Haberler

beyaz gömlekte vişne lekesi

zifiri suskunluklar sürüldü önünüze

yıllarca biriktirdiğiniz cümleler

hecelere ufalanıp gitti…

gözyaşlarınızın duvarlarına çarptı

ve bin parça sıkıntıya sığındı harfleri

ama ağlarken duyulmadı sesiniz…

ne çok zamansızlık var şu suskuda, değil mi…

uçmak istediniz varlık kafesinizden

ama uçamadınız bir türlü

bir başka güne ertelendi uçuşlar

kalbin yanlışları fiziğin doğrularına galebe çaldı

dibe vurdu kanatlarınız

havada asılı bir kırlangıç olarak kaldınız

aşk yerçekimidir zira…

söyleyin

doğru mu uçamayınca öldüğü kırlangıçların…

kaç yıldız var gökyüzünün karanlık perdesinde

siz gidince

bir yıldız kayar mı kimsenin bilmediği…

söyleyin dağlar geçit vermez mi karlar yağınca

ses üşür mü o zaman…

size bir sır vereyim mi

sevgili gidince

kabuklarını sıyıra sıyıra ulaşır içinize idrak

özenle biriktirdiğiniz her şey uzaklaşır içinizden

gölgeler kaybolur aynaların dökülen sırlarında

bir ana sığar asırlar

şarkılar zıvanadan çıkarır sizi

başınızı belaya sokar

polisiye bir vaka olur

bütün suçları üstlenirsiniz…

gemilerin denizin üstüne beyaz köpüklü kahkahalar çizdiği

en gidilmez limanlara ertelenir vuslat ve

yan yatmış enkazlarla dolar deniz…

hayatın en zor sorularına en dirençli yanıtları verdiniz

bin yıllık ipeksi örtüyü çıkarmadınız ruhunuzdan

mahzun ve güzel bir gerçeğin arkasında durdunuz hep

aşk büyüktü sizin için ve ne dese o olurdu…

bu yüzden size teşekkür ederim

siz bir yakamozdunuz

dünyamın gittikçe kararan portresinde

beyaz gömleğimde bir vişne lekesiydiniz

çıkarmak istemediğim…

Josef Kılçıksız, Fransa, 8 Ekim 16, yalnızlığın başkentinde…

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu