gece bitti ve stalingrad
mana ile yoğurup kalbime yerleştirmek isterdim gözlerini
kayıp harfler yazmadı adının hecelerini
cümlelerim devamsız ve artık
hiçbir rüya ismini taşımıyor…
"nereye giderse gitsin ülkesi peşinden gelirmiş insanın"
benim gözlerinden başka ülkem yok…
seninle hikayemiz
bir şebnemdi lotus yaprağında…
oysa
uzun ömürlü bir kelebek dans ediyordu
an’ın dalgaları üstünde…
şimdi
eski bir ağrıya
hızla akıyor zaman…
dolaşan bir kırmızı var ortalıkta
ve o renkte sakladıklarım
benim bütün iyi duruşlarım renklerde saklı…
demem o ki
bir renge sığacak denli
közden tomurcuktu yaşam…
senin karanlığını iyi tanır gecelerim
bir ışık dileği şavklanır karanlıklarda…
haydi son şarkını söyle
onmaz suskuda
yokluğa akıyor ses ve
gece bitti…
Josef Kılçıksız / Helsinki
++++++++++++++
stalingrad
bir yol uzar gider sana doğru
kavuşmalar ırak…
umut
tırnak arasına gizlenmiş kan…
birazdan
beyaz ipekten bir sabah giyinir şehir…
düşmanımız artık altıncı ordu değil
düşmanımız zaman
ve ayaz dalgaları rüzgarın…
cehennem mağaralarında sürünen kara engereklerin ölümcül zehridir
geceye akan ve
batmakta olan bir çağın siklamenleridir
bulanık diplerinde zamanın…
ben
senden
uzaklaştığım her yerde darmadağın…
ben
sensiz geçen her zamana düşmanım olga…
sakın kımıldama olga
bir kurşun seker şimdi
bir yıldızı koparır yanlışlıkla geceden..
dışarıda karanlığın zalim hükmü
küf çoğalır
saydam sızıların içinde…
düşlerim soğuk olga
bahanem stalingrad’ta şubat hüzünleri
bahanem o açelya
koyu karanlıkta
gümüş işlemeli bir mermiyle vurulmuş…
dönmeyecek bir nefesin esintisi ürpertir tenimi
en çok
kuşların ölüme gitmesi üşütüyor içimi, biliyor musun…
soğuktan
çatlamış tenine
bir çocuğun mutluluğunu sızdırdım
üşümekten korkuyorum olga, gitme benden
ama illa da gideceksen
çek ellerini düşlerimden…
Josef Kılçıksız/ Helsinki