Bu boykot olmadı sayın başkan!
Bilindiği üzere Türkiye ile Almanya arasında, uzun süredir bir siyasi gerginlik yaşanıyor. Ne yazık ki bu gerginlik, her geçen gün tırmanarak devam ediyor ve özellikle Almanya`da yaşayan Türk toplumunu oldukça endişeye sevk ediyor.
Çünkü, son zamanlarda yaşananlar, iddialar, Almanya`da bu işin siyasetle sınırlı kalmadığını, kalmayacağını gösteriyor. Yani Alman tarafının, iki ülke arasında yaşanan bu siyasi gerginliği, yaşamın her alanına çekmeye niyetli olduğu anlaşılıyor. Öyle ki, iş arayan, ev kiralamak isteyen Türklere, Cumhurbaşkanı Erdoğan`la ilgili siyasi görüşleri sorulduğu duyumları geliyor. Bazı doktor muayenehaneleri ve kliniklerde de, benzer tutumların sergilendiği konuşuluyor.
Kıymetli okuyucular bu iddialar, öyle hafife alınacak türden değil. Kurulu düzeni olan, işi gücü, evi barkı tas tamam olanlar, bu tavırlarla karşılaşmamış olabilir, bunlara inanmak istemeyebilir. Lakin, sokakta, sahada işlerin maalesef giderek tadı kaçıyor.
Almanya`da artan Türk nüfusundan rahatsız olanlar, bu siyasi gerginliği fırsat bilerek içindeki Türk düşmanlığını dışa vuruyor. Erdoğan öyle, Erdoğan böyle diyerek, aslında Türkiye`ye, top yekün Türk toplumuna saldırıyor. Umarız iki ülke siyasetçileri, bu gerginliğe son verecek adımları atar da, bu olumsuz hava da dağılır gider.
Zira siyasi atmosferde bu gerginlik son bulursa, iki toplum arasında fitnecilik, ırkçılık yapmak isteyenler de fırsat bulamaz. Kısaca bu gerginliliğin bitmesiyle, Almanya`daki Türk toplumu rahat bir nefes alacaktır diye düşünüyorum.
BU NEYİN BOYKOTU HALUK BAŞKAN?
Yukarıda bahsettiğim Türkiye-Almanya gerginliği, Almanya`da 24 Eylül`de yapılacak olan milletvekili genel seçimlerine, epeyce etki yapacak gibi. Malum Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya`da bulunan Türk kökenli seçmenlere, her fırsatta Türkiye`ye karşı tutum sergileyen Alman siyasi partilerine oy vermeyin. CDU, SPD ve Yeşiller`e oy vermek yerine, küçük parti olsa da, diğer partilere oy verilsin diye çağrı yaptı. Bu çağrı, adeta Almanya`da bomba etkisi yaptı. Alman politikacılar birden zıpladı ve Erdoğan`a yanıt için art arda açıklamalarda bulundu. Benzer açıklamalara, her gün yenileri de ekleniyor.
Alman medyasınında zaten arayıp da bulamadığı bir malzemeydi bu, dolayısıyla çarşaf çarşaf haberler yapılıyor. Alman tarafında özetle durum böyle. Türk tarafı da, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın çağrısıyla birden hareketlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın çağrısını duyar duymaz bunu kendine vazife sayanlar, sosyal medyadan çağrıya destek vermek istediklerini haykırmaya başladı. Kimileri paylaşımlarında, cumhurbaşkanı haklı, bu partilere oy vermem, oy pusulasına RTE yazar atarım, oyumu da yakarım demeye başladı . Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın işaret ettiği partilerin üzerine jet hızıyla kırmızı çizgi çizenlerden bazılarının da, oyunu hangi partiye kullanacağına dair yeni arayış içinde olduğu görüldü.
Çoğu seçmenin içine düştüğü durum ne yazık ki, oyum var, lakin ben bunu ne yapacağım, tam olarak bilemiyorum şeklinde bir çıkmazı anlatıyor. Bu sırada bir grup vatandaşın gözü hemen, göçmenlerin kurduğu partileri aradı. Belkide daha önce hiç ilgilenmediği bu partilerle ilgili bir akıl, bir bilgi, bir öneri bekledi.
Vatandaşlar oyunu atacak sandık ararken, kuruluşundan beri göçmenlerin partisi olduğunu iddia eden ve seçmen profilini de sırf Türklerle sınırlamadığını, tüm göçmenler için siyaset yaptıklarını söyleyen Yenilik ve Adalet Birliği Partisi (BIG) Genel Başkanı Haluk Yıldız, 24 Eylül seçimlerine yönelik boykot çağrısı yaptı. Erdoğan, bazı partilere oy vermeyin dedi, BIG Genel başkanı Haluk Yıldız bunu bir adım daha ileri taşıyarak, boykot çağrısı yaptı. Hemen soralım, Cumhurbaşkanı Erdoğan, boykot diyemez miydi? Anlaşılan bu da hesaba katılmadı.
Aynı parti yani BIG, aylar önce 24 Eylül seçimlerine parti olarak katılmama kararı aldığını duyurmuştu. Peki boykot çağrısını kimlere yaptı BIG? Daha bir kaç ay önce Almanya`da var olmak istiyorsak, mutlaka seçimlere katılmalıyız. Sesimizi ancak böyle duyururuz dediği vatandaşlara yaptı. Var olacaksa sadece ve sadece sandıkla var olabilecek bir siyasi partinin, sandık için boykot çağrısı yapması doğru mudur, bana göre hayır, doğru değil. Ancak, biz havlu attık, bundan sonra yokuz, dükkanı kapadık diyen bir parti olursa, sandığı boykot etmesi de -belki- bir yerde anlaşılır. Sandık boykotunu kim yaparsa yapsın, demokrasi açışından çok doğru bir iş yapmış olmaz. Hele de bunu bir parti yapıyorsa, bunun inanın anlaşılır yanı yoktur. Ayrıca boykot gerekçesi de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye odaklı yapılırsa, bunun yarın Alman kamuoyuna nasıl anlatılacağı da hesap edilmiş olmalı. Sonuçta partinin faaliyet alanı Almanya, bağlı bulunduğu kanunları da bu ülke tarafından tanzim ediliyor. Hadi Almanları bir yana bırakalım, Türk kökenli seçmenlere sırf bu gerekçe, nasıl izah edilir, bilemiyorum.
Alman partiler, Türkiye`ye, daha çok Erdoğan`a çok acımasız eleştiri yapıyor, bundan dolayı da boykot kararı aldık şeklindeki gerekçenizi, umarım bir Rus, bir Faslı, bir Yugoslav kökenli seçmen anlamakta ve kabullenmekte zorlanmaz. Haluk başkan, bu soruları aynen böyle içinden soran binlerce insanın olduğuna inanabilirsiniz. Kararınız, siz ve partiniz için hayırlı olur inşallah.