“Türkiyesiz Avrupa güvenli değil”
Konrad Adenauer Vakfı’nın (KAS) düzenlemiş olduğu ‘Türkiye’ gündemli sempozyuma Federal Almanya Başbakanlığı dış ilişkiler daire başkanlığı yetkilileri, Federal Almanya Parlamentosu Türkiye raportörleri, uzman biliminsanları, gazeteciler ve genç lider adayları, Türkiye ile ikili ilişkiler hususunda alternatif politikalar üretmek ve önermek üzere katıldılar.
İktidar partisi CDU’nun düşünce kuruluşu olan ve Alman siyasetine yön veren temel kuruluşlardan biri olan Konrad Adenauer Vakfı ‘Türkiye’ başlıklı sempozyuma konuşmacı olarak Konrad Adenauer Vakfı temsilcisi Dr. Marcus Nicolini, Federal Almanya Başbakanlığı adına Dr. Detlef Wachter ve KAV Ankara eski temsilcisi Dr. Colin Dürkop, Federal Almanya Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu adına Dr. Andreas Nichter (CDU) ve Michelle Müntefering (SPD), bilim dünyasından Prof. Dr. Hüseyin Bağcı (ODTÜ Ankara), Dr. Ahmet Ünalan (Duisburg-Essen Üniversitesi), Dr. Günther Seufert (Stiftung Wissenschaft und Politik), Dr. Ottmar Oehring, emekli general ve strateji uzmanı Armin Staigis, Dirk Tröndle, ekonomi uzmanı Suat Bakır ve Oktay Erciyaz ve gazeteciler Baha Güngör (Deutsche Welle) ve Arif Şentürk (Almanya Bülteni) katıldılar.
Türkiye ile ikili ilişiklerin ele alındığı ve genç lider adaylarına dönük gerçekleştirilen sempozyumun sonuçları rapor halinde dış ilişkiler komisyon gündemine sunulacak.
Türkiye’nin siyasal tarihinin, temel siyasal yapılanmasının, güncel sorunlarının, jeostratejik konumunun, ekonomik yapısının, medya yapılanmasının ve güncel siyasal sorunlarının ele alındığı sempozyumda Almanya’nın son dönemde Türkiye’ye dönük sergilediği edilgen, önyargılı ve tepkisel siyasal yaklaşımları dışında alternatif siyasal stratejiler arandı.
Verheugen: Avrupa’nın güvenliği Türkiyesiz mümkün değildir
Federal Almanya Başbakanlığı, Federal Dışilişikier komisyonu ve emekli general Armin Staigis’in ortak bir dille Türkiye’nin jeostratejik önemini vurguladıkları sempozyumda, Türkiye’nin bir stratejik müttefik ülke olarak yitirilmemesi üzerinde duruldu. Emekli general Staigis dönemin ‘Genişlemeden Sorumlu’ Avrupa Birliği Komiseri Verheugen’nin 2005 yılında verdiği bir demeci hatırlatarak ‘Avrupa’nın güvenliği Türkiyesiz mümkün değildir. Yakın gelecekte Avrupa güvenliği tehdit altına girince, Türkiye’ye çok muhtaç olacağız. O yakın gelecek bugündür’ dedi.
Türkiye’nin ekonomik potansiyelinin Oktay Erciyaz ve Suat Bakır’ın sunumlarıyla dillendirildiği sempozyumda Oktay Erciyaz ‘Türkiye Avrupa’nın en büyük altıncı ekonomisi, bölgesindeki bütün sıkıntılara rağmen dünyada ilk ona doğru ilerlemekte olan genç ve dinamik bir ekonomik yapılanmadır. Yaşlanan bir Avrupa’nın Türkiye’siz dünya ekonomileri ile küresel düzeyde rekabet edebilme şansı yoktur ’dedi.
Türkiye’nin ve Avrupalı Türklerin medya yapılanmasını eleştirel bir dille anlatan Baha Güngör’den ve Arif Şentürk, genç liderlerin gözünü açan bir Avrupa Türk Medya vizyonu ortaya koydular.
Ünalan: Ne AB ne de Türkiye birbirinden vazgeçebilir
Prof.Dr. Hüseyin Bağcı ve Dr. Ahmet Ünalan ise Türkiye’nin jeostratejik önemine ve tarihsel süreç içinde Avrupa ile ilişiklerini değerlendirdiler. Prof.Dr. Hüseyin Bağcı Türkiye soğuk savaş sonrası bölgesel güç olma yönünde ilerlediğini ve adımlarını buna göre attığını vurgularken ‘Türkiye Avrupa Birliği’ne karşı alternatifsiz değildir ve elbette büyük bir ülkenin manevra alanı da genişlemektedir. Türkiye’de Avrupa’ya karşı büyük bir hayal kırıklığı var’’ dedi.
Dr. Ahmet Ünalan ise Türkiye Avrupa Birliği sürecini değerlendirdiği sunumunda ‘Türkiye ondokuzuncu yüzyıl ortasından beri Avrupa ve modernizasyon politikası gütmektedir. Jeostratejik tercihleri, güvenlik tercihleri, ekonomik yapısı düşünüldüğünde ne Avrupa Birliği Türkiye’den ne de Türkiye Avrupa Birliği’nden vazgeçebilir’ dedi.
Almanya ile Türkiye arasındaki güncel siyasal kriz hatlarını değerlendiren Dr. Ahmet Ünalan Türk Alman ve Türkiye Avrupa ilişkilerinin popülist kaygılardan uzak ve bilimsel çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Dr. Ahmet Ünalan ‘Benzer bir şekilde ikili ilişkler boyutunda çözümlenemeyen sorunların Avrupalı Türklere yansıtılmasının defakto kaçınılmaz ama sağlıklı olmadığını görüyoruz, Avrupalı Türkleri kolektif demokratik kimliğin aktif bir unsuru olma yolunda kazanılması gerekir. Bunun için Almanya’nın göç, kimlik, dil, din, kültür politikası revize edilmeli ve Avrupa – Türkiye ilişkileri boyutunda bir paradigma değişimi ile küresel yarışa dahil olunmalıdır’ dedi.
Sempozyum genç liderlerin değerlendirmeleri ile son buldu. Genç liderler Türkiye’ye bakış açılarını sempozyum sayesinde değiştirdiklerini ve konunun çok boyutluluğunu kavradıkalarını vurgularken, karar verme aşamasında ‘siyasal tercihlerimiz bu yönde olacaktır’ dediler.
Muhabirce/ BERLİN