliğini unutamam.”

İbrahim Yıldırım: “Ben Erzurumluyum. Sene 1970 Almanya`ya talebe olarak başvurdum ,kabul edildi. Erzurum İş ve İşçi Bulma Kurumu`nda seçilen 10 kişinin evraklarını bir büyük bir zarfa koydular. Zarfı İstanbul`a götürecek biri aranıyordu. Benimle birlikte 10 arkadaşa `İçinizde en akıllı, gözü açık kim?` diye sodular. Baktılar, baktılar akıllı diye beni seçtiler. İstanbul`a geldiğimizde emanet olan zarfı yerine teslim ettim. Sonrasında imtihanla, muayeneler başladı. Her şey tamam, kan vermeye gittiğimde pasaportumu çaldırdığımı anladım. Üç günüm kalmıştı. Bir tanıdığımın sayesinde acilen Erzuruma gittim. Kurumun şefine çıkıp; `Ben İstanbul`da pasaportumu çaldırdım` dedim. `En akkıllı diye seni seçmiştik. Sen pasaportu kaybettiysen, öbürleri kendilerini kaybetmemişlerdir inşallah` dedi. Kısa sürede pasaport çıkarmama da yardımcı oldu.

YILLAR BİZİ YIPRATMIŞ

Güner Öcal`ın 46 yıl önce Ali Onat`ın hatıra defterine yazdıkları... Kaşif Eğritaş: 1970 yılında geldiğimizde çocuk denilecek yaştaydık. Şimdi ise 65 olduk. Ömrümüzün yarısı bitti. Hepimiz evlendik, çoluk çocuk , torun sahibi olduk. Yıllar sonra bir çok arkadaşımla tekrar görüştüğüm için çok mutlu oldum.”

Güner Öcal: Yıllar sonra arkadaşlarımı görünce çok sevindim. Bazılarını tanımakta zorlandım. Aramızda olmayan hasta arkadaşlarıma şifalar diliyor, aramızdan ayrılanlara ise rahmet diliyorum. Ali Onat arkadaşımın hatıra defterine 1973 yılında yazdıklarımı gördüğümde ve okuduğumda çok duygulandım.O yılları hatırladım. Uzun saçlarımı ve bugünkü halimi gördüğümde yılların bizi nasıl yıprattığı ortaya çıkıyor. Muhabirce/ DUISBURG

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu