Yıldırım Denizli`nin açık kapıları
Yıldırım abinin kapıları hep açıktır. Atölyesine her ziyaretçiyi seve seve kabul eden, yapıtlarının kendine has ruhunu herkesle paylaşan bir sanatçıdır. Dinçer Güçyeter/ Ratingen
Onun çalışma alanını Murathan Mungan dizesiyle özetlemek mümkün: çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri.
Alman basınında Yıldırım Denizli için en sık kullanılan sözlerden biri “kendine has“ olmasıdır. Tablo, heykel, kolaj vs., ne yaparsa yapsın kendini tekrar etmez. Elinde bulunan malzemeyi koruyup kollayıp, sevip sayarak ona bir duruş, söylem, ifade verir. Kendi egosundan çok malzemenin var oluşuna önem verir. Böyle bir tutumdan sonra bir sanatçının “kendine has“ olması zordur. İşte bu zorun altından kalkabilen, sanatın sadece bilgi ve birikimle değil, olmazsa olmaz sahicilikle büyüyüp dokunabileceğini bilenlerdendir.
Aldığı yaşları hayallerle kıran bir adam
1946, Erzurum doğumlu Yıldırım Denizli 1973 yılında Almanya`ya gelir ve eğitimini Düsseldorf Sanat Akademisi'nde (Kunstakademie Düsseldorf) tamamlar.Yıllardır Ratingen`de yaşayan sanatçının eserleri bir çok önemli projede, müze ve kataloglarda yer almıştır. İçinde büyüdüğü anadolu kültürünü modern sanat ile birleştirip evrensel bir üslup edinmiştir. Çocukluğu, aşkı, doğayı, ölümü, cinselliği, kısacası hayata dair her hali eserleriyle yansıtır. Panayır şenlikleri, renkleri, çocuksu düşler zeminde sıkça görülür. Yalnızlıktan kalabalıklar yaratan bir düş dünyası, nüfus kimliklerini reddedip zamansızlığı vurgulayan, duvarlara ve önyargılara karşı duran bir dünya. İçinde dolaştıkca kaybettiklerimizi hatırlatan bir günlük hafızası.
Şanatçı biraz da anarşisttir, çocuklar gibi
Sahicilik külfeti ağır olan bir meziyettir. Taşıması zordur… Günlük veya yıllık değil, ömürlük bir vazifedir. Yıldırım abi bu yükü fark etmeden, ettirmeden taşıyor. Tüm pazarlama stratejilerinden, piyasa beklentilerinden uzak akıl-ruh-el becerisiyle inşa ettiği dünyayı korumak için dıştan gözlemleyen dünyalılar için pek akıl işi olmasa da içinde büyüttüğünden vazgeçmiyor. Kendisi bu durumdan şikayetci değil, aksine, bu şekilde olması gerektiğini her durumda üstüne basarak vurguluyor.
Tek derdi üretebilmek, ürettiğini yenileyebilmek. Hızlı akışan bir zamanın bir çok sanatçıyı yarış atına çevirdiği bir dönemde rüzgarın estiği yöne karşı umarsızca seyir alıyor. Koruyup kollanması gereken bir Don Kişot. Şartlandırılmaya sırtını dönüyor. Her şey belki de bu nokta üzerinde daha anlam taşıyor. İnsanlara ne yapacaklarını söyleyip, ellerine malzemeyi verip odalara kilitlersiniz. Uzun uğraşlardan sonra her insandan bir zanatkar olabilir. Özverinin çoğu muhaliflikte gizlidir, kimse size gül bahçeleri vaat etmese de bu yükü gönüllü bir şekilde ruh ile terbileyebilmektir. Yıldırım abiyi en özel kılan bu gönüllü taşıyıcılığı kabul etmesidir.
Açık Atölye
Bu haftasonu, 16 ve 17 nisan günleri saat 12-14 arası Yıldırım abinin atölyesi “Neanderland Tatorte“ projesi kapsamında misafirlerine açık olacaktır. Gidilmesi görülmesi gerektiğini yeniden söyleyeyim. Nazım´dan bir esinlemeyle: hem de öyle sanat manat göreceğim diye değil/
geçmekten korktuğun halde yediveren ruha inandığın için/ hayal kurma yanı ağır bastığından.
Dincer Güçyeter/ Ratingen
Neanderland Tatorte
Tarih
16 ve 17 Nisan
Saat: 12-18 arası
Adres
Nussbaumweg 1
40882 Ratingen
Etkinlik:
https://www.facebook.com/events/824925897612648/