BEN ORADAYDIM
( Kardeşlik üzerine bir dertleşme denemesi )
Düşünün ki! Kardeşiniz yok. “Bir ailenin tek çocuğu olmak anlamında değil!” az acele etmeyin; bak bana bu yazıyı yazmak için ne kadar ve ne bekledim? Perdelerini açmanı
Dağların dahi kabullenmekten geri durduğu o ağır yük; öleceğini bilmek, düzelterek yeniliyorum “zamanı gelince öleceğini bilmek” ama zamanını bilmiyorum diye kendini avutmak bir yandan. Bahse konu yüke ve dünyevi diğer tarifi imkânlı ama tarife gerek olmayan acılara katlanmanın tek yolu; kardeş sahibi olmak. Sonunu hiç düşünmeden, beni yadırgar mı diye hiç düşünmeden patavatsızca paylaşabilmek tuhaflıklarını, karın ağrını, kulak çınlamanı, rüyandaki yeşil elmayı, “içim acıyor çığlığını”, karanlığını bir de en çok da hayallerini. Zaman kavramının meçhullüğünde uzak/yakın mefhumuna hiç sataşmadan SAÇMALAYABİLMEK özgürce, ağlamak en GÜR sesinle…
Hani dolu yağar da komşunun zerdali ağacının üstüne, mavi boyalı ahşap pencereden su sızar ya odana -daha doğrusu odaya, bir odan yoktur senin ve hiç olmayacaktır- ayakları birbirine dolaşır rüzgârın, serinlik çöker yüreğine ve seslenir o an kardeşin: Çay vereyim mi? Çay dök kardeşim, sen tazeledikçe çayımı, azalacak huysuz çırpınışım, ruh sızım.
Arkadaş tadında, bir tutam da gıcık kardeşi olmalı insanın; davetsiz – hiç beklemediği anda gelen ve “kaybol” dese bile gitmeyen. Rol yapma ihtiyacını minimalize ettiğin, neyin var yerine “konumun ne” diye sormayı tercih eden bir kardeşin. Sanki her şey mümkünmüş gibi bir ses yükselir zihninde “Bu vakit geçip gidecek” diye. Canımsın sözlüğüne dili yatkın olmadığından “cansın” demeyi tercih eden bir kardeş. Arayıp sormayan hep yazan; mavi tık olmasını beklemeden bir de cevap beklemeden yazan. Türbin kalabalığında yalnızlığına “başlayalım sohbete” ara başlığı açan.
Adı kardeş olmaz her vakit; kimi zaman “kuzen” kimi zaman “yan oda” en çok da “ORTAK”. Sevince ortak; hastalığa, hüzne, uzaklara dalıp gitmeye ortak; en çok da sessizliğe ortak. Bizi sadece “kardeş” kelimesinde kaybolan bulsun ortak. Sadece kardeşlik gölgesinde dertleşelim. Tüm sinir katsayını, seher vakti sancılarını, anlatamadıklarını da al yanına.
Hastane penceresine takıldı gözleri biri gelsin diye değil kendi gitsin diye işte ben oradaydım. Henüz telefon icat edilmemiş- gülücük sembolü zorunlu ders olmamıştı, ben oradaydım. E-arşivde iyilikler kötülükler arşivlenmemişti ben oradaydım, açık adres sorarsanız güneş batımının kapı eşiğinde. Kızma yeterince kardeş olamadım sana ama şunu bil ki kardeşim sen hep “iyi bir şey olsun diye çırpınırken” ben oradaydım. Kaybetmiş hissettiğin her an ben iki kat kaybettim. Hem seni hem de kendimi. İyileşemezken paylaşamadığın küskünlüklerin ben oradaydım. Unutmadan bil isterim ki bir de çok yorgundum…
Düşünün ki! Kardeşiniz yok! Ama o biçim de uykunuz var. “O biçim” kelimesi hoşuna gitmediyse de tam ifade kabiliyeti olan bir söz öbeği. Durumun müsait-yazıyor-uyuyor ama gereceği sadece kardeşin biliyor. Bazen öz kardeşin bazen arkadaşın, bazen de büyüğün ama rolü senin kardeşin- sen de onun kardeşi. Ceketindeki mendil, gözlüğündeki gözlük, arka dolabında hiç içilmeyeceğini bildiğin şarap, el örgüsü tilki, klavyede ihtiyacın olmayan “delete”, imsak vakti alarm, deneyimlerindeki yetki devri.
Hep kandırdılar bizi kardeşim, olup olmadık yerlerde duygulanmaya hakkın yok diye; iş yerinde, okul da, kalabalık da… Geriye ne kaldı ki? “Kardeş” nakış gibi bir kelime ama duygu yükünü taşıyabilene. İntikal zamanı şimdi kardeşten kardeşe; deri bir çanta – hakiki deri ama- bir de küçülen elbise koca duygu seline. Bu bir cesareti kırık, itibarı yara almış bir kardeşin emridir ki hüzünlü haber vermesin kimse kimseye kardeşi yanımda olmadan Asla!
“Kardeşim” hitabı sonucu ortada sebep yokken duygulanmıyorsan, kardeşin yok demektir. Bu aynı zamanda duasında ismini geçirenin de yok anlamına gelir. En acısı da “La Tahzen / Üzülme Allah bizimle beraberdir” diyenin yok demektir. LA TAHZEN! Kırılsın tüm daktilonun tuşları.
Kardeşim ister adını dahi duymadığım topraklardan ister yan odadan istersen de Kaf dağının ardından artık gel ve ben geldim de ben tanırım seni çünkü ben eskiden ordaydım.
Güngör Güner GÜR
30.03.2022 – Gümüşhane