30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun
30 Ağustos, Türk ulusunun Mustafa Kemal Paşa önderliğinde emperyalizme karşı verdiği, Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın zaferle sonuçlandığı gündür. Bu büyük zafer 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması ile taçlanmış, Türkiye’nin tapu senedi alınmıştır. Bize bu güzel vatanı bırakan başta kurtarıcımız ve kurucumuz Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.
Atatürk, Nutuk (Söylev) kitabında Büyük Taarruz’u şöyle anlatıyor:
“20 Ağustos 1922 günü öğleden sonra saat dörtte Batı Cephesi Karargâhında, yani Akşehir’de bulunuyordum. Kısa bir görüşmeden sonra, 26 Ağustos 1922 sabahı düşmana saldırmak için Cephe Komutanı’na buyruk verdim.
20/21 Ağustos 1922 gecesi Birinci ve İkinci Ordu Komutanlarını da Cephe Karargâhı’na çağırdım. Genelkurmay Başkanı ile Cephe Komutanı’nın yanında saldırının nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir savaş oyunu biçiminde açıkladıktan sonra, Cephe Komutanı’na o gün vermiş olduğum buyruğu yineledim. Komutanlar işe koyuldular. Saldırımız, her bakımdan bir baskın biçiminde yapılacaktı. Bunun gerçekleşebilmesi için de, yığınağın ve düzenlemenin gizli kalmasına önem vermek gerekiyordu. Bundan ötürü, her türlü yürüyüş gece yapılacak, birlikler gündüzleri köylerde ve ağaçlıklar altında dinleneceklerdi.
BAŞKOMUTANLIK MEYDAN SAVAŞI
24 Ağustos 1922’de karargâhlarımızı Akşehir’den saldırı cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirdik. 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan, savaşları yönettiğimiz Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha gittik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de bulunuyorduk. Sabah saat 5.30’da topçu ateşimizle saldırı başladı.
… Yenilen düşman ordusunun büyük kuvvetlerini 30 Ağustos’a değin, Aslıhanlar yöresinde çevirdik. 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve tutsak kıldık. Düşman ordusunun Başkomutanlığını yapan General Trikopis de tutsaklar arasındaydı.
…31 Austos 1922 günü ordularımız, ana kuvvetleriyle İzmir’e doğru yürürken başka birlikleriyle de düşmanın Eskişehir ve kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı. (Söylev, Cilt 1-2, Çağdaş Yayınları, Basıma hazırlayan Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu s. 362-363)
30 Ağustos Zaferi emperyalizme indirilmiş en büyük darbedir. Dünya halklarının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine örnek olmuştur. Atatürk, büyük zaferi şöyle değerlendiriyor:
“Her evresi ile düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve utkuyla sonuçlandırılmış olan bu savaşlar, Türk ordusunun, Türk subaylarının ve komutanlarının yüksek güçlerini ve yiğitliklerini tarihte bir daha saptayan ulu bir anıttır.
Bu anıt, Türk Ulusu’nun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz anıtıdır. Bu sonucu yaratan, bir ulusun çocuğu, bir ordunun Başkomutanı olduğum için, sevincim ve mutluluğum sonsuzdur.” (Nutuk, s. 364)
LOZAN ANTLAŞMASI TÜRKİYE’NİN TAPUSUDUR
Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923’te İsviçre`nin Lozan kentindeki Rumine Sarayı’nda imzalanmıştır. Atatürk, “Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevres Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir.ˮ der.
Sevr’in planlayıcısı İngiltere Başbakanı D. Lloyd George 28 Temmuz 1923 günü Daily Telegraph gazetesinde çıkan makalesinde; “Lozan’da Türkiye’nin başarısı, medeniyetin yenilgisidir” itirafında bulunmuştur.
LOZAN GÖRÜŞMELERİ ÖNCESİ
Tarihçi Sinan Meydan, Lozan öncesi duruma açıklık getiriyor: “İsmet Paşa, Kasım 1922’de Lozan’a giderken Türkiye, 1912-22 arasındaki on yıllık savaştan yeni çıkmıştı. Aç, sefil, savaş yorgunu 14 milyon insan bir an önce barışa kavuşmak istiyordu.
Lozan Konferansı devam ederken İstanbul ve Çanakkale Boğazları işgal altındaydı. Boğazlar’da İngilizler, İzmir Limanı‘nda Fransız savaş gemileri vardı. Türkiye, Lozan’a Kurtuluş Savaşı’nın galibi olarak giderken, Müttefikler Türkiye’yi 1. Dünya Savaşı’nın mağlubu olarak görüyor, Türkiye’ye üç dört yılın değil, Atatürk’ün ifadesiyle, “Son 300-400 yılın hesabını sormakˮ istiyorlardı. İsmet Paşa, Lozan’da kendisine TBMM tarafından verilmiş olan 14 maddelik bir talimatnameye uygun hareket etti.ˮ 24 Temmuz 1917, Sözcü
İsmet İnönü, Lozan’da güçler dengesini iyi hesap ederek ve Atatürk ile sürekli irtibat kurarak sekiz ay süren bir diplomasi savaşı vermiş ve İstiklâl Harbi’mizi diplomatik savaşla taçlandırmıştır. Lozan Antlaşması gerçekçidir, bu yüzden günümüze kadar gelmiştir. Lozan Antlaşması süreli değildir; Türkiye Cumhuriyeti var oldukça sürecektir.
LOZAN’IN KAZANIMLARI
Lozan Antlaşması ile taraflar arasındaki anlaşmazlıklar giderilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları tanımlanmış, barış sağlanmış, Türkiye Cumhuriyeti, İtilaf Devletleri tarafından resmen tanınmış, kapitülasyonlar kaldırılmış, Rum ve Ermeni iddiaları sonlandırılmıştır.
Lozan Antlaşması’yla Batılı devletlerle ilişkilerimiz yumuşamış, devrimler ve iktisadi kalkınma için zemin hazırlanmış; limanlar, madenler, demiryolları millileştirilmiş, fabrikalar kurulmuş ve yeni demiryolları yapılmış, planlı, devletçi bir kalkınma modeline geçilmiştir.
Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli ve tapusudur. Lozan, Cumhuriyetimizin ve milletimizin dayandığı en güçlü siyasi ve hukuki temeldir. Bu temelle oynamak, Lozan Antlaşması’nı tartışmaya açmak ihanettir, işbirlikçi ve mandacı olmaktır; Ortaçağ karanlığına teslim olmaktır, hilafet ve saltanat heveslilerine biat etmektir.
Emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Türk halkı Lozan’a ve Cumhuriyetimizin kazanımlarına sahip çıkacaktır.