Ditib`e yönelik ithamlarla ilgili
DİTİB'ten gelen basın açıklamasını aynen yayınlıyoruz:
DİTİB Federal Birlik olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da merkezimizde ve diğer üye birlik ve derneklerimizde aylar öncesinden davetiye ve hazırlıklar yapılarak cemaatimizin ve toplumumuzun farklı kesimlerinin kaynaşması amacı ile iftar programları planlanmıştır.
Ancak, Alman Parlamentosunun 2 Haziran 2016 tarihinde 1915 olayları ve ermenilerle ilgili aldığı karar sonrası karara tepkiler ve cemaatimizin hassasiyetleri, bazı kişi ve kuruluşların kışkırtıcı tutumları dikkate alınarak yaşanması muhtemel bir takım nahoş olayları önlemek amacıyla ve emniyet kaygısıyla Berlin’de yapılması planlanan iftar programı iptal edilmiştir.
15 Haziran 2016 tarihinde Hamburg’da DİTİB Camii’nde verilecek iftar konusunda da çeşitli kışkırtmalar ve alınan tehditler nedeniyle davete katılacak olan uyum bakanı, cami önünde misafire yönelik yakışıksız bir durumla karşılaşabileceği konusunda bilgilendirilmiş ve katılımının bu şartlarda uygun olmayacağı Eyalet Birliği tarafından kendisine iletilmiştir. Bunun üzerine ilgili Bakan iftara katılmamıştır.
Yine çok önceden planlanan ve 24 Haziran 2016 tarihinde Genel Merkezimizde gerçekleştirilen geniş katılımlı iftar programına, KRV Eyalet Başbakanı Sayın Hannelore Kraft, Federal Göç, Mülteci ve Uyum Bakanı Sayın Aydan Özoğuz, Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Henriette Reker, DİTİB teşkilatı mensupları, sivil toplum kuruluşlarının Başkan ve yöneticileri ile Türk ve Müslüman dini cemaat temsilcileri katılmıştır.
Bunun dışında katılımcılar arasında, iddia edildiği gibi Türk kökenli milletvekilleri bulunmamaktadır. Söz konusu iftar programı ile ilgili olarak, son günlerde değişik kişi ve oluşumlar tarafından Birliğimize karşı yapılan haksız eleştiri, mesnetsiz itham, tehdit ve çirkin iftiralar son derece üzüntü vericidir. Asılsız iddialarla Birliğimiz yıpratılmaya çalışılmaktadır. Oysa Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, bilmediğimiz şeyin ardına düşmemeyi ve zandan kaçınmayı emreder.
DİTİB, 30 yılı aşkın geçmişiyle her zaman bütün Müslümanların haklarını gözetme gayretiyle çalışan hepimizin gözbebeği bir kurumdur. Tüm karar ve uygulamalarında cemaatimizin ve toplumun yararını gözetmektedir. Bu itibarla, dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de cemaatimize ve toplumun tüm kesimlerine yönelik hizmetlerine dinine, tarihine ve kültürüne bağlı bir Müslüman kuruluşa yakışır bir olgunluk ve hassasiyetle devam edecektir.
Bu hassasiyet konusunda DİTİB’i sorgulamak, cemaat sorumluluğu bulunmayan DİTİB’e saldırarak tahribat oluşturmaya çalışan marjinal grupların haddi değildir. Akl-ı selim sahibi Müslüman Türkler yapılanları ibretle izlemektedir.
Köklü kurumlar her şeyden önce kendi tabanına ve topluma karşı sorumluluklarının bilincinde hareket etmek durumundadırlar. Bu minvalde kısa vadeli tepkiler yerine orta ve uzun vadeli hedefler esas olmalıdır. DİTİB olarak cemaatimizin hakkı ve tepkileri konusunda tutumuz net ve gayretlerimiz açıktır. DİTİB’in çatışma yerine kaynaşmayı, tehdit yerine demokratik tepki göstermeyi ve eleştiriyi esas alan duruşunda bir değişme yoktur.
Her zaman olduğu gibi son gelişmelerde de gerekli her platformda DİTİB görüşlerini kamuoyuna açıklamış, tartışma konusu parlamento kararının yanlış olduğu ile ilgili gereken her çeşit eleştiri ve tepkiyi uygun ortam ve üslup içinde vermiştir. Hatta Alman Parlamentosunun almış olduğu Ermeni tehciri kararı ile ilgili demokratik tepki veren tek geniş tabanlı kurum ve dini cemaat olmuştur.
DİTİB cemaatinin tepkisini ilgili makamlara iletme noktasındaki hassasiyetini Türkiye kökenli milletvekillerine karşı yapılan tehdit ve saldırılar karşısında da aynı netlikte göstermiş, Türk ve Müslüman kimliğine yakışmayan, eleştiri sınırını aşan, saldırı ve tehditleri doğru bulmadığını belirtmiştir.
DİTİB olarak yanlış görülen uygulamalar eleştirilirken karşı fikirdeki insanlar ve toplum kesimleri ile köprüleri tamamen yıkmadan, onları diyaloğa davet ederek yaptıkları yanlışları muhataplarına doğrudan iletme yolu seçilmiştir. Yanlışlıklara karşı uyarıda bulunmak ve mümkünse engelleyebilmek için iletişim kanallarını açık tutma ve diyalog kurma ihtiyacı ortadadır.
Nitekim 24 Haziran iftar davetinde, DİTİB Genel Başkanı yaptığı konuşmada üç milyon Müslüman Türkün duygu ve tepkilerine tercüman olumuş ve onların bu toplumun bir parçası olduğu ama parlamento kararıyla rencide oldukları ve toplumun ayrıştığı hususunu vurgulamıştır.
DİTİB, dini cemaat olarak rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V)’in uğradığı kötü muamele karşısındaki tavrını kendine rehber edinmiştir. Bu davranış aynı zamanda Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Anadolu erenlerinin de yoludur.
Camilerin kapılarının hiç kimseye kapatılamayacağı gibi iftar sofralarının da ayrıştırma mekanı olmaması gerektiği unutulmamalıdır.
DİTİB, Kurumumuzu yıpratma gayreti içerisinde olan bir takım art niyetli kişi ve marjinal grupların kimseye yararı olmayan ve gerçeği yansıtmayan iftira ve karalamalarına aldırmadan Müslümanların haklarını korumaya ve bu gün olduğu gibi gelecekte de Müslüman çoğunluğun sesi olmaya devam edecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)