Karamollaoğlu: Hakkımı helal etmiyorum
Saadet Partisi Düsseldorf Bölge Teşkilatının Duisburg Akkurt Saal'da düzenlediği iftar programına Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu beraberindeki heyetle katıldı.
İftar Programına T.C Türkiye Başkonsolosluğu'ndan Konsolos Ahmet Ergen, Genel Başkan Yardımcıları Yakup Budak, Fatih Aydın, Saadet Partisi Almanya Temsilcisi Abdulsamed Temel, katıldı.
İftar öncesi bölge başkanları ile biraraya gelen Temel Karamollaoğlu daha sonra partililerin tekbir sesleriyle salona girdi. Saadet Partisi Almanya Temsilcisi Abdulsamed Temel, selamlama konuşmasında "Ramazan Ayı inşallah ülkemizin birlik ve beraberliğine vesile olur" sözleriyle davetlileri selamladı ve katılım için teşekkür etti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Genel Başkan Yardımcısı Yakup Budak, "Maalesef Ortadoğu coğrafyasında kan var, göz yaşı var. Sözüm ona Bir çok insani yardım kuruluşu var ama hiç biri çare arama derdine düşmüyor. Mevcut yapıdan da medet ummak nafile gözüküyor. Yeni bir yapılanmaya, yeni bir sisteme ihtiyaç var. Rahmetli Erbakan' ın 20 yıl önce kurduğu D-8'i buzdolabından çıkartıp, vakit geçirmeden icraata geçmek gerekiyor. Rahmetli Hocamız işin lafını etmez, icraata geçerdi. Rahmetli Erbakan hükümet sallanırken, 28 subatlar yaşanırken D 8'i kurdu. Birileri hep toplanıyor, kan dursun söylemleri oluyor ama zulüm hep devam ediyor"ifadelerini kullandı.
Açılan orucun ve kılınan akşam namazının ardından kürsüye gelen 74 dakikalık konuşma yapan Genel Başkan Karamollaoğlu, Türkiye' den Avrupa' ya, Ortadoğudan Amerikaya gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
İSLAM DİNİ YANLIŞ ANLAŞILIYOR
Karamollaoğlu, " İslam Dini denince bazı cahiller yanlış anlıyor. İslâm Dini hep şeriat ile Cihad ile özdeşleştiriyor. Oysaki tarihimiz iyi okunsun, anlaşılsın. Şeriat da kanundur, her suç kendi özelinde ayrı değerlendirilmiştir. Cezaları farklı farkılıdır. Cihad başka ülkeleri feth edip onları Müslüman yapmak değildir. Biz tarihimizde başka toplumlar ve dinler ile yüzyıllarca beraber yaşadık. Bu Avrupa tutturmuş bur İslami terör diye, Amerika'da ikiz kulelere yapılan saldırı gibi kendileri yapıyor, İslama mal ediyorlar. Halbuki İspanya'da Müslümanlara yapılanlar ne çabuk unutuldu.
STRATEJİK NOKTADAYIZ
Türkiye,Irak, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır; bu ülkeler çok stratejik bir mevki. Buralar çok stratejik bir mevki olduğu için buraya hakim olan dünyaya hakim olur diye düşünüyorum. Zaten Batı'nın da buraya hakim olma derdi var. Rahmetli Erbakan bu vesile ile ilk önce İslam Birliğini kurmak istedi. Baktı ki deveye hendek atlatmak zor. 69 İslâm ülkesini bir araya getirmek zor. Bu yüzden D 8'i kurdu. Batı'ya yem olmamak için.
BATI SADECE DEMOKRASİ TÜRKÜSÜ SÖYLÜYOR
Batı demokrasi, demokrasi diye tutturuyor. İnsan Hakları mahkemeleri kurmuşlar, Adalet Divanı kurmuşlar;
1.Harp hükümlerine uymuşlar mı?
2. İnsan Haklarına,
3. Hukuk Adaletli mı?
4. Demokrasi gerçek manada uygulanıyor mu?
Ama Türkiye, Mısır gibi bir çok İslam ülkesinde seçimle gelenlere saygı duymuyor. Darbelerle indirip, yerine başkalarını getiriyor. Onlar sadece demokrasi türküsü söylüyorlar icraata gelince yoklar. Sen onu benim külahıma anlat.
Ya Amerika Guantanamo diye bir yer kurmuş bana demokrasiden söz ediyor.
TEŞEKKÜR ETMESİNİ DE BİLİRİZ AMA… EKONOMİDE GELDİK DUVARA TOSLADIK
Biz baş örtüsü gibi değerlere sahip çıktığı için, insani değerlere verdiği önem için ve son olarak dış politikada defalarca yanlışı ile birlikte Katar olayında ki tutumu için iktidara teşekkür etmesini biliriz.. Ama… 15 yıllık iktidar zamanında, uçak mı yaptık, araba mı? Tank mı ? Yaptık. Onlar yetmez miş gibi Tarım ve hayvancılık ülkesi olarak nohutu, fasulyeyi, buğdayı son olarak mercimeği de ithal eder olduk. Zaten meşhur hayvan ithalatımız var bir de ekonomide geldik duvara tosladık.
GÜÇLÜ OLMAK BAŞKA, GÜÇLÜ GÖRÜNMEK BAŞKA
Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa'ya posta koyuyor. Hem posta koyuyorsun hem de illa da Avrupa Birliğine girmek istiyorsun. Adamlar almıyor. Sende bırak bu sevdayı. Ticaretini, iş birliğini yap ama bırak onların içlerinde olmayı. Sen borcu borçla kapatarak, birçok ürünü ithal ederek ülkeyi güçlü yapamazsın. Güçlü olmak başka, güçlü görünmek başka.
ERBAKAN ZAAFİYETİ, ZAFERE DÖNÜŞTÜRDÜ
1964 ve 1972 yılında Kıbrısta katliamlar oluyordu. İnönü ve Demirel hareket başlatmış, Johnson başkanlığındaki Amerika biz gemilerimizi Kıbrısta çıkarıyoruz, siz de gemilerinizi geri çevirin demiş. Bu söz ile de gemilerimiz geri dönmüştü. 1974' te yine aynı olaylar ve aynı söylemler oldu.Bu kez iktidar ortağı biz vardık. Gelen mektuba cevap şu şekilde oldu. "Biz de gemiye binen asker bur daha geri inmez" ve nihayet Kıbrıs' a barış getirdik. Zaafiyet, zafere dönüştü.
ATI ARABANIN ÖNÜNE BAĞLAYIN DEDİK AMA…
Biz bir çok kere tavsiyelerde bulunduk. Ülkemiz için projeler sunduk. Ama onlar dinlemediler. Atı Arabanın önüne bağlayın dedik. Ama onlar ata da, arabaya da binmesini bilmedikleri için, atı bir türlü arabanın önüne bağlayamadılar. Son Katar olayında olduğu gibi dış politikada şahsiyetli tavır takının. Komşular ile iyi ilişkiler içinde olun. Onların istediği oyunlara da gelmeyin. İran'ı karıştırma oyununu bozun. Çünkü bu gidişat onu gösteriyor.
BİZ CHP İLE AYNI ÇİZGİDE DEĞİLDİK
Daha sonra gazetecilerden gelen gündeme ilişkin konulara değinen Karamollaoğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Adalet yürüyüşünü nasıl karşılıyorsunuz? sorusuna "Bizim gerginliğe değil, barışa huzura ihtiyacımız var. Bir fikrin tezahürü olarak görüyorum. Demokratik haktır. O da basının, kamuoyunun dikkatini çekmek için bu yolu seçmiştir" sözlerini kullandı.
Daha sonra gelen referandum sürecinde CHP ile aynı karede yer almanız, tabanınızda ve muhafazakar kesimde rahatsızlık yarattı. Bunun için ne söylersiniz? Şeklindeki sorumuza; " Biz CHP ile aynı çizgide değildik. Onlar başkanlık sistemine tamamen karşı, biz ise başkanlığa değil, denetimsiz başkanlık sistemine karşıydık. Bu nedenle tavrımızı hayırdan yana kullandık.
HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
Karamollaoğlu konuşmasına, "tabandan ve muhafazakar kesimden gelen mesnetsiz ithamlar beni üzmüştür. Ben onlara hakkımı helal etmiyorum. Çünkü bizim ülkemizin bekası için bir duruşumuz vardı.
Murat Pehlivan/ DUISBURG