Haberler

Kanser hız kesmiyor

Kanser hala ölümcül hastalıkların başında geliyor. Uzmanlar, 2034 yılına kadar hastalığa yakalananların sayısının önemli ölçüde artacağını belirtiyorlar. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) verilerine göre, 2012'de dünya genelinde 14 milyon kişi kansere yakalanırken, 8,2 milyon insan da hayatını kaybetti. Önümüzdeki 20 yılda bu sayının 13 milyonu bulacağı tahmin ediliyor.

En yaygın kanser türü olarak akciğer kanseri gösterilirken onu, meme kanseri ve barsak kanseri izliyor. Meme kanserine yakalananların hemen hemen yüzde 100'ü kadınlar.

Her yıl 60 bin kadın meme kanserine yakalanıyor

Almanya'da her yıl yaklaşık 60 bin kadın meme kanserine yakalanıyor. Meme kanseri üzerine Leverkusen Kadın Doğum ve Meme Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Kubilay Ertan ile meme kanseri üzerine bir söyleşi yaptık. Dr. Ertan'ın uzmanlık alanlarından biri jinekolojik onkoloji. Leverkusen Meme Merkezi, Batı Almanya Meme Merkezi (WBC) ve Mamografi Tarama Programı kooperasyon partneri.

Leverkusen'de tam teşekküllü kadın kliniği

Dr. Kubilay Ertan, Almanya, Fransa, Avusturya, dışında tüm ülkelerde – hatta Türkiye de buna dahil- meme kanseri jinekologların baktığı bir dal değil, fakat Almanya'da kesinlike jinekologların (kadın doğum uzmanları) baktığı bir dal diyor: "Teşhis, ameliyat, tedavi hatta bazı merkezlerde rekonstrüktif cerrahi (mesela göğsü alınmışsa yerine göğüs yapılması gibi) hepsi bir çatı altında jinekologların elinde. Bu çok özel bir durum. Çünkü genelde radyologlar teşhis koyar, cerrahlar ameliyat yapar, onkologlar kemoterapiyi verir, plastik cerrahlar da rekonstrüktif cerrahiyi yapar. Ama Almanya'da bunların hepsi aynı çatı altında özel olarak yapılmakta. Bunun avantaj veya dezavantajları tartışılır ama, hasta için faydalı çünkü, teşhisten tedaviye kadar hep aynı kişiyle muhatap oluyorsunuz."

Meme merkezinin önemi

Son on-onbeş sene içinde meme kanserinden ölüm oranının meme merkezlerindeki tarama ve tedaviden dolayı azaldığı görülüyor. Meme merkezlerinde standart teşhis ve tedavilerin yapıldığını, dünyadaki en aktüel ve geçerli yöntemlerin hastalara uygulandığını anlatan Dr. Ertan, "Meme kanseri önemli bir hastalık ve hastalar sadece meme merkezlerinde tedavi görsünler. Bu merkezler elbette sertifikalı olmalı, belli kriterleri yerine getirmeli; yılda belli bir sayıda meme kanserine bakmalı ve değişik bölümlerle ortak çalışmalı" diyor ve ekliyor: "Şu anda KRV (Kuzey Ren Vestfalya) Eyaletinde 50 tane, Almanya'da 200 tane Meme Merkezi var ve bunlardan biri de bizim Leverkusen'deki kliniğimiz."

Erken teşhis önemli

Tüm kanser türleri gibi meme kanserinde de erken teşhis çok önemli. Kadınlar ayda bir kere duş altında göğüslerini kontrol etmeliler, herhangi bir değişiklik hissetiklerinde doktora görünmeliler.  Dr. Ertan "Almanyada genelde meme kontrolünü jinekologlar yapıyor. Son yıllarda 50-70 yaş arası hastalara tarama (screening) yöntemi sunuluyor, kadınlar mektupla kanser taraması için merkezlere davet ediliyor. Meme kanserinde, diğer bütün kanserlerde olduğu gibi erken teşhis çok önemli. Çünkü o zaman hastanın yaşama şansı artıyor" diyor.  

18 yaşından sonra tüm kadınlar rahim kanserine karşı ''pap smear'' (servikal smear veya pap test) testi yaptırmalı. 30 yaşından sonra tüm jinekolojik muayenelerde meme muayenesi de gerekli. Her ne kadar meme kanseri 50-70 yaşları arasında görülse de,yine de meme muayenesi daha erken yaşlardan itibaren yapılmaya başlanmalı diyen Dr. Ertan, hatta hastaların bunu doktordan talep etmeleri gerektiğinin de altını çiziyor.

Bütün bunlar ailede meme kanseri yoksa yapılması gerekenler. Ancak ailede meme kanseri vakası varsa, gerekirse kan aldırıp genetik test yaptırılabilir.

Meme kanserinin rahim kanseriyle ilişkisi var mı?

"Meme kanserinin rahim kanseriyle ilişkisi yok. Genetik olarak BRCA1 ve BRCA2 genleri önemli. Bu genlerdeki yapısal bozukluklar sonucunda hem meme kanseri hem de yumurtalık kanseri riski var. Kadın hastalıklarına ilişkin kanser türleri arasında rahim, rahim ağzı, vulva, vajen, yumurtalık ve meme kanseri yer alıyor. Meme kanseri ile yumurtalık kanseri arasında bağlantı var. Eğer bir hasta yumurtalık kanserine yakalandıysa, o hastanın meme kanserine yakalanma riski de mevcut."

Muayene yöntemleri neler?

"Herşeyden önce hasta kendisini ayda bir kez eliyle kontrol etmeli. Herhangi bir anormal durumda doktora gidildiğinde ise, doktor elle muayene edebilir, ama bu durumda dikkatlerden kaçan şeyler olabilir, ultrason ile muayane talep edilmeli. Almanya'da sağlık kasaları bunu ödemediği için, ücreti hastanın kendisi ödemesi gerekiyor. Gerekli görüldüğü durumlarda diğer bir yöntem de mamografi."

Ultrason ve mamografi yöntemlerinin birbirini tamamlayan teşhis yöntemleri olduğunu anlatan Dr Ertan, "Bazı durumlarda ultrason yeterli olmayıp, mamografiye gerek duyuluyor. Her iki yöntemin de avantaj ve dezavantajları var." diyor.

Daha farklı ne tür teşhis yönetmleri var?

"Bu iki yöntemden farklı olarak çok daha detaylı inceleme yapılabilecek MRT (emar) muayene yöntemi var. Ancak çok pahalı olduğu için her hastaya sunulamıyor. Elbette bu yöntemin de dezavantajları var. Çünkü burada görülen her şey tümör olmayabilir. Yani bu saydığımız yöntemlerle hastaya yüzde yüz kesin bir sonuç söyleyemiyoruz. En kötüsü de hastayı sürüncemede bırakmak, "git-gel"lerle karşı karşı karşıya kalan hasta, kanser miyim değil miyim diye kafasına takıyor ve psikolojisi bozulabiliyor. O yüzden bu yöntemlerle 6 ay içinde bir karar verilemiyorsa, hastaya kesinlikle biyopsi öneriyoruz."

Biyopsi lokal anesteziyle ve ultrason veya diğer yöntemler yardımıyla yapılıyor. Sorunlu bölgeden birkaç doku örneği alınarak patolojiye gönderiliyor. Biyopside diğer yöntemlere nazaran yüzde yüz kesin sonuç elde edilebiliyor.

Kanser tehisi konduktan sonra ne yapılıyor?

Kanserli doku cerrahi yöntemle uzaklaştırılıyor ardından uygun görüldüğü takdirde ışın, kemoterapi, antihormonel tedavi, antikor tedavisi gibi tedavi yöntemleri uygulanıyor.

Kimler risk altında?

Kanserle ilgili yoğun araştırmalar var. Emzirmemek, obezite, kontrolsüz östrojen kullanımı, dengesiz beslenme, risk faktörleri arsında sayılsa da kesinlik kazanmış değiller.

Türk kadınları jinekologtan çekiniyor

Türk kadın hastalar, taramalardan kontrollerden çekiniyorlar, kontrole gitmiyorlar. Oysa ki erken teşhis yaşama şansının artırılmasında çok önemli. Bu bilincin toplumda yayılması gerekiyor. Ayrıca spor yapmamak, hareketsiz yaşam, dengesiz beslenme ve aşırı kilo da kansere davetiye çıkaran ve kaçınılması gereken şeyler.

Avrupa'da durum

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Avrupa'da 2012 yılında varolan kanser hastalarına 3,4 milyon kişi daha eklenmiş. Bunlar arasında iyileşme oranı çok düşük olduğundan dolayı akciger kanseri ölüm oranı en yüksek olan kanser türlerinin başında geliyor (1,8 milyon). Onu barsak kanseri ve meme kanseri takip ediyor.

Kanserle savaşta hükümetlere önemli görevler düşüyor

Sanayi ülkelerinde kansere yakalanma oranı yüksek dense de ölüm oranı, geri kalmış ülkelerde daha fazla çünkü kanserde önemli olan erken teşhis sanayi ülkelerinde daha başarılı.

WHO (Dünya Sağlık Örgütü), her ne kadar son yıllarda araştırmalarda ilerlemeler kaydedilse de, terapi ve tedavi oranları artsa da, bunlar kanserle savaşmada ve başa çıkmada yeterli değil diyor ve ekliyor: Mutlaka hükümetler de işe el atmalı, özellikle sigara ve alkol tüketimi konusunda caydırıcı kanunlar çıkarılmalı. Sigara ile savaşta çıkarılan kanunlar bir ölçü başarılı olsa da, alkol ve şekerli içeceklerle ilgili yasalar da sertleştirilmeli.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre hükümetler ayrıca, erken teşhis kontrolleri konusunda halkı teşvik etmeli, aşırı kilo, çevre kirliliği konusunda da bilinçlendirmeli.

Söyleşi-Haber: Hülya Sancak / Leverkusen

Grafikartplus Ajans

Diğer haberler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu