Bakan Pakdemirli: “Türkiye’de GDO’lu ürün üretilmiyor”
Bazı temaslarda bulunmak üzere Almanya’da bulunan T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr.Bekir Pakdemirli, Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu ve beraberindeki heyetle , KRV Eyaleti Başkenti Düsseldorf’ta, T.C. Düsseldorf Başkonsolosluğu Rezidansı’nda bir grup iş insanı ile bir araya geldi.
Etkinliğe gıda ve ilgili sektörlerde faaliyet gösteren iş insanlarının yanı sıra, ATİAD, ATGB gibi, iş insanlarının oluşturduğ çatı örgütleri yöneticileri ve temsilcileri katıldı. Ayrıca T.C. Düsseldorf Başkonsolosluğu Başkonsolos Yardımcısı Fatma Taşan Cebeci, Muavin Konsolos Zeynel Abidin Kılıç, Ticaret Ataşesi Anıl Gürtuna etkinlikte hazır bulundu.
KARAARSLAN: YATIRIMCILARIMIZIN BU EYALETE İLGİSİ ÇOK YÜKSEK
Resmi konuttaki davette T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Ayşegül Gökçen Karaarslan kısa bir selamlama konuşması yaptı. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin (KRV), fiziki olarak kimi Avrupa ülkelerinden büyük ve nüfus yoğunluğu en fazla eyaletlerinden biri olduğunu belirten Başkonsolos Karaarslan, KRV Eyaleti ile Türkiyenin de ekonomik-ticari ilişkilerine dikkat çekti: “Geçen yıl itibari ile KRV eyaleti ile Türkiye arasında 3.4 milyar euroluk ihracat ve 3,3 milyar euro ithalat hacmi gerçekleşti. Yatırımcılarımızın bu eyalete ilgisi çok yüksek. Hatta geçen yıl Türk yatırımcı sayısı en yüksek düzeye ulaştı ve 1. sıraya yerleşti” sözleriyle ekonomik ilişileri özetleyen Karaarslan, Almanya’daki Türklerin de en yoğun yaşadığı eyaletin Kuzey Ren Vestfalya olduğunu ifade etti.
SİZİN BURADAKİ TEMSİLİYETİNİZ ÇOK ÖNEMLİ
Bakan Dr. Ekrem Pakdemirli ise konuşmasında Almanya’daki Türklerin Türkiyeyi en iyi şekilde temsil ettiklerine dikkat çekerek, “Türk insanının belki de Özal ile başlayan bir macerası var: Yurtdışında kapıları çalmak müteşebbislik yapmak, bir çaba ortaya koymak. Mesela Anuga`ya baktığımız zaman oraya gelen İtalyan 100 sene önce kapı çalmaya başlamış ama biz 30 senedir kapı çalıyoruz.
Artık yavaş yavaş Türklerin müteşebbisliği, çalışkanlığımız, insanlığımız, doğruluğumuz, dürüstlüğümüzle bir çoğunun ötesine geçmeye başladık, bu da son derece memnuniyet verici. Sizin buradaki bu temsiliyetiniz Türk insanın varlığı son derece önemli. Bugün Almanya`daki Türkler artık ikinci üçüncü kuşak olarak Türkiye zenginlik ve katkı veren insanlar oldunuz” dedi.
ÜRÜNLERE HİKAYE YÜKLEYEREK SATMA İMKÂNIMIZ OLABİLİR
Daha sonra gıda sektörünün önemine ve yapılması gerekenlere dikkat çeken Bakan Pakdemirli, konuşasına örneklerle devam etti:
“Gıda tohumdan çatala kadar, ağzımızdan midemize kadar olan zincirde en dikkat ettiğimiz alan, son derece önemli yatırımlarınız da çok önemli ama artık biraz daha kurumsallaşmak lazım. Türkiye`de hâlâ harekete geçmeyi bekleyen çok büyük bir potansiyel var sizler de bu konuda köprü olmaya aday iş adamlarısınız. Türkiye`nin 2500`den fazla coğrafi işaretli, olmaya aday, potansiyel gıda var. Bunun anlamı şu binlerce ürünü çok daha fazla katma değer yükleyerek anlam ve hikaye yükleyerek satma imkanımız olabilir. Mesela Bursa`mızın bir siyah inciri var. Bir tanesini İngiliz Kraliyet ailesine mensup bir gelin hamileyken yiyor ve diyor ki, `bu incirden çok büyük lezzet aldım, bu çok güzel bir incir’ bugün o incir, sadece bu hikayeden dolayı i̇ki misli daha fazla fiyata satılabiliyor. Yani bizim ürünlere anlam yüklemeye öğrenmemiz lazım. Anlam yüklenecek o kadar çok potansiyel ürünümüz var ki, yani Kars`ın kaşarından tutun Türkiye coğrafyasında belki 500`den fazla peynirimiz var ve bunların hepsini de artık dünyaya tanıtmanız lazım. 21. yüzyılda dünyanın zenginliğinden, Avrupa`nın zenginliğinde refahından payı sadece parmesan peyniri almamalı, bizim peynirlerimiz de almalı.
SİZLERDEN PROJELER GELMELİ
Burada yapılabilecek çok şey var. Tabii devlet olarak biz de her zaman yanınızdayız ama şu var; devlet bir yerden bir yere direksiyon kırdığı zaman biraz zaman alıyor yani özel sektörün dinamizmi devlet de her zaman olmuyor. O yüzden sizlerden proje akmalı fikirler gelmeli bizim de burada mümkün mertebe destek olmamız lazım. Bugün itibarıyla Türkiye Avrupa`da tarımsal hasıla da birinci, dünyada da 7. sırada yani genel itibariyle baktığınız zaman Türkiye başarılı. Oysaki arazilerimiz Avrupa`ya göre çok daha ufak, planlama ve örgütlenme konusunda Avrupa`nın birçok ülkesinden daha gerideyiz. Mesela Fransa`da 15.000 kooperatif var bunlardan 86 milyar Euro ciro geliyor. Türkiye`de ise 5 milyar euroyu geçmiyor, bizde de 15 bin kooperatif var. Yani bizim de ülkemizde eksiklerimizin olmasına rağmen Türkiye şu an iyi bir performans gösteriyor. Ama bu performansı daha iyiye götürmek mümkün.
TÜRK ÜRÜNLERİNE ÇOK DAHA FAZLA PARA VERMEYE HAZIR PAZARLAR VAR
Her biriniz birer elçi olarak mutlaka kendinize bir şeyler seçin. Dünyada hazır pazarlar var. Örneğin Japonya. Gittiğimde bir meyve götürdüm, hep soruyorlar `bunun hikayesi nedir nerede yetişiyor? Tamam bunun hikayesini araştıralım.`
Dünyada Türk ürünlerine çok daha fazla para vermeye hazır pazarlar var Türkiye`nin şöyle bir avantajı var Türkiye GDO`lu bir pazar değil yani genetiği değiştirilmiş organizmalardan ari bir ülkeyiz. Türkiye`de GDO`lu bir ürün üretilmemekte ve tamamen sağlıklı ürünler üretilmekte. Bunun faydasını aslında Türkiye yeterince göremiyor.
TÜRKİYE’NİN HELAL GIDA PAZARINI DA DOMİNE ETME ŞANSI OLABİLİR
Bir diğer alanda da ne yazık ki istediğimiz yerde değiliz; helal gıda ile ilgili biraz daha çalışırsak Türkiye, Müslüman dünyasındaki helal gıda pazarını da domine edebilir etme şansı olabilir diye düşünüyorum. Gübre konularında da burada da gübre ile ilgili girişimcilerin olduğunu duymak sevindirici. Türkiye`de bizim de şu anda yapmaya çalıştığımız teşviklerle daha çok doğal, doğala özdeş ya da organik gübre üretimini desteklemek.” Toplantının soru cevap bölümünde ise basın mensupları salondan ayrıldı.
Muhabirce/ Hülya Sancak- DÜSSELDORF