Haberler

Bizde eksik olan ne?

Cihan Pehlivan Doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insan, bilgiyi dış dünyadan edinir. Binlerce tecrübe ve  denemeden sonra, insanda bilgi oluşur. Mesela, çocuk yuvarlak bir nesnenin yuvarlanmasını binlerce defa denedikten sonra, çocukta “Yuvarlak olan nesneler yuvarlanır” bilgisi oluşur ve bu bilgi temel bilgi olarak edinilir. Birşeyin yapısını, doğasını bilmek bilgidir, malumat ile karıştırılmamalıdır. Bilgiler insanın zihninde hatıralar (temel, değişmeyen bilgiler) şeklinde depolanır. Hatıralar zihni uyarır ve uyandırır. Bunun için ilginç varlıkları gözlemlemek, müşahade etmek büyük öneme sahiptir.

İnsanoğlu rahatına düşkündür. Yapısında acı ve meşakket veren bir şeyi istememe vardır. O hep kendisine rahatlık veren, haz sağlayan ya da sevindiren şeylere arzu ve şehvet duyar. Bütün bunları doğası gereği ister.

Bir de oluşması ve olgunlaşması yıllar alan akıl melekesi vardır. Düşünme işlemi ya da akıl yürütme çabayla gerçekleştiği için kişiye zahmet vermektedir. Insanın bilgi seviyesine göre az ya çok zorlanıp zorlanmaması buna göre değişmektedir. Bu yüzden düşünmek, yazmak, ders almak, ders vermek ve geleceği tasarlamak, planlamak insana zor gelmektedir. Çünkü insanın doğasında zahmetli olan bir şeyin talep edilmesi yoktur. Hele uzun süreli bir eğitim ve öğretim, insana meşakkatli gelmektedir. Bu nedenle gençler okumanın sonuçta vereceği ve kazandıracağı ödül ve imkanlardan haberdar edilmeli ve bu konuda ikna edilmelidir. Bu süreçte akıl da onu, geleceğini düşünmesi ve hazırlık yapması konusunda sürekli rahatsız edici bir şekilde içten içe huzursuz edecektir. Ona aklını kullanmasını, çalıştırmasını yoksa sonunun hiç de iyi olmayacağını bildirmektedir.

Gelelim bu ayki asıl meseleye. Ilkokul öğrencilerinin gelecek yıl hangi okullara gidecekleri belli oldu. Bazı aileler öğretmenlerin tercihlerini kabul ettiler, bazıları da kabul etmediler. İtiraz edenler genellikle başarılı oldular, diye  düşünüyorum. Bu arada birkaç aile ile görüşmem oldu. İtiraz eden bir Rus veliye sordum: “Neden okulu değiştirmek istiyorsunuz?” Cevabı şu oldu: “Oğlumun iyi bir okulda okumasını istiyorum.” Buna karşılık, öğretmen tarafından hem süper hem de normal lise tavsiye edilmiş bir ailemiz ile konuştum ve sordum: “Niçin çocuğunuzu süper liseye değil de normal liseye yazdırdınız?” Cevap şu oldu: “Zorlanmasın hocam!”

Soru şu: Acaba zorlanan, çocuk mu? Yoksa aile mi?

Eğitim ve öğretim sadece çocuk için değil, anne ve baba için de uzun, zor ve meşakkatli bir iş. Ama buna rağmen bu konuda birbirimizi ikna etmek zorundayız.

İçinde yaşadığımız Alman toplumunu bu konuda örnek almalıyız. Bilgi peşinde koşan bu toplum, diğer milletlerle bir yarış halindedir ve bunu bir yaşam sitili haline getirmişler. Çünkü bilginin kendi toplumlarına faydasını görmektedirler. Bu nedenle gençlerimizi bilgi peşinde koşan ve bunu alışkanlık haline getiren Almanlar gibi yetiştirmeliyiz. Bu karakter, huy ve alışkanlığı onlara aşımalıyız. Bizde eksik olan bu.

Geleceğimiz ikisinin de ikna edilmesine bağlı. Yoksa eski tas eski hamam.

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu