Azmiye mektup 13
Azmi sana en son mektubu , geçen yıl yazmışım. Onu da, bizim muhabirce.de gazetesine bakarak buldum.
Tarih olarakta 01.11.2016 imiş.
Azmi, bir ara gözlerimi kapadım, göz kapaklarımı perde yaptım. Kendi filmimi seyrettim. Seyrederken tam bir sahneye odaklandım.
Azmi o sahnede şu var.
Henüz ortaokuldayım, bir yandan da Sami hoca’ya kuran kursuna gidiyorum. O bize Tebbet yedaa diye öğretmeye çalışıyor. Bir yandan da Gulyaa guyuya düşürür, tebbet guyudan çıkarır diye ufak espiriler yapıyor.
Sami hocayı bilirsin yüzü kızaran birisiydi. Eve geldiğimde de, babam bana din talgı adı altında
soruların karşılığını öğretiyor.
Babam bana diyor ki! ölüp mezara konduğunda, melekler gelir sana sorular sorar. Bunları öğren.
Dinin ne? diyecekler. İslam diyeceksin.
Peygamberin kim? diyecekler Muhammet diyeceksin.
İslamda kaç hak mezhep var? diyecekler, dört diyeceksin. Mezhebin ne? diye soracaklar! Hanefi diyeceksin. İslamın şartı kaç? diye soracaklar, beş diyeceksin.
Mezara girdiğinde, hoca gelir bunlari din talgı olarak hatırlatır. Din talgı denilenin Türkçesini şu anda da bilmiyorum.
Azmi seni sıkmayayım, perde arası verdim.
Yani bize bunaldı din diye öğrettiler. Koskoca müslümanlık, beynimizde bunlara hapsedildi. Dini hep bunlar zannettik. O günlerde kim olduğunu hatırlamıyorum biri vefat etmişti.
Bilirsin bizler de helvalı ekmek yemek için zaten camiye giderdik. Ben cenaze için camiye gittim, helvalı ekmeğimi aldım.
Ardın da! Sami hocanın din talgını takip için mezarlığa gittim. Derdim, Sami hocanın soru yöneltilen meftaya tepkisi.
Bize diyorlardı ki, tepkiyi ancak hoca duyar. Ben de haman ardında olayım ki belki duyarım.
Ölü gömüldü herkes dağıldı. Ben biraz geride saklandım. Sami hoca Arapça okumaya başladı ben arkadan yaklaştım, çok yakınından tamamını dinledim.
Ölen kuzuculuydu Arapça bilmiyordu. Sami hocanın okuduğunu ölü nasıl anlar. Yanlış olduğunu yeni fatkettim. Sami hocanın yüzü kızardı, O aşağıdan bir ses duydu mu bilemedim, ben korkuyla dinledim bir ses duymadım.
Sami hoca ya Mezarlıkta sadece arapça okuyacaksın diye dayatmışlar onu farkettim.
Azmi şimdi düşünüyorum da. Tabii ki suç Sami hocada değil. Sami hocalara din bu! diyerek bizim karşımıza çıkaranlarda.
Ama Azmi!
Fazlasını da kendimizde arayalım. Dini bilmeden dindar olduk.
Kendimiz öğrenmek yerine kim bize cennet vadediyorsa ona tam saygı. Günlük konuşmalarda en çok allahın soracağı soruları karşıkine biz sorduk. Velhasıl ‘inşaallah yaparız’ diyenlere. Herşeyimizi verdik.
İnşaallahın Türkçesini bilmedik.
Mezhep ayırımcılığının, insanlık düşmanlığı olduğunu farketmedik.
Kendi aklımızla cennete gitme çabası yerine beynimizi kiraya verip,
Cennete götürülmeyi umduk.
Yani Azmi şu soruyu da hiç karşı için sormadık.
Bize cennet vadeden, cennet garantisini kimden almış.
Kendi garantisi varmıymış.
Azmi sürekli çadırımızı çalıyorlar.
Sürekli bizi açıkta bırakıyorlar.
Biz halen şükür diyoruz.
Neyse Azmi! gözlerimi açtım filim bitti.
Kendine iyi bak.
Yunus Işıkoğlu/Tüm Dünya