Aşk ve Nora
Kirli bir yağmurun içine yürüdüğü
karanlığa daldıkça
kalınlaşan bir akşamım ben…
Sen bilmezsin
kan tutkuları
ve tuzlu deniz dalgaları arasında
nasıl da deli bir yelkenli vardır içimde…
Fırtınada deniz
at yelesi gibi dalgalanırken
sen değil miydin o gemiyi
hırçın denizlerine davet eden…
Portakal kabuğunda saklı
turuncu düşün
toprağa sızdığı bir uykuda
çiçeğin en ıssız
en yalnız yaprağına
daha dün ektiğim fidandın
Şimdi
güzün aziz buğusunda arıyorum dallarını…
Senden bir dileğim var
Umutlarından tüten ve
yanan avuçlarıma sızan ne varsa
ölü zambağın tomurcuğuna bırak
Kimbilir belki yeşerir
ruhumun bir sonraki baharında…
Her şeyim senin olsun Nora
Yeter ki
raylarını paletlerin ezdiği
bu yüzden
dönmeyen trenlerin ıslığına gizlediğim
sırlarımı geri ver bana…
Kızıl üstüne mor yemenisi
bir vişne mevsiminde kirlenmiş
baktıkça unutulması zor
gözlerine benzeyen bir şey unuttu annem giderken
Gitmeden onu da bırak lütfen…