Sivrisinekler hakkında bilmeniz gerekenler
Sivrisinekler usandırıcıdır ve birçok hastalığın taşıyıcısıdır. Ama sivrisinekler neden illâ ısırırlar, hiç mi faydaları yoktur?
Almanya`da ne tür sivrisinekler var?
Sivrisinekler, bitmez tükenmez vızıltıları ve kaşındıran ısırıklarıyla yaz aylarının rahatsız edici, sinir bozucu yaratıklarıdır. Ancak, bizi her zaman aynı tür sivrisinek rahatsız etmez! Almanya`da 28 farklı sivrisinek familyası yaşar. Bunların 4`ü bizi ısıran türleri kapsar; (1) Yaygın sivrisinekler: Kan emen sivrisineklerin en büyük ailesidir. Almanya`da yaklaşık 50 farklı türü yaşamaktadır. Kahverengimsi vücuda ve koyu renkli bacaklara sahip olanları en yagın olanlarıdır. Almanya`nın güney bölgelerinde Asya kaplan sivrisineği gibi bazı egzotik türlere de rastlanmaktadır. Aslen Güneydoğu Asya`dan herhangi bir şekilde Almanya’ya gelmiş olan bu sivrisinekler çizgili kaplan görünümleriyle tanınırlar. (2) Sakallı tatarcıklar: Almanya`da yaklaşık 200 farklı türü yaşar. Kemerli bir sırtı ve uzun, kahverengi-beyaz kanatları vardır. Çoğunlukla sığır gibi çiftlik hayvanlarını sokarlar ve bu nedenle çiftlik hayvanı sayılarının yüksek olduğu bölgelerde daha sık bulunurlar. (3) Kara sinekler: İsim benzerliği olsa da, kan emmeyen sıradan karasinekle karıştırmayınız! Almanya`da bu ailenin 50 farklı türü yaşamaktadır. Kara sinekler siyah, küçük ve dolgundur. Kısa kanatlarıyla da tanınabilirler. Çoğunlukla nehirlerde yaşar. (4) Kelebek sivrisinekleri: Almanya’da 110 farklı kelebek sivrisineği türü yaşamaktadır. Kum sinekleri, en tanınmış temsilcileridir. Kaplan sivrisineği gibi, aslen Almanya’ya Güneydoğu Asya`dan gelmiş olan bir türdür. Küçük ve açık kahverengidir. Kum sivrisinekleri genellikle ahırlarda ve binalarda bulunur.
Sivrisinekler neden ısırır?
Sivrisinekler aslında bitkilerle beslenirler, yapısal ve işlevsel olarak bir enjektör iğnesine benzeyen sivri uçlu hortumlarıyla yapraklardaki şeker içerikli özütü, çiçeklerden de nektarı emerler. Sivrisinek erkekleri bu diyetten gayet memnundur, ancak dişiler, yumurtalarının olgunlaşabilmesi için proteine ihtiyaç duyarlar! Ve biz insanlar tam da bu dönemde devreye gireriz. Dişi sivrisinekler proteince zengin kanımızı emmek için sivri uçlu hortumlarıyla bizi ısırırlar/sokarlar ve aynı zamanda deriyi delerek kılcal damarlara ulaşırlar. Kara sinekleri ve sakallı tatarcıklar ise sokmadan deriyi yırtıp açarak kılcal damarlara ulaşırlar. Ve kanımız böylece emilmeye başlanır. Isırma anında sivrisinekler, ısırılan bölgeye tükürük salgılar. Tükürüğün içerdiği maddeler, damarları genişletir ve kanın pıhtılaşarak katılaşmasını engeller. Böylece sivrisineğin sürekli kan emebilmesi sağlanmış olur. Isırıkla salgılanan tükürüğün ayrıca uyuşturucu etkisi de vardır. Bu sayede ısırılan bölge uyuşacağı için, biz bu sırada kanımızın emildiğini hiç hissetmeyiz. Uyuşturma etkisi, sivrisineğin kana doymasıyla azalır. Ardından bağışıklık sistemimiz durumu nihayet fark ederek allerjik bir karşı reaksiyon başlatır: Sivrisineğin türüne bağlı olarak, ısırık bölgesi kaşınmaya, kızarmaya ve/veya şişmeye başlar. Bu tepkiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Kara sinek ısırığı oldukça derindir, büyük şişkinliklere sebep olur, dolayısıyle sancısı çok şiddetli hissedilir. Bunun yanı sıra, baş dönmesi ve baş ağrısı da diğer şikayetler olarak görülebilir. Her sivrisinek, kan emmek için biz insanları tercih etmezler. Kuşları, sürüngenleri veya kurbağa, semender gibi amfibileri de tercih eden sivrisinekler vardır!
Sivrisinekler neden bazı insanları daha fazla ısırır?
Sivrisinek hep bazılarımıza musallat olurken hemen yanımızdaki bazılarımıza bir kez olsun konmamışlardır bile. Sivrisineklerin bu davranışını çoğumuz tecrübe etmişizdir. Ancak, kimimizin sahip olduğunu iddia ettiği “tatlı kanın“ sivrisinekleri cezbettiği iddiası gerçek değildir! Sivrisinekleri en çok cezbedenler, “nefes, vücut kokusu, giysi ve vücut sıcaklığıdır“… Soluyarak verdiğimiz karbondioksit (CO2), sivrisinekler üzerinde en önemli cezbedici etkiye sahiptir. Bazı kişiler nefesleriyle, diğerlerine göre daha fazla karbondioksit verirler ve maalesef sivrisineklerin daha sık tercihleridirler. Vücut kokusu nefesten farklıdır. Laktik asit, ürik asit ve amonyak gibi vücut kokusuna neden olan ter bileşenleri de sivrisinekleri çeker. Terledikten sonra yıkanmak/duş almak ve giysi değiştirmek ısırılmayı azaltır. Giysilerimizin rengi ve türü de sivrisinekleri etkiler. Sivrisinekler koyu renkleri daha iyi tanıyabilidikleri için koyu tonda giyinmiş insanlara daha sık uçarlar. Ayrıca koyu ton, sivrisineklere görünmezlik avantajı da sağlar. Bu yüzden giyimde tercihimiz uzun, açık renkli giysiler olmalıdır. Bir diğer önemli faktör ise vücut sıcaklığıdır. Vücut sıcaklığı ne kadar yüksekse, sivrisineklerin ısırması o kadar muhtemeldir. Bu nedenle sivrisinekler, örneğin sporculara ve hamile kadınlara daha sık konarlar. Ayrıca alkol de vücut sıcaklığını yükseltebileceği için sivrisinekleri çekebilir.
Sivrisinek ısırdıysa…
Her şeyden önce, ısırılan bölgenin kesinlikle kaşınmaması gerekir. Aksi halde, yara açılarak kir ve patojenler bölgeye nüfuz eder. Bu da yaranın yangılanmasına (iltihaplaşmasına) sebep olabilir. Bölge, kaşıma yerine, sabun ve suyla iyice temizlenmeli ve ardından soğutulmalıdır! Sokmanın sebep olduğu allerjik tepkiler genellikle on dakika sonra azalır. Su ve kabartma tozu karışımından oluşan çözelti veya eczaneden temin edilebilen anti-histamin içerikli merhemler kaşıntıya karşı faydalı olur. Genel olarak sivrisinek ısırıklarının yol açtığı allerjik tepkiler zararsızdır ve herhangi bir önleme gerek kalmadan kendiliğinden geçer. Fakat bölgedeki şişlik ciddi boyutlardaysa, bunun yanı sıra ateş veya baş ağrısı gibi şikayetler de varsa, doktora gitmek elzemdir.
Sivrisinekler hastalıkları nasıl bulaştırır?
Sivrisinekler sıtma, sarı humma veya dang humması gibi hastalıkları ısırıklarıyla insanlara bulaştırabilirler. Kan emerek beslenen sivrisinekler, potansiyel olarak tüm patojenleri (hastalık yapan mikroorganizmaları) bünyelerine alabilirler, ancak bunların hepsini bulaştırmazlar! Aksine, birçok sivrisinek belirli bir mikroorganizma türüne uzmanlaşmıştır. Örneğin, anofel adı verilen sivrisinek türü sıtma (malarya) virüsünü yayarken, kaplan sivrisinekleri dang ve sarı humma virüslerini bulaştırır. Ancak Almanya için herhangi bir tehlikenin olmadığına işaret eden uzmanlar, şu ortak görüşte buluşuyor: Hastalık taşıyıcı sivrisinekler bizde de olmasına rağmen, bunlarla bulaşan tropikal hastalıkların ülkemizde görülme ihtimali çok azdır. Çünkü sivrisinekler ancak ve ancak hastalıklı (virüslü) bir kişinin kanını emerek kendilerine geçen hastalığı (virüsü), yine kan emerek başka bir kişiye bulaştırabilirler. Ve (henüz) Almanya`da bu tür vakalara rastlanmamıştır. Buna rağmen, son yıllarda Güney Avrupa`da, yerel olmak üzere, dang humması, sıtma ve Batı Nil humması gibi vakalar görülebilmektedir. Dolayısıyla, sivrisinekler hakkındaki araştırmalar tekrar yoğunluk kazanmıştır!
Sivrisineklerle nasıl mücadele edilir?
Sivrisinekler uluslararası bilim adamlarının araştırma gündeminde en üst sıralarda yer almaktadır! Bu vesileyle sivrisineklerin hangi hastalıkları yaydıklarını anlamanın dışında, özellikle hastalık bulaştırma biyolojisi üzerine yürütülen araştırmalar büyük önem arz etmektedir. Genetiği değiştirilmiş sivrisinekler ile yürütülen çalışmalar, etik olmadıkları gerekçesiyle tartışmalı projeler olsa da, sivrisineklerle mücadelede yüksek başarı vaat ederler. Buradaki strateji şudur: Erkek sivrisinekler, belirli genlerinin değiştiririlmesi ardından serbest bırakılır. Çiftleştiklerinde, değişikliği yavrulara aktarırlar. Dişi larvalar, değiş tokuş edilen genlerle yaşayamaz ve ölürler. Sonuçta bu strateji, (1) gelecek diğer sivrisinek neslinde – bizi ısırıp hastalıkları bulaştırabilecek – daha az dişi sivrisineklerin olacağı anlamına gelir ve (2) dişi sivrisineklerin zamanla yok olmasına da yol açar. Böylece popülasyon nesilden nesile küçülecektir. Bu projenin uygulamasına, halihazırda bir İngiliz biyoteknoloji şirketi tarafından Brezilya`da başlanmıştır. Aynı şirket Florida`da 2021 yazında 750 milyon genetiği değiştirilmiş sivrisineğin doğaya bırakılması onayı almıştır. Proje, sivrisinek genine sahip insanların ekosistemi değiştireceğini ve uzun vadede hayvan ve bitki türlerinin de bundan zarar göreceğini ileri süren çevreciler ve doğa koruyucaları tarafından şiddetle eleştirilmektedir.
Sivrisinekler neden faydalıdır?
Evet şaşırtıcı da olsa, sivrisinekler ekosistem ve dolayısıyla insanlar için çok faydalıdır! (1) Sivrisinekler, kakao ağacı dahil birçok bitki türünün tozlaşmasını ve dolayısıyla üremesini sağlar. Sivrisineksiz bir dünyada çikolata daha az olurdu. (2) Sivrisinekler, birçok böcek türü, kurbağa, semender ve kertenkele için önemli bir besin kaynağıdır ve ev kırlangıcı gibi bazı kuşların da besin listesine dahildir. (3) Sivrisinek larvalarının da önemli faydaları vardır. Nehirler veya akarsular gibi su kütlelerinde gelişen sivrisinek larvaları oradaki suyu filtreleyerek temizlerler. Ayrıca, metabolizmaları sayesinde azot gibi besin maddeleri bitkiler için kullanılabilir hale gelir. (4) Son olarak, sivrisinekler balık larvaları için de önemli bir besin kaynağıdır.
Muhabirce/ Dr. Ercan Çalışkan/ DÜSSELDORF
*Foto: Volkmar Becher, Gemeine Stechmücke [CC0 1.0]
Kaynak: www.quarks.de
Türkçeye orijinal haline bağlı kalınarak çevrilen metin içeriğine ilişkin yasal sorumluluk kaynak olarak kullanılan siteye aittir.