Duygu Dişçi: İdeallerim maddiyattan daha önemli
Sevgili Muhabirce okurları, gazetemizin bu ayki ayın konuğu köşesinde henüz hayatının baharında olan, 6 yabancı dil konuşabilen bir genç kızımızı sizlere tanıtacağız. Ağrı’nın Eleşkirt ilçesinden Almanya`nın Essen şehrinde ailesinin rızkını aramaya gelen Suat-Necla Dişçi’nin iki çocuğundan biri olan Duygu Dişçi.
Duygu Dişçi, 27 yaşında. Düsseldorf Heinrich Heine Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2014 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede iki buçuk yıl araştırma görevlisi olarak çalıştı. Savcı olma yolunda gün sayıyor.
Pehlivan: Duygu kendini kısaca tanıtabilir misin?
Duygu Dişçi: 21 Ağustos.1990 tarihinde Essen şehrinde hayata gözlerimi açtım. İşçi bir ailenin ilk çocuğuyum. Benim gibi okumayı seven bir de erkek kardeşim var. Sedat da bu sene Bochum Üniversitesinde hukuk okumaya başladı. 1996-2000 yılları arasında ilk okulu bitirdikten sonra öğretmenlerin Gesamtschüle veya Realschule tavsiyelerine rağmen ailemin diretmesi ile Essen Borbeck`teki Mädchengymnasium`a ( Kız Lisesi) gittim. 2009 yılında oradan mezun olduktan sonra Heinrich Heine Üniversitesi`nde ki üniversite serüvenim başladı.
Pehlivan: Ailemin diretmesi (zorlaması ile) dedin. İstemediğin, belki de kapasitenin üstündeki bir okula gitmek seni nasıl etkiledi?
Duygu Dişçi: Ben istemeyerek Mädchengymnasium`a gittim. İlk yıllarımda çok iyi değildim ama 7. sınıftan sonra okulu, dersleri sevmeye başladım. Bu dönemde dillere karşı özel ilgim oluştu, yeteneğimi fark ettikten sonra sevmeye başladım. O gün, bugün annem ve babama teşekkür ediyorum. O okulu seçtikleri için. İyi ki beni zamanında dinlememişler. Bana kalsa ben mahalledeki arkadaşlar gibi Gesamtschule`yi tercih ediyordum. Çünkü o yaşlarda hiçbir şeyin farkında değildim. Çok disiplinli ve sıkı bir yönetimde büyüdüm. Bugün böyle prensip sahibi, disiplinli olmamı ona borçluyum.
Pehlivan: Dillere karşı bir ilgim oluştu dedin. Kaç dil konuşabiliyorsun?
Duygu Dişçi: Evet dil öğrenmek Allah vergisi sanki. Çok çabuk öğrenebiliyorum. Şu anda, Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Rusça ile birlikte 6 dil konuşabiliyorum. Zaman bulursam daha değişik diller de öğreneceğim.
Pehlivan: Peki hem Gymnasium, hem dil öğrenme ve sonrasında üniversite hem de hukuk fakültesi. Bunları nasıl başardın?
Duygu Dişçi: Benim buralara gelmem bir mucize değil. Öyle görünse de arkasında bedeller yatıyor. En önemli faktörlerden biri annem ve babamın desteği ve sabrı. Bu yolu tek başıma bu şekilde yürüyemezdim. Onların hakkını kolay kolay ödeyemem.
Pehlivan: Bedeller ödedim dedin. Ne gibi bedeller?
Duygu Dişçi: Çocukluğum ve gençliğim lay lay lom geçmedi. Hep oradan oraya koşuşturuyordum. Bunun yanında sosyal etkinliklerden de uzak kalmadım. Yabancı kökenli olmamızdan dolayı hep bir fazla koşturdum. Yoruldum.
Pehlivan: Yoruldum diyorsun, bir fazla koşturdum diyorsun. Pişman mısın? Ayrımcılığa uğradın mı?
Duygu Dişçi: Asla pişman değilim. Çok şükür keşke diyeceğim bir durumum yok. Ailemin ve Türk Toplumunun gururu olmak tüm yorgunluğumu aldı. Bundan sonra da bu uğurda hizmet vereceğim. Haksızlık olmuyor mu yaşadığımız ülkede? Maalesef oluyor ama buna rağmen mücadele etmek gerekiyor. Azimle çalışmak çabalamak lazım. Tabii bu kolay bir tercih değil. Arkaya yaslanıp “zaten benim bir yerlere gelmemi istemiyorlar bende geriye çekiliyim en iyisi “kolay bir yoldur. Uzun vadeli sesimizi duyurmak istiyorsak hayallerimizin isteklerimizin peşinden koşmamız gerekiyor. Siz bu çabayı gösterirseniz. Birileri muhakkak sizi kabullenecektir. Ben Okulda gözde öğrenciydim. Çok az yabancı vardı. Türk sayısı ise daha azdı. Haksızlığa uğramadım diyebilirim. Bu benim çabamla da alakalıydı. Çok çalıştım. Sosyal aktivitelerde bulundum. Böylelikle açık vermedim ve kimseye ayrımcılık ya da haksızlık yapması için fırsat vermedim.
Pehlivan: 2014 yılında Hukuk Fakültesini bitirdin. Peki bu süreçten sonra bu zamana kadar ne yaptın?
Duygu Dişçi: Başarımdan dolayı üniversiteyi burslu okudum. Bursu almam okul müdürümün tavsiyesi ve raporu üzerine oldu. Bu süreçte ki başarımı gören Üniversite den hocalarım, Hukuk fakültesinde öğretim ve araştırma görevlisi olarak çalışmamı sağladı. Bu sürede doktora tezimi yazdım. Şimdi Sonucunu bekliyorum.
Pehlivan: Kendini kısa tanıtırken “Savcı “olmak istediğini söyledin. Neden?
Duydu Dişçi: Çocukluktan beri hukuk okumak istiyordum. Neden sorsanız, cevabım çocuk yaşından beri haksızlığa adaletsizliğe gelemediğim için olur. Yazı ve konuşma konusunda iyiyimdir bunlarda hukukçu olarak önemli faktörler. Bu bölümü bunun farkında olarak seçtim. Avukat olarak çalışmak istemiyorum. Çünkü tek taraflı savunma bana uymuyor. Kendi alacağım gelir için ve menfaatim için insanları savunmak istemiyorum. Adalet bu şekilde sağlanamıyor bence. Fikrim ne işe ona göre bir karara varmak istiyorum. Müvekkilin menfaatine göre karar vermek istemiyorum. İdeallerim maddiyattan daha önemli.
Pehlivan: Savcı olmayı başaramazsan alternatif düşüncen ne olur?
Stajımda bu işin bana uygun olduğunu gösterdi. Bu işi üç ay boyunca çok severek yaptım. Aldığım referanslarda bu yönde çok pozitif. Tabi ki B planım var. Üniversite bittikten sonra Öğretim görevlisi olarak derslere girmek beni çok ama çok gururlandırdı. Geleceğin savcılarının, hakimlerinin, avukatlarının dersine girmem tarif edilmeyecek kadar güzel bir duygu verdi. B Planı bu olabilir. Ders verme konusunda yetenekliyim diyebilirim. Gençlere anlayacakları bir şekilde genç diliyle bir şeyler öğretebiliyorum.
Pehlivan: Hobilerin ve sosyal yaşantından biraz bahseder misin?
Duygu Dişçi: Hobilerim spor, dil öğrenmek, okumak, yemek yapmak (annemle beraber facebook`ta yaklaşık 3.600 üye kapsayan Mutfak Dünyası diye bir sayfamız var). Fotoğraf çekmek. Üye ve aktif olduğum bir dernek var, adı InteGREATER e.V. Bu dernek siyasi ve dini yönden tarafsız. Benim gibi yabancı kökenli gençler okullara ve başka gençlerin bulunduğu kurumlara gidiyoruz. Orada öğrencilere kendi hayatları ve eğitimi için motivasyon veriyoruz, destek çıkıyoruz. Bunu kendi hayat hikayemizden anlatarak sağlıyoruz. Almanya’nın farklı şehirlerinde böyle gruplar var; ben Duisburg/Essen grubunda aktif bir üyeyim. Bizi davet eden okullara ve derneklere grupça gidiyoruz. Gün geçtikçe grubumuz büyüyor ve bizi davet eden okul sayısı artıyor.
Pehlivan: Duygu, kendini son derece iyi yetiştirmişsin. Burada sık sık anne babanın hakkını teslim ettiğini gözlemledim. Umuyoruz ki seni geleceğin savcısı olarak göreceğiz. Sen anne babalara ve gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursun? Bunları birkaç başlıkla sıralayabilir misin?
Duygu Dişçi: Bir öğrencinin ebeveynleri arkasında durmuyorsa eğitimini iyi bir şekilde tamamlaması çok zor. Bilinçli anne baba şart. Biz gençlere kalsa zaten belirli bir yaştan itibaren okuldu, eğitimdi önemsemiyoruz. Anneme ve babama karşı görevimi topluma faydalı işler yaparak yerine getireceğim
Anne ve babamın hakkını kolay kolay ödeyemem. Tek yapabileceğim şey onların bana verdiklerini benden sonraki nesile taşımam. Herkes şanslı olamıyor bu konuda. Türk toplumumuzun gençlerinin birine bile faydam dokunursa ne mutlu bana. Bu annem ve babama karşı bir sosyal sorumluluktur. Ben bu sorumluluğun farkındayım ve ona göre yaşıyorum. Arkama yaslanıp ben başardım başkaları başarsa bana ne demiyorum. Müslüman Türk toplumumuzun gelişmesi için bende bir birey olarak sorumluyum. Bu yüzden genç yaştan itibaren daima sosyal sorumluluk projelerinde seve seve yer aldım. Daha da yer alıyorum. Hem yardımcı olabilmek için hem de Türk toplumumuzu temsil etmek için. Ne kadar sesimizi duyurabilsek o kadar iyidir.
Güven daha az stres demektir
Ben bu zamana kadar yoruldum. Bunun nedeni gereksiz stresti. Bu stres yapamama korkusundan kaynaklanıyordu. Başarılı olmanın en önemli faktörlerinden biri: kendine güvenmek ve kendini ezdirmemek, kulağa kolay geliyor ama uygulaması zor. Ben kendi yapabileceklerime daha erken güvenseydim daha az stres yaşardım.
Alman arkadaşlarımın çok faydası olsa da türk arkadaşlığının özlemini çektim. Ne lise ne üniversite yıllarımda çok Türk arkadaşım olmadı. Okulumda yaklaşık 900 öğrenciden 9 kız Türk`tü. Üniversitede farklı değildi. Yaklaşık 260 kişiden 9`u Türk`tü. Genelde Alman ortamlarında bulundum. Bana bunun faydası çok oldu. Hele de üniversitede. Odak noktamız sınavlar, dersler oldu. İyi ki öyle ortamlarda bulunmuşum. Yoksa belki hukuk bölümü gibi zor olan bir bölümü tam zamanında akşama olmadan bitiremezdim. Tabi şimdi özlemini duyduğum Türk arkadaşlarım var. Sonradan gelişti. Beni Türk ve Müslüman kimliğim ile kabul eden çok iyi Alman arkadaşlarım ve dostlarım da var. Bazı Almanlar yabancı kökenli birinin bu başarı yolunu yürümüş olmasını kabullenemiyorlar; ondan beni kabullenebilen kişilerle arkadaş olabiliyorum.
Yaşadığımız topluma kendimizi başarılarımız ile kabul ettirebiliriz
Bizler başarılı ve kaliteli işler yaparak kendimizi Alman Toplumuna kabul ettirebiliriz. Kaliteli Alman dostlarımız ile bunu başarabiliriz. Çevremdi ki Almanlarda böyle kaliteli insanlar. Almanya’da yaşıyorsak, kabul görmenin şartlarından biri Almanlarla iletişim kurabilmek. Her iki taraf birbirini daha iyi tanıması toplumumuza faydalı olur. Türkler arasında da sevmeyenim çok oluyor. Çekemeyenler çok oluyor ki ben kimseye karşı mesleğimi, statümü kullanıp hava atmam. Mütevazı olmak bir insanın kalitesidir. Ben başarılı oldukça çevremde ki insanlar azalıyor, bu bir tesadüf değil. Ama beni yolumdan asla şaşırtmaz.
Pehlivan: Siyasetin neresindesin?
Duygu Dişçi: Almanya’da Türk kökenli bir Müslüman olarak siyasi kariyer yapmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Bazı bedeller ödemeden olmaz gibi duruyor. Bu kişisel bedelleri ödemeye hazır değilim. Siyasete atılma gibi bir düşüncem yok, eskiden vardı. SPD de üyeydim ama geçen sene çıktım. Onların siyasi programının bana uymadığını fark ettim. Bana uyan bir parti olursa üye olurum. Ama yine de bizim Türklerin daha fazla siyasete dahil olmalarını isterim açıkçası. Sadece Türkiye’deki siyasetle ilgilenmek bizim buradaki yaşamımıza faydası yok. Burada yaşayan toplumumuz için her iki ülkenin siyaseti önemli.
Pehlivan: Sorularımızın dışında senin eklemek istediğin bireyler var mı?
Duygu Dişçi: Türkiye`de Anayasa Mahkemesinde stajımı Tamamlamak istiyorum
Mayıs 2017’den beri stajımı Landgericht Duisburg’da yapıyorum (Rechtsreferendariat). İki yıllık bir süreç. İlk beş ayını hâkimin yanında çalıştım. Sonra üç ay stajyer savcı oldum. Ocak ayından itibaren üç ay Duisburg’da Emniyet Müdürlüğü´nde çalışacağım. Sonra ki dokuz ayı bir avukatlık ofisinde geçireceğim. Ondan sonra 2. Staatsexamen yazacağım. (Sekiz yazılı sınav); Sonra ki kalan üç ayda kendi seçebileceğimiz bir yerde çalışacağım. Benim isteğim o sürede Türkiye’de bir devlet kurumunda üç aylık staj görmek. Anayasacı olarak (doktora tezim Alman anayasa hukuku üzerine) Anayasa Mahkemesinde bu imkânı elde edebilmek beni çok mutlu eder. Bunun için oraya müracaat etmeyi düşünüyorum. İki yılın sonunda sözlü bir sınav ile staj bitiyor. Önümde 1,5 yıl kadar bir kısa süre kaldı. Sonrası hepimize hayırlısı olsun. Türk gençliğine önem verdiğiniz, beni yazılarınıza taşıdığınız için size ve tüm Muhabirce ailesine teşekkür ediyorum. Murat Pehlivan/ ESSEN